Durmak yok, AB’ye rağmen demokrasi yolunda yürümeye devam!

Avrupa’nın ekseni şayet demokrasi üzerine oturuyorsa söylemek bile gereksiz: Avrupa’nın ekseni kaymış.           Avrupa Birliği demokrasiyi odağa alan bir birlik olmadığını giderek göstermeye başladı.

Avrupa’nın benmerkezciliği sır değil.

Avrupa’nın, o kendinden olmayana üstten bakan kibirli tavrı aslında esas aldığı anlayıştan kaynaklanıyor.

Avrupa merkezci anlayış, özü itibariyle demokratik değil.

Çünkü Avrupacı yaklaşım, kendini üstün olarak odağa alan bir yaklaşım.

Bakmayın siz farklılıklar ve çoğulculuklar üzerinden ahkâm kestiklerine...

Gerçekte Avrupacı bakış açısı; kendinden farklı olanı, kendisinin eşiti olarak gören bir anlayış eksenine oturmuyor.

Farklılıkları kendi potasında eritmeyi amaçlayan, çok rafine ve totaliter bir bakış açısının “demokrasi”yle sarmalanmış, maskeci bir Avrupa gerçekliğiyle karşı karşıyayız.

Türkiye söz konusu olduğunda bu bakış açısı giderek rahatsızlık vermeye başladı...

***

15 Temmuz’dan sonra, demokrasinin namusunu kurtaran bir lider olarak Erdoğan’ın ve bu aziz milletin gelip elini öpmesi gereken Avrupa Birliği yetkililerinin, tam tersine darbeci terör örgütü FETÖ’ye ve yoldaşı terör örgütü PKK’ya alenen arka çıkması sadece Avrupa’nın ikiyüzlülüğünü göstermiyor, gerçek zihniyetini de sergiliyor.

Avrupa Parlamentosu, Türkiye’nin üyelik müzakerelerini dondurulması talebiyle toplantı yapacağını açıkladı.

Bizi, bu tür girişimlerle korkutacaklarını sanıyorlarsa, yanılıyorlar.

Avrupa Birliği başkentlerinden yapılan düşmanca açıklamalar bizim demokrasi eksikliğimizden kaynaklanmıyor, aksine Avrupa Birliği’nin demokrasi ekseninin nasıl kaydığına işaret ediyor.

Avrupa Birliği’nin temel hassasiyeti demokrasi filan değil.

Demokrasi söylemi, sadece kendi çıkarları için kullandıkları bir zırh.

Bunun farkındayız.

Avrupa Parlamentosu ne karar alırsa alsın, bizim için vız gelir tırıs gider.

Biz demokrasi rotamızı Avrupa için çizmiş değiliz.

Demokrasiye bu millet layık olduğu için, demokrasi yürüyüşümüze Avrupa Birliği’ne rağmen devam ederiz.

Siyasi hareketimizin lideri Erdoğan’ın da belirttiği gibi, “Avrupa Parlamentosu ne karar alırsa alsın, o kararın bizim için hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur.”

Çünkü o kararın gerçekte demokrasi saikiyle alınmadığının bilincindeyiz.

***

Avrupa Birliği tüm organlarıyla demokrasi adına çok kötü bir sınav veriyor.

Ve Avrupa Birliği’nin artık demokrasi bahsinde konuşmaya yüzü dahi kalmış değil.

Niçin Recep Tayyip Erdoğan’a ve Türkiye’ye karşı hasmane tavır içinde olduğunu çok iyi bildiğimiz Avrupa Birliği organlarının kararları ne doğrultuda gelişirse gelişsin, biz doğru bildiğimiz yolda milletimizle beraber yürümeye devam ederiz.

Ne demokrasiden ödün veririz, ne de Avrupa Birliği’nin bu anti-demokratik tavrına boyun eğeriz!

Avrupa Birliği Türkiye’yi yıllardan beri oyalayıp duruyor.

Bu oyalamanın özünde, Türkiye’nin diğer Avrupa ülkelerine göre sahip olduğu farklılıklardan (dinsel, sosyolojik, tarihsel ve kültürel) kaynaklandığını biliyoruz elbet.

“Öteki benim eşitimdir” teorisini geliştiren Avrupa’nın, gerçekte ötekini baskılayan o üsttenci/kibirli dilin nasıl bir kimlik üzerinden şekillendiğini de biliyoruz elbet.

Şimdi Avrupa Birliği, üyelik tehdidi üzerinden Türkiye’ye diz çöktürmeye çalışıyor.

Nafile!

Erdoğan var olduğu sürece ve bu aziz milletin evlatları iktidarda olduğu sürece, hiçbir güç antidemokratik baskı mekanizmaları üzerinden Türkiye’ye ne rota çizebilir, ne de boyun eğdirebilir. 

***

Şimdiden ilan ediyoruz:

Avrupa Parlamentosu’nun kararı bizim için yok hükmündedir ve zerrece kıymeti harbiyeye sahip değildir.

Avrupa Birliği’nin alacağı karar ise kendisini ilgilendirir.

Aba altından sopa gösteren politikalar, Avrupa Birliği’nin gerçekte demokrasi ekseninden nasıl kaydığını gösterir sadece.

Erdoğan liderliğindeki Türkiye dolayısıyla Avrupa Birliği’nin gerçek yüzünün görülüyor olması, demokratik dünya adına az bir kazanım sayılmasa gerek.

Kendine çeki düzen vermesi gereken biri varsa o da Avrupa Birliği’nin kendisidir.

Kendi teorik eksenine dönen bir Avrupa Birliği’ni elbette önemseriz ama ekseninden kaymış bir kaba güce dönüşen Avrupa Birliği’ne demokratik değerler adına zerrece kıymet biçmeyiz, biline.