‘Dünya; hiçbir zaman aynı kararda kalmaz, döner-durur!'

İran Dışişl. Bakanı M. Cevad Zarif'in aylarca önce ingiliz yayın kuruluşu BBC'nin muhabirine söylediklerinin ses kaydı sadece İran'ı ve Ortadoğu bölgesini değil, dünya siyasetini de etkileyecek derecede, çok-çok önemli.. O, o sözleri, hem de BBC gibi bir emperial yayın kuruluşunun muhabirine hangi niyetle söylemiştir ve o kuruluş da, aylarca yayınlamadığı bu sözleri, İran'da iki ay sonra yapılacak olan C. Başkanlığı seçiminde aday olacağı iddialarının güçlü şekilde dile getirildiği Zarif'i hangi noktaya sürükleyeceğinin anlaşılması zor, hangi saik ve niyetle açıklamıştır ve Zarif bu sözlerin altından nasıl kalkacaktır; bu konuyu inşaallah, Cuma gününe bırakalım da, bugün yine değineceğimiz 'Ermeni Meselesi' üzerine, İran'dan ilginç bir yaklaşımı aktaralım.

Sözlerini aktaracağım kişi, Tahran Cuma İmamları'ndan Seyyid Muhammed Hasan Turabîferd isimli ve 'Huccet-ul'İslâm' unvanlı birisi.. (Ki, İran'da, Cuma namazı her şehirde bir yerde kılınır ve Cuma İmamı olan kişi, doğrudan, İnkılab Rehberi Seyyid Ali Khameneî'ye bağlı bir kuruluşça ve her şehrin en önde gelen ulemâsı arasından belirlenir. Ve Cuma İmamları o şehirlerdeki en üst dereceli kamu yöneticisi durumundadır.) Şimdi sözlerini aktaracağım ve bu 'seçkin şahsiyet'in, Ermeni halkına 'soykırım uygulandığı' iddialarının yıldönüm günü olarak anılan '24 Nisan'da, Tehran'daki Ermeni topluluğuna hitaben yaptığı ve 'youtube'a da yüklenmiş olan 2 dakikalık bir videoda söylediklerinin tercümesini, buyrunuz:

'Aziz kardeşlerim, siyasî ve askerî güç ve servet, eğer insanî ve ilâhî yüce değerlerle birlikte olmazsa, bizim Hristiyan kardeşlerimiz ve bacılarımıza karşı işlenen yürek parçalayıcı 'neslkuşî' /(soykırım) gibi cinayetlerle birlikte olmaktadır, maalesef..

Kudreti frenleyecek olan, yüce dinî değerlerdir. Ben şimdi mübarek huzur ve hizmetlerinde bulunduğum Ermeni ve Âşûrî cemaatindeki meslektaşlarıma iftiharla, samimiyet, gönül birliği ve dostluk duygularıyla arzedeyim ki, Hak nizâmının şekillenmesi ve insan'ın savunulması için çaba harcıyoruz. Bugün dünyada, beşeriyete zulmeden güç sahiblerinin karşısında, (ki, sizler programınızda biraz önce gösterdiniz) onlar ki, dün elleri Ermenilerin kanıyla kirlenmişti; bugün de onların elleri Suriye'deki kardeşlerimizin kanıyla kirleniyor.(...)'

Burada kim kasd ediliyor diye sormaya gerek yoktur, herhalde..

Evet, yarım asır öncelerde, 'Osmanlı Devleti, bir çok yanlışlarına rağmen, Müslümanların, ıslah edilmesi kaabil büyük bir gücü idi.. Maalesef, emperyalist güçlerce tarih sahnesinden silindi..' gibi sözlerle hayıflanan İmam Khomeynî'nin çizgisinde olduğunu söyleyenlerin geldiği nokta, ilginç..

Evet, Hâfız-i Şirazî, 650 yıl öncelerde , 'Dünya, hiçbir zaman aynı kararda kalmaz; döner-durur.' diyordu.

Geçelim..

Kâzım Karabekir Paşa'nın kızı 80 yaşındaki Timsal Karabekir'i evvelki akşam, Amerikan Başkanı Biden'ın ' 'Ermenilere 1915'de soykırım uygulandı..' demesi etrafında yapılan bir tv. programına HT ekranında dinlerken onun yaşadığı rûhî ızdırabı derinden hissettim. 'Evet, özür dilemeliyiz.. Ama, ecdâdımızdan..' diyordu.. (Karabekir Paşa'nın, 'Ermeni Tehciri' sırasında çeşitli sebeplerle sahibsiz kalmış onbinlerce çocuğun, bölgede güvenilir ve hali vakti yerinde ailelere, 'Allah'ın bir emaneti olarak' verdiğini Erzurum, Malatya, Diyarbekir, Van ve Trabzon'daki yaşlı insanlardan dinlemişimdir, 50-60 yıl öncelerde..) Timsal Hanımefendi, o, devletin iyice zayıf anlarında, devlet otoritesinin yok denilecek hale geldiği 'muqatele/ karşılıklı öldürüşme' ve boğuşma sahnelerini bizzat yaşamış olan babasının hatırâtından aktardı.

Savaşın en acı sahnelerini yaşamış olan Karabekir Paşa'nın Doğu Anadolu'da ve Kafkaslar'da o dönemin PKK'sı konumunda olan 'ermenici' silâhlı komitacıların işledikleri korkunç cinayetleri yeni nesillere okutmadık.. Ama, onlar 100 yıldır, tekrar ediyorlar.. (Tıpkı, Bosna'da 250 bin kadar silahsız, mâsum insanların sırf Müslüman oldukları için öldürüldükleri 25 yıl öncelerdeki katliâmın yeni nesillere anlatılmaması için, Birleşmiş Milletler Yüksek Komiseri'nin emrine uygun olarak, korkunç trajedinin okullarda okutulmaması gibi bir durum.. Bizde de, sosyal hâfızâmız ibtal edilmek istendi, 100 yıldır..)

10 sene öncelerde, Paris'te, 'toplumların tarihindeki büyük acıların ve de düşmanlık duygularının, yeni nesillerin yarınlarına taşınmaması için, anlatılmaması gerektiği' görüşünü tartışan bir eğitim seminerinde, genel bir ortak görüş benimsenmişti. Pedagoji bilginlerinden birisi, 'Tabiî, Yahudiler de bu konuyu kabullenmelidirler..' deyince, Yahudiler, 'Biz varlığımızı geçmişin felaketlerini unutmamak temeli üzerine kurduk, kendimizi iki bin yıldır o duyguyla ayakta tuttuk..' diye karşı çıktılar. O tartışmaları, 'Ermenistan' dışında yaşayan 'ermeni diasporası' da dikkatle takib ediyordu. Onlar Ermenistan'da yaşayan, çoğu orta ve alt gelir grubunda yaşayan ve maceralara sürüklenen ermeni halkını kobay gibi kullanmaktan hâlâ da el çekmiyorlar.. Çünkü, onları oynatan etken, kendi hayalî tatmin duygularıyla emperial güç odaklarının Anadolu coğrafyası üzerindeki Müslüman gücünü kırmak stratejisi.. 100 yıl öncelerde olduğu gibi..

100 yıl önce de, 'ermenici' silâhlı mücadele teşkilatları, Selçuklu ve Osmanlı'dan beri Müslümanlarla en iyi ilişkiler içinde yaşayan ermeni halkını rehin almışlardı; tıpkı, kamalistlerin halkımızı, ve bugün PKK'nın Müslüman kürd halkını rehin almaya çalışmaları gibi..

Çözüm yolumuz, inadına; hiçbir kişi veya halka, bir inanç dayatılmasına asla cevaz vermeyen inancımızdır.