Dünün ‘Ýslâmcý'larýnýn ‘devrimci'liðe özenen çocuklarý mý?

'Ben Müslümaným, elhamdülillah..' diyenler için, 'Müslim' veya 'Müslüman', isim-sýfatý dýþýnda, baþka bir isimlendirme fazla ve gereksizdir. Ama, yine de, inancýna göre bir dünya düzenine eriþmeyi ideal edinen, inancýnýn þuûrundaki Müslümanlara, baþkalarý, son 40-50 yýldýr, 'Ýslâmcý' diye yeni bir yafta buldular.

Böylece Müslümanlar arasýnda, 'Ýslâmcý olan ve olmayan' diye bir ayýrým oluþturulmak; 'sadece ferdî ibadetlerini yapan ve baþka þeylere karýþmayan', ve bir de 'inandýðý deðerlere göre bir dünya düzeni idealini taþýyanlar' olarak ikiye ayýrmak hedeflendi.

Ama, inandýðýmýz deðerlere göre bir dünya idealimiz olduðuna ve o, bir ütopya, bir hayâl deðil, dünya tarihinin seyrini 14 asýrdýr deðiþtiren bir gerçek olduðuna dair, o isimlendirmeyi de reddetmeyiz.

Bu yolda, yanlýþlar bize aiddir; doðrularýmýz ise, inancýmýzdandýr.

***

Bu izahý yapmak gereðini niçin mi hissettim?

***

Boðaziçi Üni.'de oluþturulmaya çalýþýlan gerilim, toplumun büyük kesimleri arasýnda, o odaklarýn bekledikleri yankýyý yapmadý. Çünkü, hele de dünya çapýndaki 'Corona Salgýný'na baðlý olarak, ülkenin bugün, karþý karþýya bulunduðu sosyo-ekonomik tablo, mantýk ve sorumluluk sahibi, ferd ferd herkesi ve her sosyal kesimi fedakârlýða çaðýrýyor.

Böyle bir tablo karþýsýnda, bir takým fitne odaklarýnca, tamamiyle kanunî çerçeve içinde tâyin olunan bir 'rektör'e karþý çýkmak adýna tezgâhlanmak istenen itiraz gösterilerini yaygýnlaþtýrýrken.. Ortaya atýlan bir iddia da, bir kýsým Müslümanlarý daha bir rahatsýz etmeye yönelik.. Yani, bir taþla birkaç kuþ vurmak kurnazlýðý söz konusu..

Neymiþ, 'dünün Ýslâmcýlarýnýn anarþist ruhlu ve devrimci çocuklarý' gerçeðiyle karþýlaþmýþýz.

***

Evet, böyleleri yok mu?

Olabilir..

Ama, o gösterileri tertib edenler bütün öðrencilerin içinde yüzde kaç'ý temsil ediyorlar ve 'Ýslâmcý' diye nitelenen babalarýnýn mücadele hâtýralarýnýn baþka bir versiyonunu sergilemek isteyen birkaç öðrenci varsa; onlar da, inançlarýna göre bir dünya idealine baðlý olanlar arasýnda ne kadar bir yekûn teþkil ederler?

Ve öyleleri varsa, onlarý ve hattâ ebeveynlerini hemen, temelde, Ýslâm'la hesaplaþmak isteyenlerin ideolojik taktiklerine fedâ mý edeceðiz?

Rüþd yaþýna, akýl bâlið hâle gelen dünün çocuklarýndan dolayý, suç ve cezalarýn þahsîliði prensibini hatýrlamadan, onlarý ve hele de ebeveynlerini parantez içine alabilir miyiz?

***

Bugün, bir takým aykýrýlýklar varsa bile, bunu kýzgýnlýkla karþýlayýp, kendi inanç dünyamýzýn insanlarýný baþka dünyalara fedâ etmek için tek cânýmýz bile yoktur.

Bir takým rahatsýzlýk unsurlarý varsa, hele de, 'Bizim çocuklarýmýz nasýl oldu da bu hale geldi?' þeklindeki yakýnmalarý yaygýnlaþtýrmak hatasýna düþmeden, rahatsýzlýk konularýný tahlil etmek aklýn gereði deðil midir?

***

(Bu konuya inþaallah yine deðinmek ümidiyle; bir de günü geçmeden, Keþmir Mes'elesi'ne deðinelim:)

***

'KEÞMÝR' DÝYE BÝR GÖNÜL YARAMIZ YOK MU?

5 Þubat günü, Keþmir Müslümanlarý arasýnda 'Keþmir Günü' olarak anýlýyor. Ama, itiraf edeyim, o günü hatýrlamadým bile.. Ama, Keþmir konusu kalbimde ve zihnimde sadece belli bir günde hatýrlanmayacak kadar derin sýzýlý bir yara olarak her zaman vardýr.

Kaldý ki, biz unutsak bile, Keþmir'i bize unutturmayan ve son yýllarda giderek güçlenen ve daha bir zâlimleþen bir Hindu fanatizmi, Keþmir'i bize hatýrlatýyor.

Müslüman düþmanlýðýnda sýnýr tanýmayan ve fanatik bir hindu ýrkçýsý olan Hind Baþbakaný Narendra Modi'nin yakýn çalýþma ekibinden bir em. General olan Gagandeep Bakshi, Ocak ayý sonunda, Hindistan'ýn, Yunanistan'la Ege Denizi'nde ortak bir deniz tatbikatý yapacaklarýný açýklamýþtý.

'Hindistan neresi, Yunanistan neresi ve ne alâka?' diyebilirsiniz.

Bunun cevabýný bizzat o kiþi veriyor ve, 'Türkiye ve Pakistan, bizim düþmanýmýzdýr. Ankara, Hindistan ve Yunanistan'a meydan okuyamaz!' diyordu.

Çünkü, Erdoðan geçen sene BM. Genel Kurulu'nda yaptýðý konuþmada, dünyada sýrf Müslüman olduðu için ezilen halklar ve coðrafyalar meyânýnda Keþmir konusunu da dile getirmiþ ve bu hassasiyet, Pakistan Hükûmeti ve halký tarafýndan bir kardeþlik tavrý olarak þükranla karþýlanmýþtý.

***

2. Dünya Savaþý sonunda, Ýngiltere Hindistan'dan çekilirken, Hindistan ve Pakistan diye iki ayrý devlet kurulmuþtu, 1947'de..

Ama, halkýnýn yüzde 90'ýndan fazlasý Müslüman olan Keþmir eyaleti, yapýlan referandumla Pakistan'a katýlmak yönünde irade belirttiði halde, Keþmir Valisi Þeyh Abdullah, bu referandumu kabul etmeyip, Keþmir'i Mahatma Gandhi ile olan þahsî dostluðu hatýrýna Hindistan'a baðlamýþ, müslümanlara hýyanet etmiþti.

Hindistan ve Pakistan, Keþmir yüzünden 3 kez savaþtý. Ama, Keþmir, hâlen de çözümsüz bir kanayan yara olarak duruyor.

Þeyh Abdullah ise, 1983'de öldüðünde, Hindistan, onu, 'Laisizm kahramaný' diye büyük bir cenaze töreniyle defnetmiþti.

***

Pakistan Baþbakaný Ýmran Khan, '5 Þubat Keþmir Günü' dolayýsiyle, 'Keþmir'in 1947'deki tercihi esas alýnýp, Pakistan'a eklensin ve ondan sonra Keþmir halký eðer müstakil bir devlet olmak istiyorsa, bunu biz þimdiden garanti ederiz..' diyordu.

Bu da ilginç bir çýkýþ..

Müslümanlarýn devletleri, uluslararasý hukuk açýsýndan kimliklerini korusalar da, dýþ siyasette ve savunmada tek yürek halinde olmalarýný saðlayacak bir konfederasyon oluþumunu denemeyi akledemezler mi?

***