Geçtiðimiz hafta Birleþmiþ Milletler (BM) Genel Kurulu için dünya liderleri New York'taydý. BM, 2. Dünya Savaþý'ndan sonra, kaðýt üstünde, dünya barýþýný korumak, yeni bir küresel savaþýn çýkmasýna mani olmak için kuruldu. 2. Dünya Savaþý'nýn çýkmýþ olmasý 1. Dünya Savaþý'ndan sonra kurulan Milletler Cemiyeti'nin baþarýsýzlýðýný da gösteriyordu. Dolayýsýyla baðlayýcý þartlarý olan bu yeni bir küresel organizasyona büyük önem atfedildi. Ama o gün 50 üyesi olan bugün ise 193 üyesi bulunan Birleþmiþ Milletler yapýsý týpký vaktiyle Milletler Cemiyeti'nin misyonunu yerine getirememesi gibi kuruluþ amaçlarýnýn hiçbirini yapmaya kudreti olmayan bir organizasyona dönüþmüþtür. Zaten kuruluþu itibariyle BM, beþ daimi üyenin güç mimarisiyle þekillenmiþtir. Uluslararasý barýþ ve güvenliði saðlamaktan mesul sayýlan Güvenlik Konseyi, üyelerine (ABD, Birleþik Krallýk, Çin, Rusya, Fransa) tanýnan veto yetkisi sayesinde savaþlarý önlemek þöyle dursun tüm ülkelerin iradelerini ipotek altýnda tutmaktadýr. BM'nin Barýþ gücünü kullanarak engel olduðu bir savaþ yoktur. Bilakis çýkarlarý çatýþan Güvenlik Konseyi üyesi ülkeler mevcut düzende vekil savaþtýrmaktadýr. Zaten BM'nin kuruluþ amaçlarýndan en önemlisi olarak küresel savaþlarýn önüne geçme ilkesi zengin Kuzey Batý ülkeleri için geçerlidir. Avrupa ve ABD dýþýnda savaþýn eksik olduðu bir kýta yoktur. Afrika, Asya, Ortadoðu'da yaþanan savaþlar, çatýþmalar da çoklukla Batý merkezli çýkarlarýn yol verdiði tahrik ettiði savaþlardýr.
Günün sonunda "Güç dengesi" daha doðru bir ifadeyle güçlülerin dengesi üzerine kurulu dünya düzeni dünyaya ne barýþ ne refah ne özgürlük getirmiþtir.
Cumhurbaþkaný Erdoðan, BM hitabýnda en önemli kýsmý, tam da BM'nin mevcut yapýsýnýn bir sonucu olan Ýsrail'in engellenmeyen soykýrýmcý savaþ politikalarýna ayýrdý. BM Genel Kuruluna en çok hitap eden Devlet Baþkaný olarak Erdoðan her seferinde "Dünya beþten büyüktür" dedi. Ve çok net bir þekilde bu eleþtiri, giderek BM' üyesi ülkeler tarafýndan da dile getirilmeye baþlandý. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in konuþmasý neredeyse baþýndan sonuna Erdoðan'ýn yýllardýr dile getirdiði tezlerden oluþuyordu. Çýplak gerçek þu ki Güvenlik Konseyinin vesayetçi yapýsý olmada Ýsrail'i durdurmak mümkün olurdu. Ýsrail 45 bin sivili katletmemiþ olabilirdi. Ayný þekilde Lübnan'a saldýrmasýnýn da önüne geçilebilirdi. Yine Rusya'nýn Ukrayna'yý iþgali de engellenebilirdi. Suriye'de 12 yýldýr yaþananlar yaþanmayabilirdi. 143 ülkenin devlet olarak tanýdýðý Filistin'in BM'ye tam üye devletlerden biri olabilirdi.
Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn bu sene her zaman olduðu gibi en güçlü, en hakkaniyetli ve en sahici konuþmayý yaptý. Netanyahu gibi bir katilin BM çatýsý altýnda konuþmamasý gerekirken hala kürsüye çýkabilmesi zaten baþlý baþýna BM'nin nasýl aciz ve iþlevsiz bir kurum olduðunu gösteriyor.
Cumhurbaþkaný'ný "Daha Adil Bir Dünya Mümkün" derken de "Dünya beþten büyük" derken de esasýnda dünyanýn bir dengeye ihtiyacý olduðunu vurguluyor. "Güçlülerin dengesine" deðil "dengenin gücüne" ihtiyaç var.
Her alanda dengeye ihtiyaç var. Kaynaklarý tüketirken de ekonomik pazarý paylaþýrken de... Dengenin gözetildiði yeni biz düzen kurmazsak üzerimize yýkýlacak olan mevcut sistemin hep beraber altýnda kalacaðýz. Yine her zaman olduðu gibi en büyük zararý en alttakiler görecek.
Ýsrail'in nükleer silaha ve güçlü hava savunma sistemlerine sahip olduðu, en son teknolojiyle donatýlmýþ savaþ uçaklarýyla sivil alanlarý bombaladýðý, bunun için hiçbir yaptýrým görmediði ve yaptýðý soykýrýmý kendisine yönelik roket saldýrýlarýný karþý "kendini savunma hakký" olarak meþrulaþtýrabildiði bir dünyada neyin dengesinden söz edebiliriz?
Çivisi çýkmýþ, yani dengesi kaybolmuþ bir dünyada sadece zulüm vardýr. Bugün etliye sütlüye dokunmayarak refah içinde yaþayanlar da bu zulmün ortaðýdýr.