Dün Kýlýçdaroðlu’nu dinledim. Konuþmasýný, bütün dünyayý derinden etkileyen büyük virüs salgýnýn ortaya çýkardýðý olumsuzluklar üzerine kurmuþtu, büyük çapta..
Bir muhalefet siyasetçisi olarak elbette ki iktidara alkýþ tutacak deðil.. Ama, ‘âlemi kör sanmak’ gibi bir havada ve dünyanýn hangi durumda olduðundan habersiz konuþmamalý..
Ona göre, salgýnla mücadele de çok basit imiþ ve bütün dünya da öyle yapýyormuþ!
Baþta 200 bine dayanan ölümlerle baþý çeken B. Amerika ve Avrupa gibi teknolojik ve maddî imkânlar açýsýndan en ileride olduðu kabul edilen ülkeler olmak üzere, hemen bütün ülkelerin ekonomileri yüzde 20’leri aþan ‘daralma’lara uðrayýp, sosyal problemler hepsini derinden sarsarken, bizim muhalefet liderimiz hangi ‘bütün dünya’daki basit mücadele yönteminden söz ediyor?
Muhalefet liderimiz, kendileri iktidara gelirlerse, sosyal sancýlarý, ýzdýrablarý, sýkýntýlarý yatýþtýrýcý bir þurup verecekmiþ gibi konuþuyor ve ‘Türkiye’de hiçbir hükûmet, 18 yýllýk tek kiþi yönetimindeki hükûmet gibi olmamýþtýr; bu hükûmet, ülkeyi buhranlara sürüklemiþtir..’ vs. diyebiliyor.
2003’den önceki 80 yýllýk bütün hükûmet dönemlerini,- tabiî, en baþta da kendi partisinin, nasýl ‘müthiþ baþarýlý’(!) olduklarý bilinen Þefler ve TekPartili diktatörlük dönemlerini de temize çýkarmaya çalýþan Kýlýçdaroðlu, ülkedeki bir takým olumsuzluklarý birbirine baðlayýp, bunlarýn tek sorumlusunun, ‘Ülkeyi 18 yýldýr tek baþýna yöneten Erdoðan olduðunu’ ve onu,
makamýndan halkýn oyuyla indireceðini söylüyordu.
Ýyi de, onun bu sözlerinde, 18 yýldýr, girdiði her seçimde Erdoðan ve partisini hep birinci yapan halkýmýzýn ileri derecede bir zekâ problemi olduðu iddiasý da yok mu, zýmnen?
Ama, o, partisinin geçmiþteki ceberrutluk dönemini unutturmak istercesine, öyle bir mülâyemet içinde konuþuyor ki, geçmiþini kuzu postuna bürünerek gizlemeye çalýþýyor. O, bu tavrýyla halk kitlelerinin kendi partisinin geçmiþini, bütün temel ilkeleriyle, uygulamalarýyla, zorbalýk yönetimlerini unutmuþ olabileceðini, ‘balýk hâfýzalýlýk’ gösterip, oltaya takýlabileceðini düþünüyor olmalý..
Ama, kendi kitlelerine de, 100 yýllýk geçmiþten gelen ilkelerinden ve ikonlarýndan 1 milim bile geri adým atmadýðýna dair taahhüdlerde bulunan da, o deðil mi?
Siyasette muhalefet güçleri de olur, elbette.. Ama, bir taraf, üzerinize, son yýllarda gizlemeye çalýþtýðý ‘korkuluk’larla gelirse, bir ‘tek kiþi’nin ilkelerinden baþka hiçbir bir temel ölçü kabul etmezse; ona karþý mevcud kanun düzeni içinde, halkýn oyundan baþka nasýl bir mücadele verilebilir? Halkýmýz mücadelesini büyük çapta öyle veriyor.
Muhalefet liderimiz ise, bir ‘tek adam’ýn oturduðu iktidar makamýnda 18 yýldýr millet iradesiyle bulunduðunu görmek istemiyor ve bir Saray’dan bahsediyor, hep.. Halbuki onun Saray dediði mekânda, devletin temel kuruluþlarýndan bir çoðu toplanmýþ durumda.. Milletin çeþitli kesimlerdeki temsilcileri de orada bazan binler halinde aðýrlanýyor.
Kýlýçdaroðlu, bu eleþtirilerinde samimî ise, önce kendi partisinin geçmiþinde, kimlerin hangi saraylarda, köþklerde tek baþlarýna ve nasýl yaþadýklarýna baksýn.. Kezâ, ‘Bir siyasî partinin genel baþkaný , ayný zamanda Cumhurbaþkaný olur mu?’ diye aklýnca mâkul gibi laflar eden bu kiþi, dünyaya baksýn demeye bile gerek yok; her þeyden önce, kendi partisinin uygulamalarýný gururla sahiblendiði ilk Þef’lerinin uygulamalarýna bakmalý ve onlarýn hem CHP lideri, hem de C. Baþkaný olduklarýný hatýrlamalý deðil mi?
Bereket ki, dünya çapýnda yaþanan büyük salgýnýn bütün dünyada sosyo-ekonomik bünyeleri derinden alt-üst ettiði bir zamanda, halkýmýz basiret sahibi..
Halkýmýz, bugünkü yönetimin eleþtirilecek hiçbir þeyi yok demiyor. Kaçýnýlmaz ya da kaçýnýlabilir birçok yanlýþlarý görüyor ve ikaz vazifesini de yapýyor.
Ama, halkýmýzýn orta ve alt gelir gruplarý, büyük Müslüman kitleler, hele de yaþanan büyük salgýn karþýsýnda, ülke yönetiminin, bugünkü kadronun elinde oluþuna ve 100 yýllýk temelleri olan resmî ideoloji dayatmalarýna baðlý kadrolarýn elinde olmayýþýna bile ayrýca hamdediyor.
NOT: Adalet Bakaný Abdulhamid Gül bey’in dikkatine: Af deðil ama, cezalarýn infazýnda, fiilen af gibi sonuçlarý olan ‘Denetimli Serbestlik’ düzenlemenizle bir hayli mahkûm dýþarý çýktý.
Bu cümleden olmak üzere, ‘FETÖ Medya dâvasý’ içinde örgüt üyeliði gerekçesiyle 6 yýl 3 ay hapis cezasýna mahkûm olmuþ ve ceza kesinleþmiþ olan ‘H. Büþrâ Erdal’ isimli bir haným da, Denetimli Serbestlik’ uygulamasýndan faydalanabilmesi için gerekli olan ‘3 yýl 8 aylýk süreyi Bakýrköy Kadýn Cezaevi’nde doldurmuþ, ama, “Örgütten ayrýldýðýna dair bir beyanýnýn olmadýðý’ gerekçesiyle tahliye talebi reddedilmiþ..
O örgütün faaliyetleri içinde bir þekilde bulunmuþ niceleri var ki, þimdi dýþardalar ve yanlýþlarýný þahsî sohbetlerinde itiraf ediyorlar; ama, bu konuyu kamuoyu önünde yazýlý olarak dile getirmekten kaçýnýyorlar.
Sözkonusu hükümlü ise, kamuoyunda yayýnlanan uzuuun ve 5 Eylûl tarihli ‘Açýk Mektubu’nda ilginç þeyler söylüyor: Birkaç cümlesini aynen aktarayým:
‘(…) Geçmiþte ‘cemaat’ diye bilinen bu yapý ile iliþkim (…) arka plandaki gizlenmiþ kötülüðü göremiyorsun. Gün geliyor, sempatinin de etkisiyle aþýrý, sorgusuz sualsiz bir þekilde bu yapýyý savunabiliyorsun. Benimkisi öyle oldu. Ancak 15 Temmuz ile birlikte hakikatý görebildim, düþüncelerim deðiþti.
Bugün hâlâ “örgütten ayrýlmadý” þeklinde bir iddiayý þahsýma hakaret olarak alýyorum. (…) Bu, inancýma, kendime ihanet olur. (…) savunduðum, yanýnda durduðum bu yapýnýn darbeci çýkmasý benim için þoke edici, utanç verici olmuþtur. Mahkemede baþým dik, onurla savunabildiðim bir meslek hayatý býrakmadýlar.
(…) Bu ülkede bu utancý býrakarak kaçýp gittiler. Kara bir leke býrakýp kaçýp gittiler. Kandýrýp kaçýp gittiler, kullanýp kaçýp gittiler. Ben ise (…) gidip teslim oldum. (…) Mesleðimi yaparken ‘cemaat’ diye bildiðim bu yapýyý masum sandým, açýk açýk savundum. Þimdi de tüm bu konularda yanýldýðýmý, hata yaptýðýmý açýk açýk söylüyorum. Artýk onlarla birlikte anýlmak istemiyorum.(…) Beyaným budur.’
Bu beyanlarýn, uzaktan- yakýndan hiçbir âþinâlýðým olmayan bu ‘Açýk Mektub’un sahibine aidiyeti doðru ise, ‘örgütten ayrýldýðýna dair bir ifadesinin olmadýðý’ gibi bir gerekçenin geçerli olamýyacaðýný düþünülmeli herhalde.. Bu hassas konuyu Sayýn Bakan’ýn takdirlerine sunuyorum.