Dünden bugüne, þiddet, terör ve psikolojik ortam

Yetmiþli yýllarda ete kemiðe bürünen Kürt demokratik/sivil siyasetinin tasfiyesi, asýl olarak, 12 Eylül günlerinde tamamlandý ve o günden bugüne kadar, 35 yýldýr, Türkiye’nin bu coðrafyasýnda kan akmaya devam ediyor.

Þiddet ve terör ortamýndan beslenenler, þiddeti ve terörü temel mücadele aracý olarak gördüler; ne Türkiye’deki ne dünyadaki deðiþim dalgalarýndan zerre kadar etkilenmediler.

Terör ve þiddet uygulayarak, iki farklý ulusal psikolojinin oluþmasý için, bir takým programlarý hayata geçirdiler.

Ama hakikaten tolere edilmesi çok zor eylemler, acý ve yas, hafýzalara kazýnmýþ katliamlar, faili, meçhul cinayetler, farklý iki ulusal psikolojinin oluþmasý için çok uygun bir ortam yaratýyordu.

PKK’nin þiddet temelli bir stratejinin baþarýya ulaþmasý için, dýþ güçlerle kurduðu ittifaklar, dünden bugüne oldukça çeþitlenmiþ görünüyor.

Kürt halkýnýn onurunu burada ve Ortadoðu’da fena halde sarsan eylemler, bu hareketin geleceðine bel baðlayanlarý bile artýk düþündürüyor ve birçok kiþi, PKK/PYD’nin, milli çýkarlar ve haklý talepler sözkonusu olduðunda, Kürtler’in bu yüzyýl içinde farklý ülkelerde yazýlacak tarihine ve geleceðine ciddi manada gölge düþürdüðünü kabul ediyor.

Bu hareket öyle bir konuma geldi ki, onu eleþtiren diðer Kürt partilerinden ziyade, kendi müttefiklerinden uyarýlar alýyor, baðýmsýzlýðýndan geriye bir þey kalmadýðý hatýrlatýlýyor ve mesela Suriye Baas yetkilileri, YPG’nin Kürtler’in çýkarlarýný temsil etmesi ne kelime, kendi ordularýnýn bir birimi olduðunu söyleyebiliyor.

Zaman içinde, çatýþmalarýn Kürtler ve Türkler arasýnda yarattýðý farklý ulusal psikolojilerin, bu hareket tarafýndan siyasi kullanýmýnýn da sonuna gelindi.

PKK eliyle sürdürülen þiddet ve terörün tarihini, oluþturduðu ulusal psikolojiler baðlamýnda, iki döneme ayýrýp baktýðýmýzda, dün ve bugün arasýndaki ayrým þu bakýmdan temel bir farklýlýk arz ediyor.

Çatýþmalar dün daðlarda sürüyordu. Türk ordusunun üst kademe subaylarý dahi, birçok yorumcu ve siyasetçi, insanlarýn daða çýkýþ sebeplerini ortadan kaldýrmadýkça, bu meselenin çözülemeyeceðini ifade ediyorlardý. ‘PKK’yi birkaç kez yenilgiye uðrattýk ama her seferinde PKK kendini yeniden inþa etti diyen’ kuvvet komutanlarý oldu. Özetle bu meselenin ulusal sýnýrlar ve þartlar içinde mütalaa edildiði yýllardan söz ediyoruz. Bu þartlar, Türk halkýný da, bunca þehide raðmen, Kürt halkýna karþý bir tepkisel davranýþa sevk etmedi. Doðu ve Günbeydoðu’dan göçmek zorunda kalanlara, Türk halký mahallesini, sokaðýný, þehrini ve köyünü sonuna kadar açýk tuttu. Maðduriyetlerin sebebi, genel olarak yanlýþ devlet politikalarý ve uygulamalarýnda aranýyordu. Kürtler de yaþadýklarý maðduriyetleri hiçbir zaman Türk halkýna mal etmediler, devletin yanlýþ politikalarýnda aradýlar.

Dolayýsýyla her iki halk arasýndaki siyasi iliþkiler hiçbir zaman etnik hýnç ve öfke sýnýrlarýna taþýnmadý.

Bugün de durum benzerdir. Ne yapsalar ne etseler, bu ülkede etnik hýnç ve öfke ve sert ‘ulusal psikolojiler çatýþmasý’ yaratamýyorlar.

Ama hem Türk halkýnýn hem Kürt halkýnýn ulusal psikolojisinde bugün ciddi manada ve hayýrlara vesile olacak bir ortaklaþma bir benzeþme var.

Ortaklaþmanýn sebepleri, benzeþen yanlarý ve muhtevasý da yarýnki yazýnýn konusu olsun..