Paris saldýrýlarý “dramatik siyasal olay” niteliðinde. Tam bir terör olayý. Olayýn vahameti zihin dünyalarýmýzý sarsacak düzeyde. Ýnsanlarý derinden etkileyen bu türden dramatik olaylar, bir dizi siyasal dönüm noktalarýna sebep olurlar. Bu olay, batýdaki sýradan insanýn zihin dünyasýnda “Müslüman algýsýný” þekillendirir. Bu olaydan sonra Batý’daki Müslümanlarýn hayatý, mültecilerin hayatý olumsuz etkilenecek. Çünkü, bu olayda siyasal hedeflerden ziyade, tam olarak sivil insanlar hedeflendi. Sýradan insanlar ve gündelik hayat vuruldu. Artýk herkes kendisinin de hedef olabileceðini biliyor. Bu sebeple de, bu olay sadece siyasilerin deðil, herkesin zihin dünyasýný þekillendirecek.
Terör örgütlerinde kapasite artýþý
Paris’in göbeðinde 7 ayrý noktada silahlý saldýrý ve intihar bombasý patlatabilmek terörün ulaþtýðý kapasitenin göstergesi. DAEÞ bu eylemi yapabildi. Fransa bu eylemi önleyemedi. Bu bize terör örgütlerinin ulaþtýðý kapasiteyi gösteriyor. Bu kapasite artýþýnýn en önemli gerekçesi, DAEÞ ve PKK gibi örgütlerin Irak ve Suriye gibi devlet düzeninin kaybolduðu veya azaldýðý yerlerde yerleþik hale gelmesi. Bu elveriþli ortamda önemli insan gücünü, ekonomik imkanlarý ve silah çeþitliliðine ulaþtýlar.
Terörle siyaseti etkilemek mümkün hale geldi
Günümüz dünyasýnda terör eylemleri, siyasal ve sosyal hayatý etkilemek için etkili araçlar haline geldi. Terör eylemleri amacýna ulaþabiliyor. 11 Eylül saldýrýlarý dünya düzenine önemli dönüþtürücü etkilerde bulundu. Diyarbakýr saldýrýlarý ve Ankara saldýrýlarý oy verme davranýþýný etkiledi. Terör olaylarýna devletler ve kamuoyu, “reaktif siyasal tepkiler” veriyor. Çoðunlukla da bu tepkiler terör örgütlerinin amaçlarýyla uyumlu olabiliyor. Maalesef, devletler ve kamuoylarý terör örgütlerinin aklýnýn üstüne çýkýp, serinkanlý ve etkili politikalar oluþturmayý beceremeyebiliyor.
Paris saldýrýlarýnýn sonuçlarý
Bu saldýrýlar önemli siyasal deðiþimlere sebep olabilir. Ne yazýk ki, þiddet kýsýrdöngüsü artacak gibi görünüyor. Hem Ýslamofobi hem de radikalleþme birlikte artabilir. Zaten mültecileri kabul etmekte zorlanan, giderek içe kapanan, güvenlikçi politikalarý arttýran bir Avrupa vardý. Bu olayla bu eðilim hýz kazanýr. Saldýrganlardan birinin mülteci dalgasý ile Fransa’ya ulaþmasý, mültecilerin daha riskli algýlanmasýna sebep olacak, mültecilere kapýlarý kapatma politikasý güç kazanacaktýr.
Paris olaylarý Suriye meselesinde de bir dizi geliþmeye sebep olabilir. DAEÞ ile Suriye’nin hali arasýndaki iliþki artýk çok açýk. Suriye meselesi halline sokulmadan DAEÞ meselesinin çözülemeyeceði görüldü. Paris saldýrýlarý G20 liderler zirvesinin gündemini de önemli derece etkileyecek gibi görünüyor. Liderler bu sýcak olaya anlamlý bir tepki üretme ihtiyacý hissedecektir. Bu anlamda Türkiye’nin eli güçlendi. Erdoðan liderlerle olan görüþmelerinde Suriye meselesi ile ilgili önerilerini daha etkili bir þekilde gündeme getirebilir.
Adaletli ve güvenli dünya ihtiyacý
Ýþlerlikte olan dünya düzeni ne adaletli ne de güvenli. Oysa adalet ve güvenlik birbiriyle paralel hareket eden, birbirini dinamik þekilde etkileme potansiyeline sahip. Adaletli olmayan bir dünyada radikaller daha kolay karþýlýk buluyor. Yabancýlaþanlar, marjinalleþenler, kaybedecek az þeyi olanlar, fakirleþenler, deðerlerinin saldýrý altýnda olduðunu düþünenler, onurlarýnýn çiðnendiklerini düþünenler kolayca ve radikal bir þekilde sistem karþýtý hale geliyorlar. Bu psikolojiye karþýlýk veren silahlý organizasyonlar kolay karþýlýk buluyorlar.
Arap Baharý Ýslam dünyasý, özellikle de Ortadoðu için büyük bir þanstý. Halklarýn egemen olduðu, sahici bir temsil ve demokrasi getirebilirdi. Hayat bulsaydý radikal þiddet hareketleri marjinalleþebilirdi. Batý maalesef, diktatörlerden yana tavýr aldý. Bu da adaletsiz dünya algýsýný güçlendirdi. Silah ve þiddet yanlýlarýnýn güç kazanmasýna neden oldu.