En baþtan beri þunu soruyorum:
Balyoz ve Ergenekon davalarýna karþý yüzlerce manþet atan; o davalarýn iddialarýný çürütmeye çalýþanlar neden 28 Þubat için tek satýr yazmýyorlar?
Oysa, 28 Þubat’ta da týpký o davalarda olduðu gibi yaþlý ve hasta generaller tutuklandý. 28 Þubat’ta da klasör klasör belge ve bilgi var. Ýnanýlmaz iddialar var.
Neden tek bir kalem o belgeleri, bilgileri inceleyip eksik veya “uydurulmuþ!” yönlerini ortaya çýkarmýyor? Neden, bu davadaki yaþlý ve hasta tutuklulara, Ergenekon-Balyoz paþalarý gibi sahip çýkýlmýyor?
Yazmak, araþtýrmak bir yana medya da siyaset de en baþýndan beri sus-pus olmuþ þekilde 28 Þubat davasýna hemen hemen karýþmýyor.
Gerip bir sessizlik ve özenli bir gündemden düþürme politikasý izliyorlar.
Aslýnda nedenini hepimiz biliyoruz. Kimse tek bir belgeye itiraz edemez, tek bir paþayý bile savunamaz. Çünkü, 28 Þubat davasýna itiraz etmek için en azýndan o darbenin suç ortaðý olmamak lazýmdýr. Bugün muhalefette, iþ dünyasýnda, medyada vs. günlerden sabýkasý olmayýp bu davayý savunacak kimse yoktur. Sabýkasý olmayanlar da zaten 28 Þubat’ýn karþýsýnda tavýr koyduklarý için bugün adil bir yargýlama beklemektedirler.
Adil yargýlama...
Ýþte bütün mesele budur. Ve bu mesele, ne yazýk ki biraz demokrasi duygusu taþýyan herkesi giderek kaygýlandýrmaktadýr. Kimse, bir intikam ve rövanþ duygusuyla hareket etmiyor; aksine en maðdur olanlar bile geliþmeleri eþine az rastlanýr bir soðukkanlýlýkla izliyor. Ýzliyor ama gördükleri tatmin edici bir yargýlama süreci deðildir.
Adýný koyalým; açýkçasý ortada adýna 28 Þubat Davasý demeyi hak edecek hacimde bir dava da bulunmamaktadýr. Daha çok Batý Çalýþma Grubu (BÇG) ekseninde hareket eden, 28 Þubat’ýn geçek anlamý ve hedefini ýskalamýþ bir baþka dava yürüyor. O davaya da 28 Þubat Davasý demek hukuka ve demokrasiye haksýzlýk olur.
Amacým, yürümekte olan davayý küçümseme veya önemsizleþtirmek deðildir. Belki de gerçek bir darbe davasý açmak o mahkeme heyetinin yetki veya sorumluluðunda olmayabilir, bilmiyorum. Ama o davanýn görülmesi demokrasimizin asla kaçamayacaðý bir sorumluluktur.
Unutmayalým, 1997 yýlýnda bu ülkede sonu hükümeti devirmek olan ve ardýndan 6 milyon kiþinin fiþlenip hayatlarýnýn hiçbir hakka ve hukuka riayet edilmeksizin karartýldýðý gerçek bir darbe yaþandý. Gerçek bir darbe... Her þey, herkesin gözü önünde oldu; bütün tanýklar da maðdurlar da hala yaþýyor.
Balyoz’da Ergenekon’daki delillerin on katý, hatta bazý alanlarda yüz katý delil 28 Þubat’ta vardýr. Nereye el atýlsa belge ve tanýklýk vardýr. Dosyasý böyle güçlü bir davanýn hepimizin gözü önünde eriyip gitmesi; sebebi ve kaynaðý anlaþýlmaz bir ustalýkla sümenaltý edilmesi düþündürücüdür. Bayramý idrak ederken biraz da bunu düþünelim.
Kurban Bayramýnýz mübarek olsun.
Selam durulacak bir asalet örneði
Birkaç haftadýr, 24’te yaptýðým Yeni Türkiye programýnda 28 Þubat’ýn gerçek maðduru olan dönemin baþörtülü öðrencilerini konuk ediyorum. Þimdi birçoðu evlenip hayata karýþan gerçek kahramanlar....
O günlerde ne zorluklar yaþadýklarýný biliyorduk ama bir parçasý olduklarý dramý yine de yeterince anlayamadýðýmýzý görüyorum. Yasaklar, polis dayaklarý, gözaltýlar, ikna odalarý ve koskoca bir ülkenin gözü önünde kayýp giden hayatlar...
Öfkelenmek, isyan etmek, kahretmek haklarý... Ama, bunu yapmýyorlar. Yapmadýklarý gibi sabýrlarý bugün hala vicdanlarý eziyor.
Hepsine mutlaka þu soruyu soruyorum:
28 Þubat darbecileri, o dönemin aktörleri ve size bu acýlarý yaþatanlar için ne düþünüyorsunuz? Ayrý acýlarý mý temenni ediyorsunuz, en aðýr cezalarý almalarýný mý istiyorsunuz?
Hepsi neredeyse ortak cümlelerle ayný cevabý veriyor:
Hayýr. Sadece adalet yerini bulsun ve bir daha kimse bu acýlarý yaþamasýn. Kimsenin ayný acýlarý çekmesini istemiyoruz!
Bu asalet göz yaþartýcýdýr ve bu cümleler ancak, 28 Þubat’ýn kahraman kadýnlarýnýn söyleyebileceði cümlelerdir.
“Ýntikam alýnýyor, rövanþistsiniz” bahanesiyle davanýn derinleþmesini önlemeye çalýþanlar bu sözleri bir yere kaydetsinler. Türkiye’yi nefret deðil hukuk arýndýracak...