'Dünya varmış!' diyeceğiniz şehir Bremen

Tatlıları, yemekleri, festivalleri, müzeleri ve mızıkacıları... Almanya’nın Bremen şehri her yönüyle zengin. Aynı zamanda tarihi... Daracık sokak, ufacık ev, mini mini dükkanlar bu tarihin bir işareti. Bremen’i görünce “Bu dünya aslında çok güzel bir yer” diyeceksiniz.

Bazı şehirler vardır, sadece zorunlu olduğunuz için gider, sonra da çok sever, özel anılarla ayrılırsınız. Bremen benim için bu kentlerden biri. Yine bir yolculuk planlıyordum ve yolculuğun son bölümünde Hamburg’da olmam gerekiyordu. Henüz bu sayfada bahsetmedim ancak ben altı yıldır 207 ülkeden 4 buçuk milyon üyesi olan Couchsurfing adlı bir ağırlama kulübünün üyesiyim. Yurtdışı seyahatlerimde gittiğim yerin yerlilerinin evlerinde kalıyor, onlarla birlikte sofraya oturuyor, yolculuk anılarımı yeni dostlarımla zenginleştiriyorum. Seyahat edemediğim zamanlarda ise dünyayı onlar bana getiriyor. Kimi zaman beni daha önce ağırlamış kişileri konuk ediyor, kimi zaman ise yeni dostlara kapımı açıyorum. Couchsurfing, konaklama ücreti ödemeden konaklamayı sağlayan bir sistem ancak evlerini seyyahlara açanlar ‘bedava otel’ olarak görülmekten hiç hoşlanmıyorlar haklı olarak. Burada aslolan paylaşmak ve bence dünyanın aslında korktuğumuz gibi bir yer olmadığını, bazen hiç tanımadığınız insanların size dost bildiklerinizden daha yakın davranabileceğini, kimi zaman en zor anınızda bir yabancının yardımınıza yetiştiğini görüp “Bu dünya aslında çok güzel bir yer” diyebiliyorsunuz.

HAMBURG’A BİR SAAT UZAKLIKTA

Couchsurfing sisteminin içinde ülke, kent, yaş ve çeşitli ilgi grupları var. Bu gruplar zaman zaman geziler düzenleyebiliyor. Örneğin Güney Afrika gezimi kimilerini daha önceki buluşmalardan tanıdığım, organizatörünü ise ilk defa yolculuğun başlangıcında gördüğüm bir grupla yapmıştım. Lafı çok dolandırdım farkındayım ancak böylece nicedir anlatmak istediğim Couchsurfing’den de bahsetmiş oldum. Henüz 50 yaşını geçmemiş olsam da gruba katılmak için aldığım daveti yineletmeyip 50 yaş üstü gezginler grubuna katılmıştım, yıllar önce. İşte o gruptan bir üye Hamburg’da bir haftasonu buluşması tertip edecekti, katılır mıydım? ‘Elbette’ dedim. Zaten o tarihlerde yollarda olacaktım, Schengen ülkelerini gezebileceğim vizem de vardı. Ucuz uçuşları araştırırken baktım ki Avrupa’nın en ucuz havayolu Ryanair, Baltık ülkelerinden Bremen’e uçuyor. Bremen de Hamburg’a trenle sadece bir saat uzaklıkta. Tesadüf eseri Hamburg buluşmasına katılmayı düşünen, hem de bir Türk dostu olan Hille beni ağırlamayı kabul edince plan uygulamaya konmuş oldu. Stokholm’den başlayan gezide Baltık ülkelerini gezdim, ardından çok uygun fiyata Bremen’e uçtum, Hille ile çok keyifli birkaç gün geçirip Hamburg’a gittim. Buluşmayı düzenleyen Martina’nın Alman disipliniyle hazırladığı yoğun programa biraz söylendiysek de cumartesi gününü küçük gruplar halinde Hamburg’un hazinelerini arayarak geçirip akşam teknede güzel bir yemekle günü sonlandırdık. Ertesi gün yağmur altında bir deniz yolculuğu yaparak Hamburg’a karşıdan bakma şansı bulduk ve yeniden görüşmek dileğiyle kucaklaşarak birbirimize veda ettik.

FOTOĞRAF ÇEKTİRMEDEN GİDEN YOK

Gelelim Bremen’e... Almanya’nın eski merkezlerinden Bremen ‘Hansa birliği’ kentlerinden. Bu birlik, 13’üncü yüzyıldan itibaren 200 yıl ülkenin kuzey bölgelerinde önemli bir ekonomik ve siyasal güç olmuş. (15’inci yüzyıldan sonra dağılsa da 1980 yılında yeniden kurulan birliğe üye pek çok Avrupa kenti var.) 780’lerde 50 yılı aşkın bir süre için piskoposluk kenti olması da Bremen’in tarihsel önemini kanıtlar nitelikte. Çoğu Avrupa kentinde olduğu gibi önemli yapılar arasında yer alan eski belediye binası (Rathaus) ve St. Petri Katedrali dünya kültür mirası listesine girmeyi hak kazanmış ancak ana meydanı (Altmarkt) çevreleyen binaların neredeyse tamamı çok etkileyici. Schnoor denilen bölge ise belki hepsinden hoş. Daracık sokaklar, ufacık evler, mini mini dükkanlar, kafeler, restoranlar... Kentin bu en eski yaşam alanı bugün Bremen’e gelen turistlerin görmeden ayrılmadığı yerlerden. Ancak elbette Bremen dendiğinde aklımıza ilk gelen bunların hiçbiri değil. Bremen Mızıkacıları’nı hepimiz çocukluğumuzdan hatırlarız. Grimm kardeşlerin dünyaca ünlü çocuk masalının asıl adı Bremen Kasaba Müzisyenleri (Die Bremer Stadtmusikanten). Eşeğin tepesinde köpek, onun üzerinde kedi ve en üstteki horozun heykeli Aldstadt’ta, eski belediye binasının hemen yanında. Beklediğiniz kadar büyük değil ancak Bremen’e gelip de bu ünlü müzisyenlerle fotoğraf çektirmeden giden pek yok.

Bremen’in en güzel caddelerinden biri Böttcherstrasse. Art Nouveau tarzı binaların sıralandığı cadde adını bir zamanlar burayı mesken tutmuş olan fıçı imalatçılarından (Böttcher) almış. Daha sonra Bremenli kahve tüccarı Ludwig Roselius ile birlikte kentin ünlü mimar ve sanatçıları bu caddeyi bir sanat merkezine dönüştürmüş. Böttcherstrasse sizi ünlü dışavurumcu heykeltraş Hoetger’ın altın tabaka üzerine yapılmış Lichtbringer adlı eseriyle karşılıyor. Glockenspiel Evi’nin çanları günde üç kere çalıyor ve çanlarla birlikte yine Hoetger tarafından tasarlanan bir sistemle ünlü denizcilerin resmedildiği panolar teker teker görünüyor. Yine bu caddede yer alan müze ve galeriler sanatsever gezginler için kaçırılmayacak yerlerden. Bu müzelerin en etkileyicisi ise Paula Modersohn-Becker Müzesi.

16'NCI YÜZYILDAN KALAN KLABEN KEKİ

KENTTE yılın hemen ayında bir etkinlik var. Şubatta karnaval, nisanda paskalya pazarı, haziranda sanat festivali, ağustosta deniz festivali ve La Strada Sirk Festivali, ekimin ikinci yarısında Almanya’nın en eski ve en büyük festivallerinden Freimarkt düzenleniyor, Aralık ayında ise Noel Pazarı kuruluyor. Bremen’e has ‘Kluten’ adlı bir tatlı var. Bir kısmı çikolatayla kaplı naneli bir şekerleme. Şehir merkezindeki Hachez, bu tatlıyı en iyi yapan yer. Bir diğer Bremen spesyali de ‘Klaben’. Geçmişi 16’ncı yüzyıla kadar giden bu tatlı Noel’den Paskalya’ya kadar bulunan üzümlü bir tür kek. Tütsülenmiş balık ve mayalı hamurdan yapılan ‘Butterkuchen’ adındaki tatlıyı da güneşli bir günde Aldstadt’taki kafelerde oturup kahveyle birlikte sipariş edebilirsiniz.

500 SENELİK GELENEK: SCHAFFERMAHLZEİT

KENTTE yılın hemen ayında bir etkinlik var. Şubatta karnaval, nisanda paskalya pazarı, haziranda sanat festivali, ağustosta deniz festivali ve La Strada Sirk Festivali, ekimin ikinci yarısında Almanya’nın en eski ve en büyük festivallerinden Freimarkt düzenleniyor, Aralık ayında ise Noel Pazarı kuruluyor. Bremen’e has ‘Kluten’ adlı bir tatlı var. Bir kısmı çikolatayla kaplı naneli bir şekerleme. Şehir merkezindeki Hachez, bu tatlıyı en iyi yapan yer. Bir diğer Bremen spesyali de ‘Klaben’. Geçmişi 16’ncı yüzyıla kadar giden bu tatlı Noel’den Paskalya’ya kadar bulunan üzümlü bir tür kek. Tütsülenmiş balık ve mayalı hamurdan yapılan ‘Butterkuchen’ adındaki tatlıyı da güneşli bir günde Aldstadt’taki kafelerde oturup kahveyle birlikte sipariş edebilirsiniz.

HEYKELİ 61 YIL ÖNCE YAPILDI

BİZ 19’uncu yüzyılda Grimm kardeşler tarafından yorumlanan hikayeyi biliyor olsak da Almanya’da Ortaçağ’dan beri anlatılagelen öykünün ana teması zayıf insanların güçlüleri ancak birlik olduklarında yenebilecekleridir. Zaman zaman haydutlara karşı da savaşan bu şen dörtlünün bronz heykeli 1951 yılında heykeltraş Gerhard Marcks tarafından yapılmış.