Türkiye hiçbir zaman için mükemmel, beklentilerimizi tam olarak karþýlayan bir ülke olamadý. Nereden baktýðýnýza baðlý olarak her zaman bir sorunu oldu. Demokrasisi, evrenselleþmiþ deðerlere uyumu, ekonomisi, kýsacasý en iyi zamanlarýnda bile ille de bir þeyi sorunluydu. Þimdi de öyle. Ýfade özgürlüðü baþta olmak üzere pek çok sorunu var. Ama sorunlarýnýn olmasý, her sorunun sorumlusunun Türkiye ya da Türkiye’yi yönetenler olduðu anlamýna gelmiyor.
Türkiye ne kadar sorumluysa baþkalarý da o kadar sorunlu ve sorumlu. Çözüm sürecinin akamete uðramasýnda, mutlaka iktidar bloðunun sorumluluðu var, var da tek sorumlu onlar mý? Çözüm sürecinin bittiðini, sorunun artýk silahla çözüleceðini AK Parti iktidarý mý söyledi? PKK geçtiðimiz yýl 11 Temmuz’da açýkça savaþ ilan etmedi mi? Þehirlerde özerklik ilaný, polisin görevini devralacak milis gücü kurulmasý kimin fantezisiydi? Býrakalým PKK meselesini bir kenara Irak ve Suriye’nin bu hale gelmesinden de mi Türkiye sorumlu?
***
Bazý kanaat önderlerine göre evet öyle, Türkiye sorumlu. Kendimi bildim bileli bir takým insanlar Türkiye’yi dünyanýn merkezine oturtur, tercihleriyle dünya siyasetinin akýþýný deðiþtirebileceðine inanýr, eðer bir ülkeyle bir sorun varsa sebebini mutlaka burada arar. Sorunlarýn diðer muhataplarý her nedense siyasi tercihlerinden, ekonomik beklentilerinden, ulusal çýkarlarýndan, milliyetçi hayallerinden, ideolojik sapmalarýndan arýnmýþ þekilde görülür. Türkiye’nin deðiþmesiyle her þey deðiþecekmiþ gibi anlatýlýr.
Doðru bazen tek tarafýn deðiþmesi çok þeyin deðiþmesine yol açabilir ama her zaman deðil. Çünkü dünyada bir tek Türkiye, Türkiye’yi yönetenlerin hata ve beklentileri yok. Dünya siyaset sahnesi her açýdan kalabalýk, pek çok aktörün çýkarlarýnýn örtüþme, kesiþme ve sürtüþme noktalarýný yansýtýyor. Üstelik sahnedekiler sadece devletler de deðil. Devlet dýþý PKK, DAEÞ gibi örgütler, teþkilatlar, þirketler ve hatta etkili bireyler var. Onlar da týpký Türkiye gibi “hatalar” yapýyor, hatalarý üstünden siyaset geliþtiriyor.
Türkiye’de siyasetin sorunlu olmasý ille de her alanda Türkiye’nin hata yaptýðý ve yapacaðý anlamýna gelmiyor. Bu Kýbrýs’ta böyleydi, Ege’de de, þimdi Suriye ve PKK türevi sorunlarda da. Türkiye yanlýþ yapýyor da Yunanistan, Amerika, Rusya, Suriye doðru mu yapýyor ya da yapýyordu? Artýk kabul edelim ki bazen Türkiye de iyi þeyler yapýyor, baþarýlý diplomatik teþebbüslere imza atýyor. Týpký PYD’nin Cenevre’de müzakere masasýndan uzak tutulmasýnýn þimdilik de olsa saðlanmasý gibi.
Ben, Kobani’de hata yapýldýðýný, PYD’ye zamanýnda Amerika’nýn deðil Türkiye’nin yardým etmesi gerektiðini, böylece Kürt sorununun paradigma deðiþtireceðini yazmýþ ve söylemiþ biri olarak Ocak 2016’da var olan koþullar altýnda, yani PKK’ya karþý savaþ verilirken, üstelik de Amerika’nýn DAEÞ’e karþý verdiði mücadelede PYD çözüm ortaðýyken, Rusya ile PKK ve PYD ayrý ayrý flörtleþirken Türkiye’nin PYD’yi müzakere zeminin dýþýna çekmesini, Rusya ve Amerika’yý ikilemde býrakabilmesini önemli buluyorum.
Çünkü pek çoðumuz göremese de Türkiye bu inisiyatifiyle dünyaya mesaj veriyor, “PYD’yi istiyorsanýz, benim size sorun çýkartmamamý arzu ediyorsanýz, PKK’yý silahlý güçlerini Türkiye’den çekmeye ikna edin” diyor. PYD’nin bütün müzakere süreci içinde devre dýþý kalýp kalmamasýnýn fazla önemi yok. Önemli olan Türkiye’nin itirazlarýnýn kayda geçmesi, tercih yapýlmak durumunda kalýndýðýnda Türkiye’nin tercih ediliyor olmasý. Bu ayný zamanda PKK’ya da bir mesajdýr, PKK’nýn konjonktürden yarar saðlamasýnýn kolay olmayacaðý mesajýdýr.
***
Ayrýca Cenevre müzakerelerine PYD’nin katýlamýyor olmasý Suriye sorununun çözümünü olumsuz anlamda etkilemeyecektir. PYD zaten Esad rejimine karþý çýkmamýþ, kontrolü altýndaki alanlarý büyük ölçüde rejimden devralmýþtýr. Rejimle olan iliþkisi halen sürmekte, rejimle savaþmamaktadýr. PYD’nin muhalifler safýnda masaya oturmak istemesinin temel nedeni meþruiyetini tescillemek, çýkarlarýný baþtan korumaktýr. Ancak masada olmasý ülkeye barýþýn gelmesinden çok sorunun daha da karmaþýk hale gelmesine neden olacaktýr.
Kaldý ki Suriye sorununun çözümü yolunda ilerlenirse, PYD kendisine atfedilen önemi yitirecek, DAEÞ’e karþý verdiði mücadele yüzünden aldýðý destek kesilecektir. Maksimalist taleplerini sürdürürse PYD Türkiye’den çok Suriye’de kurulacak yeni düzenin sorunu olacaktýr. Tüm bunlar doðal olarak Türkiye’nin de elindeki kozlarýný doðru oynamasýna, Rusya baþta olmak üzere dünya siyaset sahnesindeki etkili aktörlerle, hepsinden önemlisi kendisiyle barýþmasýna da baðlýdýr. Ama yine de tek sorunlu ve sorumlu Türkiye deðildir...