DURUN! Biz ‘dost’ ve ‘müttefik’ deðiliz ki

Doðru yerde, doðru zamanda sorulan sorular önemlidir,gerçeklerin sis perdesi arkasýna gizlenmesini önler.

SORU-1: ABD, Ortadoðu’da PKK-PYD terör örgütü ile sürdürdüðü ittifaký rafa mý kaldýrdý, hayýr.

SORU-2: ABD, FETÖ mensup ve elebaþlarýyla ilgili radikal bir karar mý aldý, hayýr.

O zaman, adýna “Barýþ Koridoru Mutabakatý” denilen bu mutabakat hangi güven zeminine dayanýyor? 

Asýl soru sonda: ABD Münbiç’teki PKK unsurlarýnýn geri çekilmesinin ve bölgenin Suriye halký adýna ÖSO’ya devri konusunu kabul etti mi, hayýr.

Bu ülkenin neyine güvenerek, Türkiye’nin beka mücadelesinin en kritik safhasýnda bir mutabakata karar verdiðimizi biri bize anlatabilir mi? 

 

Biz bir koridor için yola çýkmadýk

Önce görev tarifimizi iyi yapmamýz ve ana hedefimizi hatýrlamamýz gerekir: Türkiye, emperyalizme karþý verdiði mücadelede, sýnýr boyunda koridor oluþturmak için plan yapmadý, bu koridora topraklarýmýzdaki Suriyeli sýðýnmacýlarý yerleþtirme fikri ne zaman ortaya çýktý, bunu da bilmiyoruz. 

Türkiye’nin hedefi þudur: Kuzey Irak ve terör örgütünün Rojava adý verdiði bölgedeki tüm PKK/PYD terör unsurlarý temizlenecek, bu örgütün ABD’nin desteðinde resmen iþgal etmiþ olduðu Suriye topraklarýnýn üçte biri yeniden Suriye halkýnýn (ÖSO) kontrolüne girecektir.

PKK/PYD, ABD’nin gözü önünde, Arap ve Türkmenleri, kendi gibi düþünmeyen Suriyeli Kürtleri sürerek bu bölgede “etnik temizlik” yapmýþtýr, bunun tersine dönmesi ve tüm bölgede nüfusun eski halini almasý Türkiye’nin ana hedefidir. 

 

Ortak Harekat Merkezi mi, geçiniz

Garip bir durumla karþýlaþtýk. “Barýþ Koridoru”nun kurulmasý için öngörülen Ortak Harekat Merkezi’nde Amerikalýlar ile askeri bir ortaklýk kuracaðýmýz söyleniyor.Ýyi de ortaðýmýz (!) ABD PKK’nýn müttefiki, bunu nasýl dengeleyeceðiz?

Ortak Harekat Merkezi’nde görevli bir Amerikalý albay, istediði zaman, Rakka, Kamýþlý veya Münbiç’te PKK ile birlikte çalýþan Amerikalý bir yüzbaþýya ulaþtýðýnda ne yapacaðýz? 

Ortaklýk kurduðumuz ordunun görevlendirdiði bazý subaylar bizimle Ortak Harekat Merkezi’nde çalýþýrken, ayný ordunun bir diðer grubu da PKK ile çalýþýyor olacak…

Eðer devlet aklý, þu andaki süreci bir geçici formül ve köprü baþý tutma olarak düþünüyorsa, söyleyecek sözüm yok, ama, bütün bu yapýlanlar “Atlantikçi siyaset alýþkanlýðý” ile yapýlýyor ve kalýcý kimlik taþýyor ise o zaman sorunumuz var demektir… 

Bugünden söylüyorum, milleti boþ yere yormayýn, zora gireriz… 

“Ortaðýmýz” dediðiniz ABD, o topraklarda, fiili devlet kurumsallaþmasýný tamamladý, karþýmýza da 40 bin kiþilik “ordu” koydu… 

Amerika’dan beklenen tek konu var: PKK ile iþbirliðini býrakacak, bu örgüte verdiði tüm silahlarý toplayýp, Türkiye’nin terör örgütüne dönük harekatýnýn önünü açacak…

“Stratejik müttefik” veya “dost” olarak adlandýrýlabilecek bir devletin yapacaðý tek konu bu, o ise heyetler gönderiyor, bizimle PKK’yý nasýl koruyacaðýnýn pazarlýðýný yapýyor… Pes… 

 

Erdoðan büyük siyasetçi

O anladý. 

Trump ve Pentagon’un 17 Eylül 2019’da yapýlacak Ýsrail seçimine kadar zaman kazanmaya çalýþmasýný Türkiye açýsýndan bir “ekonomik çýkara” dönüþtürüyor. Yani, o da, oyunu iyi oynuyor. 

Eðer evanjelik-siyonist lobinin adamý Netanyahu kaybederse, Amerika ve Ortadoðu’da kartlarýn yeniden karýlacaðýný çok iyi görüyor. Böyle bir geliþme halinde ortada ne PKK kalýr, ne neo-conlarýn hakim olduðu Ortadoðu politikasý, koridor falan da gider…

Aksi olursa, zaten çalýþamayacak bir harekat merkezi ile çarþý karýþýr, ama bu arada, Türkiye özellikle ekonomide nefes almýþ olur… 

Ankara’daki “NATO lobisinin” derdi nedir bilemem, ama Erdoðan’ýn günü geldiðinde “kuvva ruhuyla” ne yapacaðýný þimdiden görebiliyorum, güzel olur…