Dünyayı Ahmet Yesevi’nin mesajı kurtaracak

 

Türkistan’da bulunan ve Timur tarafından 14. Yüzyılda yaptırılan Hoca Ahmet Yesevi Türbesi bozkırın ortasında cömertçe kucaklıyor herkesi. Mimari bir harika olmanın çok ötesinde doğrusu. Mis kokulu bir gülistanın çevrelediği türbe turkuaz kubbesiyle gönlünüzü göğe açıyor.

Dünyayı Ahmet Yesevi’nin mesajı kurtaracak

İslam dünyasında halihazırda bir kaos yaşanıyor. Bu kaosun reçetesi Batıda değil bizde, Kendi köklerimizde. Selçuklu ve Osmanlı’yı var eden ve onların ulaştığı yere özgürlük ve barış mesajı götüren Hoca Ahmet Yesevi’de. Çünkü Hazreti Yesevi irfanda ve ahlakta birleştirir.

***

TİKA’dan Zülküf Oruç Bey arayıp Kazakistan-Türkistan’a davet ettiğinde doğrusu bu kadarını beklemiyordum. “Pir çağırmasa çağrılmazdınız” deyişi gereği zaten koşacaktım. Üstüne bir de alanında uzman isimlerden oluşan bir “gönül kervanı” oluşacağını duyunca düştüm Türkistan yollarına.

Ziyaret Yesi’deki Ahmet Yesevi Üniversitesi’nin bir etkinliği olmaktan öte anlamlar taşıyor aslında. Yesevi’ye doğru bir hareketlilik var çünkü epeydir. UNESCO 2016’yı Yesevi yılı ilan etti. TİKA periyodik programlar yapıyor. Yesevi kitaplarının daha çok basımından, çevirisinden, filminin dizisinin yapılmasından bahsediliyor.

Peki neden? Cevabım şu: Türkiye geleceğini tasarlarken artık geçmişine, özüne, köküne daha çok bakıyor ve geleceğini geleneğinin izinde arıyor. Hoca Yesevi ismi de daha çok anılıyor. Çünkü Yesevi Hazretleri, Anadolu İslam’ını, irfanını ve ahlakını oluşturan silsilenin ilk halkası. Sıfır noktası. Anadolu’yu mayalayan Horasan Erenlerinin ve Yunusların atası. İnsana ve Allah’a dair bakışı sadece bize ve coğrafyamıza değil dünyaya iyi gelecek. Ama rasyonaliteyle dengesini doğru kurar isek. Prof. Dr. Ahmed Güner Sayar’ın ifadesiyle: “Her maneviyatın mutlaka maddi bir tarafı olmalı. Yesevi düşüncesi Türkistan’da doğdu ama burada maddi boyuta aktarılamadı. Ne zaman bu düşünce Yunus Emre, Sarı Saltuk, Bektaşi Veli ile Anadolu’ya geldi, o zaman önce Selçuklu sonra Osmanlı sayesinde o hutbe 600 yıl okundu. Cumhuriyet’le kılıf değiştirdi ama aynı hutbe 95 yıldır okunuyor. Manevi alt yapı sağlam olursa yukarıdaki sarsıntılar binayı yıkamaz”.

Ahmet Yesevi Üniversitesi içinde bulunan ve Türklerin tarihi yolculuğunu resmeden panaromik müzede alimlerle sultanlar yan yana. Sadece bu resim bile kalıcı bir medeniyetin ancak mistik ve rasyonel boyutlar iyi dengelenirse kurulacağını gösteriyor. 

İslam dünyasındaki kaosu Yesevilik bitirir

Ahmet Yesevi Ün. Mütevelli Heyet Başk. Prof. Dr. Musa Yıldız:Ahmet Yesevi adı etrafındaki çabanın anlamı şu: Yakın coğrafyamızda ve İslam dünyasında halihazırda bir kaos yaşanıyor. Biz bu kaosu nasıl dindirebiliriz? Referansımız ne olmalı? Cevabı Batı felsefecilerinden çok kendi köklerimizde bulabiliriz. Selçukluyu Osmanlı’yı var eden, onların ulaştığı yere taşıdığı özgürlük ve barış mesajı Hoca Ahmet Yesevi’de yatıyor. Ve onun yetiştirdiği Yunus Emrelerde Mevlanalarda Hacı Bektaşilerde yatıyor. Onlar kal (söz) ile değil hal (eylem) ile anlatan insanlar. İslam dünyasında sözde kaldı pek çok şey ve sonuç böyle oldu. Şeriat, tarikat, hakikat, marifetten oluşan dört kapının ilkinde kaldı İslam dünyası. O zaman işte büyük sıkıntılar çıkıyor. Herkesi Müslüman yapma kavgası çıkıyor. Buradan çıkmalı İslam dünyası. Bunu da büyüklerimiz eserleriyle anlayışıyla çıkabiliriz. Arzu ediyoruz ki Yesevi hazretlerinin mesajını herkese, toplumun her katmanına ulaştıralım. 

Ahmet Yesevi Üniversitesi de bunun için var. Bağımsızlıktan önce 1991’de Nazarbayev Türkistan’ın kalkınması için bir devlet üniversitesi kuruyor. Bağımsızlıktan sonra ilişkiler gelişince Demirel başbakanlığında deniyor ki, o üniversiteyi Türkiye-Kazakistan ortak devlet üniversitesine çevirelim. Amaç Türk dünyasına kalite devlet adamları yetiştirmek. Ama o yıllarda duygusallık çok fazla olduğu için üniversite Türkistan’a kuruluyor. Bu akademik planlama açısından bu yanlış bir planlama olmuş. Bana göre üniversite Almatı’ya kurulmalı, Türkistan’a yüksek okul ve bir araştırma merkezi kurulmalıydı. Tabi onlar Türkistan’ı kalkındırmak için yapıyorlar bunu ama Türkistan kalkınsa da ne yazık ki üniversite kalkınamıyor. Böyle bir sıkıntı var. Ama üniversitemiz önemli bir kültür ve eğitim köprüsü oldu iki ülke arasında. Ayrıca Avrasya Araştırma Enstitümüz. Düzenli olarak bölgeye dair raporlar hazırlıyoruz. Üniversitenin adını aldığı Ahmet Yesevi’nin ahlakından bir şekilde etkileniyor öğrencilerimiz de. 2016 UNESCO Ahmet Yesevi yılı. Bu çerçevede Türkiye’de ve burada çeşitli sempozyumlar, etkinlikler düzenliyoruz.

SELEFİĞİN AÇTIĞI SORUNLAR YESEVİLİK İLE DİNER

Ahmet Yesevi Ün. Rektörü Prof. Dr. Mehmet Kutalmış:Ortaokula geçtiği yaz okul kütüphanesinden tesadüfen aldığı seyahatname hayatını değiştirir Mehmet Kutalmış’ın. Kapağında bir at resmi olan kitap Orta Asya’yı anlatıyordur ve sonrasında bütün eğitim hayatı ve idealleri onu Orta Asya’ya hazırlayacak şekilde gelişir. Bölge dilleri uzmanı olan sadece akademik değil sahadan bilgiye de sahip olan Prof. Kutalmış “Yeseviliğin Selefiğin yol açtığı sıkıntıları gidereceğini” söylüyor: İslam’ın yanlış anlaşılmasından dolayı bölge perişan.  Yesevilik barbarlığın ve radikalizmin karşısında bir İslam anlayışıdır. Bütün insanlığın Yesevi Hazretlerinin din anlayışına ihtiyacı var.  Rusya’nın da var. Çünkü Yesevilik ayrıştırmaz birleştirir. 1300’lere kadar bu bölge çoğulcu iken sonrasında tekçi yapı oluşmuş, herkes kaçmış bölgeden. Kazakistan halkı dinini kültürünü Yesevi sayesinde koruyabildi. 600 yıllık kopuştan sonra Türkiye de Türkistan ile bağı yeniden kuruyor. Ne yazık ki Ahmet Yesevi ile ilgili çalışmalar Fuat Köprülü'de kaldı, üzerine yeni bilgi konamadı. Türkiye araştırmak için Sovyet döneminde Kazak kütüphanelerine giremedi, Çağatayca bilen akademisyen bile yoktu. Türkiye'de harf inkılabı, Kazakistan'da SSCB faktörü Yesevilik üzerine çalışılmasını engelledi. Ama artık Yesevi Hazretlerini önce biz anlamalı sonra dünyaya anlatmalıyız.

Bizim için Yunus neyse Yesevi de odur

Yard. Doç. Dr. Mustafa Tatcı:Türk dili konuşan İslam mutasavvıflarının ilki, sonrakilerinde atasıdır Ahmet Yesevi Hazretleri. Türkçeyi bir mana, ladün, tasavvuf dili haline getirdi. Yesevi Hazretlerinin önemi üçtür: 1) Doğru İslam 2) Türkçe İslam 3) Aksiyoner kimlik.  Bizim için Yunus Emre, Hacı Bektaşı Veli ne ifade ediyorsa Ahmet Yesevi de onu ifade eder. İki şeyi söylerler. İslam’ın derinliği ve dilin inceliği. Bu da aşık ve arif tipini ortaya koyuyor. Varlığı tefekkür etmeyi öğreten insanlara din adamı gibi değil gönül adamı olarak bakmak gerekir.

Hoca Ahmet Yesevi vakıf insan yetiştirmesiyle de önemlidir. Vakıf insan Cenabı Hakkın rızasını kazanarak kendisini varlığa vakfetmiş insan demektir. Selçuklu döneminde Anadolu vakıf insan sayesinde ihya oldu. Sadece insana değil bütün mahlukata yönelik vakıflar yapıldı. Cebindeki parayı dağdaki hayvanın aç kalmaması için harcayan insanlardan bahsediyoruz. Horasan Erenleriyle Anadoluya gelen bu ahlak daha sonra Osmanlı sayesinde balkanlara geçti. Tekke geleneği, vakıf insan ahlakı orada hala etkin. Yesevilik Tabduk Emre ve Yunus Emre, Seyyid Mahmut Hayali, Hacı Bektaşi Veli eliyle bir kültür havzası oluşturmuştur. Bunun yeniden uyandırılması gerekir ve şu an bu yönde bir hareketlilik var. Kazakistan ve Türkiye arasındaki ekonomik diplomatik kültürel faaliyetler, buradaki üniversite, enstitü, camilerimiz o kültür havzasını uyandırmaya yöneliktir.

Bizim bu yeni dönemde de Yunuslarımız Yesevilerimiz var. Her dönemde vardır, kesilmez. Ama malum marifet iltifata tabidir. Erenler evrensel düşünen insanlardır. Merkezden muhite yayılır düşüncesi. Dolayısıyla himmeti gizli kalmış insanların gönüllerini almalı devlet. Osmanlı bunu yaptı. Diyanet yapısı içinde tasavvufa hitap eden bir alan olmalı. Sadece fıkhi boyutla sınırlı kalmak sıkıntıdır. Dinde aşk varsa -ki var, devlette de olur. Fıkıhçılarla kelamcılarla mutasavvıflar, şeriat alimleriyle hakikat alimleri çakışmamalı. Aynı bütünün parçaları çünkü.

Kitleler henüz Hazreti Pir’i anlayacak düzeyde değil

Tuğrul İnançer:Hazreti Ahmet Yesevi sembolik bir davranış biçimiyle, Hazreti Peygamberin hayatının bittiği yaşa geldiğinde dünyaya bakmaya tenezzül etmemektir. Hazreti Peygamberin Uhud’da dişinin kırıldığını işiten Veysel Karani’nin Yemen’de bütün dişlerini kırması gibi bir üveysiliktir. Uzun ömrü dünyada çok kalmak zannedenlerin şaşarım aklı perişanına. Hazret 850 sene evvel dünya hayatından çekildi. Ama hala bu mektebe ismini veriyorsa, boğazımıza bir yumruk sokuyorsa, ayağımızın bağını çözüyorsa hala yaşıyor demektir. Gençler uzun ömür için onu misal almalı.

İnsanı bedene indirgeyenlere uyup dini mübin-i İslam’ı bir vecibeler ve mükellefiyetler hududuna sıkıştırmak isteyenler var. Din bu sınırda görüldükçe bugünkü İslam coğrafyası manzarası çıkar ortaya. Halbuki din muhabbettir. Ama muhabbetin adı Allah aşkı değildir. Her varlık ancak kendi cinsine aşık olur.  Allah yarattığı her şeyden müstağnidir. Allaha aşık olunmaz, Resulullah’a aşık olunur. Kuranı Kerim’deki “Kim Resullulah’a itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur” formülünden hareketle söylersek “kim Resullulah’a aşık olursa Allaha aşık olmuş olur”. Her şey bir silsiledir.

Elbette insan sevdiğini sevdikleriyle paylaşmak ister. Ama unutmayın tahsil okuma yazmayı öğrenmeyle başlar. Tahsil piramidal yükselmedir. Biz anatomi kitabı okumadan tabip olmaya, ilmihal okumadan Füsus okumaya çalışıyoruz. Ahmet Yesevi Efendimizin de kitlelere mal edilmesi gibi bir düşüncemiz olmamalıdır. Çünkü kitleler henüz bu olgunluğa gelmemiştir. Bazı büyük zevatı anlamak için bir ön hazırlığa, anaokulu seviyesinde değil doktora seviyesinde bir ön hazırlık lazımdır. Zaten kendi de öyle buyuruyor; “Benim hikmetimi dertsizlere söylemeyin / baha biçilmez cevherimi cahile satmayın”. Biz evvela Hazreti Yesevi’yi anlayacak seviyeye gelmeye çalışalım. Gayret bizden, Tevfik Allah’tan, himmet evliyadandır. 

Hazreti Pir’e gelmek deryayı görmek gibi

TRT’de yayınlanan Yunus Emre’yi canlandıran oyuncu Yusuf Gökhan Atalay:Sanıldığının aksine roller oyuncuları etkilemez. Öyle olsaydı bir önceki rolümde katili, öncesinde uyuşturucu satıcısını oynamak sorun olurdu. Ama Yunus Emre’yi oynamak elbette bana da çok şey kattı, bu projede rol almak çok şey kattı. Cahilliğimizi giderdi. Türkistan’da Hazreti Pir’e gelmek, yaşadığı yerleri görmek ayrıca deryayı görmek gibi. Yunus Emre’nin şimdi bu işe girdikten ve manalarını anlayarak okuduktan sonra sayamayacağım kadar çok güzel şiirini daha çok sevdim. Ama “çağırayım Mevlam seni” benim için biraz daha özel.

Yesevi Üniversitesi ne yapıyor?

1991’de kurulan Ahmet Yesevi Üniversitesine bağımsızlıktan sonra Türkiye talip olur ve iki devletin ortak üniversitesi olur. Bütçe de ortak, eğitim dili de. Türkçe hazırlık okunuyor ve öğrenciler üniversiteden dört dil öğrenerek mezun oluyor. Üniversitede halen 9 fakültede 64 akademisyen 10 bin öğrenci var. 33 Türk ve akraba topluluktan öğrenciler okuyor ve haliyle sadece eğitim veren değil bu bölgeyi ve insanını dönüştürmeyi, Türki cumhuriyetlere de birbirini ve köklerini bilen güçlü nitelikli devlet adamları yetiştirmeyi amaçlıyor. Üniversitenin ayrıca Türkçe konuşan doktorların hizmet verdiği bir hastanesi de var.