Selahaddin E. ÇAKIRGİL
Selahaddin E. ÇAKIRGİL
Tüm Yazıları

Dünyaya, ‘insan insanın kurdudur’ diye baktıran sefil anlayış

Bırakınız insanı, en canavar hayvanların dahi, sadece kendi cins ve soylarından olanlara değil, başka yaratıkların ‘yavru’larına bile dokunmadıklarına ve hattâ onları korumalarına aldıklarına dair, -hayvanlar âlemiyle ilgili belgesellerde-, insanı hayretler içinde bırakan, düşündürücü son derece ilginç sahneler görülür. Bu, Khâlıq-ı Zul’Celâl olan Allah’u Tealâ’nın yaratmadaki kodlamalarının gereğidir.

*** 

Böyleyken bir takım siyasî ve hattâ silahlı mücadelelere el atmış kişi veya gruplardan ‘sûreten insan’ olan bazılarının hiçbir sınır tanımadan, düşman bildikleri tarafa ait olsun da, kim ve ne olursa olsun, onu imha ve itlâf etmeye yönelik bir savaş anlayışına saplanmaları ne kadar ilkeldir.. 

İlahî dinlerin özünde, sûreten insan olanın; asıl, sîreten de, derunî değerler açısından da insan olması hedeflenir. Bunun için de yaparken, değil insanların, hayvanların bile canavarca duygularla, sadistçe eziyetlerle öldürülmesi şeklindeki zâlimâne usûllerden kaçınılması; kezâ, çocukların, kadınların, mâbedlerde halklara öncülük edenlerin ve savunmasız insanların öldürülmemesi de emrolunur. 

Ama bu ilahî emirlere rağmen, hem bütün beşeriyet tarihinde, hem de kendi tarihimizde, müslümanların tarihinde, insanın tasavvur edemeyeceği derece zulüm örnekleri yaşanmıştır; yaşanmaktadır. 

*** 

Bazı dünya görüşleri vardır, bağlılarına, ‘İnsan insanın tanrısıdır’ anlayışını; bazıları da, ‘İnsan insanın kurdudur..’ anlayışını telkin eder. İlahî vahye dayalı dinlerin özünde ise insanlara -hepsi de Hz. Âdem’in çocukları olmaları açısından-birbirlerinin kardeşi’ oldukları öğretilir. 

Ama ona ne kadar bağlı kalınmıştır, o da ayrı mesele.. 

***   

Son zamanlarda -medyada- toplumun dikkatine sunulan ve bazı hayvanlara karşı -sözde- insan olanlarca yapılan ve (Kur’an diliyle, ‘belhum adall’ /hayvandan da aşağı..) zulüm örneklerine, daha sıkça rastlar olduk.. Bu haberleri toplumu, belki daha hassaslaştırır. 

*** 

Ama en aşağılık zulümlerin, cinayetlerin sonu gelmiyor. 

Bu alçakça, canavarca cinayete son örnek Hakkarî’de yaşandı evvelki gün.. 

Arabasıyla, asker eşini ziyarete giden bir anne, yol kenarına yerleştirilmiş bir uzaktan kumandalı patlayıcıyla, 11 aylık yavrusuyla birlikte katledildi. Alçaklığın bu kadarına da, pess.. 

O patlayıcıyı oraya yerleştirenin, bu sivil aracın kime ait ve içindekilerin kim olduğunu bildiği anlaşılıyor. Çünkü tam o geçerken patlama meydana getiriliyor.  

*** 

Dünyadaki hattâ en dinsiz hareketlerin mücadelelerinde bile ilk ayrılıklar, ‘mücadelenin mi ahlâk ölçülerine göre, yoksa, ahlâk anlayışının mı mücadeleye göre şekilleneceği’ tartışmaları üzerine yaşanmıştır. Ama -bilge Müslüman- merhûm Aliya İzzet Begoviç, 30 yıl öncelerde Bosna’da Sırp milislerinin en zâlimane ve ahlâksızca saldırılarına aynen mukabelede bulunmak için kendisinden izin isteyen Müslüman savaşçılara, ‘Onlar bizim düşmanımız, öğretmenimiz değil’ diyebilmiştir. 

Bizde ise Müslüman kürd halk kitlelerinin, PKK’nın bu alçakça cinayetlerine, hâlâ da büyük destek verdiğinin seçimlerle ortaya konulması, teessüfe şayândır.   

*** 

Bu arada, Giresun’da, 82 yaşındaki bir kişinin kendisine bağırıp çağırması karşısında hemen polis çağıran bir doktor hanımın ve gelen iki genç polisin, o yaşlı adama, devletin gücünü göstermeyi marifet sanan faşist bir tavırla, biber gazı sıkmaları ve ters kelepçe takıp, bir arabaya karga-tulumba sürüklemeleri esnâsında, o kişinin kalp krizi geçirip can vermesi üzerine bile, yanlışlarını itiraf etmeyişleri bir yana, kendileri haklı göstermeye çalışmalarındaki kabalık karşısında söyleyecek söz bulmakta zorlanır, insan olan..