33. Ýstanbul Film Festivali yarýn akþam düzenlenecek olan açýlýþ töreniyle baþlayacak. Törende gösterilecek olan Stephen Frears imzalý, baþrolünü Dame Judi Dench’in üstlendiði “Philomena” misali sinema sanatýnýn önemli temsilcilerinin yeni ve baþarýlý filmleriyle dolu bir program izleyeceðiz. Sinema bir sanat dalý olduðu kadar bir kitle iletiþim aracý olduðu için programda ayrýca çaðýmýza tanýklýk eden filmler de yer alýyor. Çoðu belgesel türünde olan bu filmler olaylarý sýcaðý sýcaðýna görüntüleyip tarihsel perspektiften izleyiciye aktarýyor. Bazýlarý da birer kurmaca öyküyle yaþanmakta olanýn insanlar üzerindeki etkilerine odaklanýyor. Dünya deðiþirken sinema da üzerine düþeni yapýyor...
ÝFF programýnda Mýsýr’da, Suriye’de, Türkiye’de, Rusya’da sokaða dökülen kitlelerin taleplerini duyuran; protestocularýn ve iktidar sahiplerinin profillerini çizen; ABD’nin dýþ politikasýnýn, Ýran’ýn rejiminin, Balkanlardaki savaþýn bedellerinin nasýl ödendiðini gözler önüne seren birçok film yer alýyor. Ýnsanýn neresi acýyorsa caný oradadýr, dünyanýn neresi acýyorsa sinema da oradadýr haliyle...
***
Avrupa Konseyi FACE Ödülü’nün verildiði Sinemada Ýnsan Haklarý Yarýþmasý’nda ayrýmcýlýk, göç, savaþ karþýtlýðý vb. temalarý iþleyen filmler aðýrlýkta. Aralarýndan iki tanesi çaðýna tanýklýk etmesi açýsýndan öne çýkýyor. Mýsýr’ýn baþarýlý genç yönetmeni Ahmed Abdalla, Montpellier Film Festivali’nde En Ýyi Film seçilen “Çul Çaput”ta ülkesinin henüz tamamlanmamýþ devrimine kafa yorma olanaðý sunuyor bize. 2011 yýlýnda Tahrir Meydaný’ndaki eylemler sýrasýnda hapishaneden kaçan yüzlerce mahkumdan birinin gözünden Mýsýr’daki deðiþimi, çeliþkileri, özlemleri anlatýyor.
“Grbavica” ile Altýn Ayý kazanan Jasmila Zbaniç, ülkesi Bosna - Hersek’in Yugoslavya’dan baðýmsýzlýðýný ilan ederken uðradýðý aðýr saldýrýnýn ve kýyýmýn bugüne yansýmalarýný aktarmaya devam ediyor. Avustralyalý Kym Vercoe’nun bölgeye yaptýðý turistik bir gezi sýrasýnda öðrendiklerinin etkisinde kalýp yazdýðý oyunu videodan izleyen Zbaniç, Vercoe ile o gezi sürecinde yaþadýklarýnýn filmini çekmiþ. “Sesini Duyuramayanlar Ýçin” Avustralyalý turistinkinki kadar bizim de bilinçlenme / bellek tazeleme filmimiz olacak.
“Humus’a Dönüþ” belgeseli bizi de yakan Suriye iç savaþýndan iki gencin portesini çiziyor. Yönetmen Talal Derki, pasif direniþçi olarak eyleme baþlayan ama kendilerini silahlý çatýþmalarýn ortasýnda bulan iki genç aracýlýðýyla Suriye halkýnýn seçim yapma hakkýnýn ellerinden alýndýðýna dikkat çekiyor. Gogol’ün Eþleri adlý bir grubun çektiði “Pussy Putin’e Karþý” belgeseli ise Rusya liderinin politikalarýný protesto eden, genç kadýnlardan oluþan Pussy Riot’ýn amacýný ve eylemlerini ülkedeki deðiþim fonunda izleyiciye anlatýyor. Usta yönetmen Errol Morris iki ayrý dönem ABD Savunma Bakanlýðý yapan Donald Rumsfeld’in yakýn tarihe dair önemli açýklamalarda bulunduðu belgeselini büyük bir isabetle “Meçhul Malum” diye adlandýrdý!
Dünya bu halde de Türkiye güllük gülistanlýk mý? Farid Eslam ve Olli Waldhauer de Ýstanbul’un üç büyük futbol takýmýnýn her derbide kapýþan taraftarlarýnýn Gezi Parký eylemleri sýrasýnda birleþmesinin ardýndaki nedenleri soruþtuyor “Ýstanbul United”da.
Deðiþim kadar deðiþime direnen katý rejimler, bir türlü önü alýnamayan hurafeler de çaðýmýzýn sorunu: Muhammed Resulof Ýran’da 1995 yýlýnda tutuklu bir yazarýn çektiði çileyi aktarýrken ayný rejimin bugün de sürmekte olduðuna vurgu yapýyor aslýnda... Noaz Deshe’nin “Beyaz Gölge”si Afrika’da hala albinolarýn hayatlarýnýn tehlikede olduðunu, vücutlarýndan parçalar þans getirdiði için öldürülüp satýldýklarýný vurguluyor!
Programýn her köþesinde dünyamýzý biraz daha fazla anlamamýzý saðlayacak düþündürücü yapýmlara rastlayabilirsiniz.