“Dünyanýn bütün yalnýzlýðý”

Tozlu yolun üstünde yatýyor. Cansýz.

Gözlüðünün tek camý kâðýtla kapatýlmýþ. Gözlük camý israf etmemek için, görmeyen gözün üstüne gelen cam, bu þekilde kapatýlmýþ. Aðýzý hafif açýk, söylenmemiþ yarým kalmýþ cümleler gibi, havada asýlý kalmýþ nefesi... Çok yorgunmuþ belli ki.

Ajanslar ismini "Ghada" diye yazmýþlar. Gade. Gade el Sebatin. 47 yaþýndaymýþ. Altý çocuðuna yemek piþirmek bir þeyler bulmak istemiþ, yola çýktýðýnda vurmuþ onu Ýsrail askeri. Ýþgal altýndaki Batý Þeria'nýn Beytüllahim kentinin, batýsýndaki Husen beldesinde, Ýsrail askerlerinin açtýðý ateþ sonucu hayatýný kaybetmiþ. Tek gözüyle hayal meyal görmeye çalýþtýðý hayatýn bütün renklerinin kýrýldýðý o an. Bir anne için geride karný aç çocuklar býrakmak, gözleri açýk gitmek için yeter de artar bile, oysa. Neyi görüyor þimdi? Cennet bahçelerini mi? Ah ama çocuklarý ne olacak?

Ýsrail'in Haaretz gazetesi, kadýnýn askerler için bir tehdit oluþturmadýðýný, elinde býçak ya da silah bulunmadýðýný yazmýþ... Peki, niçin vurdular Gade Hanýmý?

Bunun bir cevabý yok.

Beytüllahim; Hz. Meryem'in, oðlu Ýsa'yý dünyaya getirmek için gece içinde yürüdüðü, yürüdüðü, yürüdüðü, uzaklardaki diyar... O da yapayalnýzdý, babasýz bir çocuðu dünyaya getirirken... Hatta bu yaþadýklarýmý göreceðime, keþke topraða karýþýp gidenlerden olsaydým diyordu...

Ne garip... Bu topraklarýn kýzlarý, anneleri hep böyle geceler içinde tek baþlarýna aðlamak zorundalarmýþ gibi sanki. Asýrlar geçiyor ve Filistin'deki Meryem'lerin kaderi bir türlü deðiþmiyor. Dünyanýn bütün yalnýzlýðýný omuzlayarak, evlatlarý için mücadele etmek zorundalar... Hz. Meryem'den beri böyle bu...

En hüzünlü olaný ise, "dünyanýn bütün yalnýzlýðý'...

Dün Hz. Meryem'in evini ateþe vererek, peþine katiller salan Ýsrailiyat, 2021 yýlýnda tam 61 Filistinli çocuðu katletmiþ. Geçen gün de altý çocuklu Gade Hanýmý yolun ortasýnda vurdular...

Ve tüm bunlar medeni dünyanýn gözü önünde oluyor.

Nedir medeniyet?

Medeniyet demiþken, Hz. Meryem döneminde de büyük bir medeniyet vardý. Beyti Makdis; âlimler, hattatlar, fakihler, yargý mensuplarý, þairler, hekimler, eczacýlar, öðretmenler, vaizler, hatiplerle doluydu. Seyyahlarýn kavþaðýydý Kudüs, en çok kitap okunan ülkeydi, en çok ziyaret edilen beldeydi... Peygamberler diyarýydý, peygamber varisleri yaþardý. Ve ne acýdýr ki; Hz. Zekeriyya, iþte bu yüksek medeni çevre içinde, feci þekilde þehit edilmiþti. Evi ateþe verilmiþ, yeðeni Meryem ise, son anda arkadaki kapýdan çýkarak firar etmiþ, kan revan içinde Gazze üzerinden Mýsýr'a ricat edebilmiþti...

Yani medeniyetin yüksek oluþu: hunharca iþlenen cinayetleri, gözü kör ýrkçýlýklarý, vahþeti, bozgunu, nefreti durduramýyordu. Bu bugün de böyle. Medeniyetlerin böyle bir paradoksu var. Zarafet ile düþüklüðü ayný anda tartabiliyor, medeniyetin tartýsý...

Ýsrail'in zulmünü yok edebilmek için, bugünkü medeniyet çevrelerinden herhangi bir umut yok ne yazýk ki! Ne Birleþmiþ Milletler, Ne Adalet Divaný sorunu çözemiyor. Avrupa kör saðýr, Ýslam âlemi ise sadece aðlamayý, aðlar gibi yapýp unutmayý biliyor. Çözüme nasýl gidilecek?

Çözümü öyle zannediyorum ki; Filistinli annelerin çocuklarý getirecek. Hz. Ýsa'nýn, Annesinin yerine muarýzlarýna cevap veriþi gibi, Filistin'de gerçek sözü ve kurtuluþu Filistinli gençler, evlatlar omuzlayacak... O güne kadar bizler Filistin'in anlatmaya, yazmaya, hiç görmeden sevmeye devam edeceðiz...