Dünya İçin Küçük Benim İçin Büyük Adım

Geçen hafta, beni çok heyecanlandıran ve bir o kadar da geleceğe dair umutlandıran bir toplantıya katıldım. Toplantının ev sahibi TÜMKİAD’dı. Yani (Tüm Kalkınma İş Adamları ve Girişimciler Derneği) Kısa bir süre önce kurulmuş. Bir ay gibi kısa bir zaman diliminde yüzlerce dinamik, genç İş Adamını kendi çatısı altında bir araya getirmeyi başarmış. Bir araya gelen genç dinamik İş Adamlarının tek tek profiline bakıldığında her birinin kendi alanında ciddi başarılara imza attıkları görülüyor. Derneğin genç ve heyecan dolu başkanı Nihat Tanrıkulu’nu dinleyince, yarınlara yönelik olarak umutlarımızı yeniden tazelememek, onlara ve çabalarına büyük haksızlık olurdu. Bu, pırıl pırıl genç İş Adamlarının heyecanlarını göz ardı etmek ve onları desteklememek, benim ahlak anlayışıma uymazdı. Nitekim toplantının sonunda, bu coşku içinde kendimi, bu genç İş Adamları derneğinin danışma kurulunda buldum bile.

Derneğin başkanı Nihat Tanrıkulu, hedeflerini 7 bölge 81 ilde her düşünceden, inançtan ve etnik kimlikten insanları bir araya getirerek bu ülkeye katma değer kazandırmak olarak özetliyor. Anlaşılan o ki TÜMKİAD adından çok ama çok söz ettirecek. Umuyor ve diliyorum ki TÜMKİAD  çok başarılı olur ve genç iş adamlarımız bu ülkede herkese iş yaratma imkanına kavuşur.

Geçen haftaya damgasını vuran bir diğer olay ise “Bizim Beylikdüzü Vakfı”’nın  4 bin çocuğa giyim yardımı yapmak için organize ettiği toplantıdaki sevinç tablolarıydı.

Öylesine sıcak ve samimi bir ortam oluştu ki binlerce insan sanki yıllardır birbirlerini tanıyorlarmış gibi gözleri ile birbirleri ile konuşuyorlardı. Çocukların mutluluğunu görecektiniz. Hele anne ve babaların sevinçle çocuklarına sarıldıkları o sahneler var ya, o duygu dolu anları yazıya dökmek mümkün değil. 

Çocukluk, Ahh… Çocukluğum

Bizim Beylikdüzü Vakfı Başkanı Halis Kahriman’ı yardım dağıtımı sırasında, çocukların arasında görünce ve o çocukların başkana sarılışlarını izlerken kendimi, kendi çocukluğumu anımsarken buldum. İlkokulu bitirmiştim ve ortaokula başladığımın ilk haftasıydı. Artık o siyah önlüklerden kurtulmuştuk, orta okul için takım elbise giyecektik. Ben de, babamın, terzi olan ağabeyime benim için takım elbise yaptıracağını düşünüyordum. Heyecandan uyuyamıyordum. İlk defa takım elbise giyecektim. Sabırsızlıkla babamın beni terzi olan ağabeyime götüreceği günü bekliyordum. Ve o gün geldi. Babam “haydi elbise alalım sana” dedi. Çok sevinçliydim. 

Yolda ilerlerken ağabeyimin terzi dükkanına gitmediğimizi fark ettim. Başka bir yere gidiyorduk. Heyecan, merak ve bir yandan da umutsuzluk her tarafımı kaplamıştı. Acaba babam beni nereye götürüyordu? Ne alacaktı bana? Arkadaşlarımın büyük çoğunluğu okul takımlarını terzide yaptırmışlardı. Babam ile birlikte varacağımız yere yaklaşınca, evden çıkmadan önceki coşkum ve heyecanımın yerini büyük bir hayal kırıklığına bırakmıştı bile, Babam beni el arabası ile elbise satanların bulunduğu yere götürmüştü.  Ben uykusuz geçen bütün bir gece boyunca, ağabeyimin alınterinden çıkma jilet gibi pantolon ve filinta ceketten oluşan gıcır gıcır takım elbisemin içinde, okulun bahçesinde caka satma hayalleri kurarken, babam beni el arabasında elbise satılan bir yere getirmişti. Alt üst olan hayallerimle, boğazıma düğümlenmiş kırıklığımı bastırmaya çalışırken, babamın keskin sesiyle irkildim. “Şunu ver” dedi satıcıya. O gösterdiği şey, bedenime büyük gelen, rengi solgun bir kumaştan özensizce dikilmiş, üzerimden adeta dökülen bir pantalon-ceket takımdı. Bizim o zamanlar Topkapı ya da Mahmutpaşa işi dediğimiz merdiven altında dikilen, ölçüleri ve dikişi son derece özensiz olan takım elbiselerdi bunlar.

O an ne kadar yıkılmış olduğumu anlatamam. Ağlamak istiyordum ama babamdan korkumdan ağlayamıyordum. Bu korku yüzünden, uzun süre hep ağlamalarımı erteler, kendimle yalnız kaldığım zamanlarda ağlardım.

Bunları düşünürken, bugün çocukların en sevdikleri elbiseleri büyük bir sevinçle giydiğine tanık olmak beni öylesine mutlu etti ki bunu kelimelerle tarif etmem zor. Ama şunu diyebilirim; bu mutluluk ve sevinç tablosu bana çocukluğumun o acı veren anılarını unutturdu.

Teşekkürler Bizim Beylikdüzü Vakfı Başkanı Halis Kahriman ve yöneticileri.