Duruþunuz diyorum...

Yapmýþ olduðunuz kültür ve sanat aktiviteleri ne kadar güzel ,milletimiz adýna gurur duyduk.

- Bunu millet adýna deðil zümreniz adýna mý yapýyorsunuz? Yakýþtýramadým.

- Geçenlerde baþý örtülü teyzemi Niþantaþý’nda gördüðünüzde o kabalýðýnýz bu yüzden miydi?  Kendi dilinizle kendinizi rezil ettiðinizin farkýnda mýsýnýz? Kibarlýðýnýzýn ne kadar göstermelik olduðunu bizlere ne güzel anlattýnýz...

-Bu durumu içinde bulunduðunuz kibir haline yorarsak, baðýmsýz ve bölünmez vatan ve milletimizin nimetlerinden faydalanýp sýrf kendinizi farklý ve ayrýcalýklý görme görgüsüzlüðünüzden ötürü ötekileþtirme çabalarýnýza ne demeli. Yazýk...

-Yoksa hýzlý tren seferini sabote etmek için raylarýn çalýþamaz hale getirilmesi iþini de mi siz organize ettiniz? Sahiplerinize sadakatinizi göstermek için vatana ihanet! Demek ki vatan ve millet, sizler için doyduðunuz yere, sýnýrlarý ise çýkarlarýnýzýn gittiði yere kadar... Yazýklar olsun. Siz cezanýzý da belanýzý da bulmuþsunuz. Bu noktada ALLAH CC. gereken cevabý layýkýyla verir. Bu arada, Atatürk’ün resmini iþyerlerinize asmakla ihanetinizi örtbas edip göstermelik bir vatanseverlik sergilemeye çalýþtýðýnýz aþikâr da, inandýðýmýzý sanmanýz tuhafýma gitti.

Winston Churchill, “hasta adam olarak” gösterilen Osmanlýnýn üzerine, Gelibolu Savaþý sýrasýnda en güçlü donanmasýný göndermesi üzerine sorarlar: “Hem hasta adam diyorsunuz, hem de en güçlü donanmayý gönderiyorsunuz ?” Churchill: “ Siz öyle söylediðimize bakmayýn, biz, Osmanlý’nýn deðil dirisinden ölüsünden bile korkarýz.” Ýþte böyle bir ecdadýn evlâtlarý þimdi çok daha bilinçli. Artýk eski Türkiye yok. Kurulan entrika ve oyunlarý çözmüþ, çok daha vatansever, bilinçli, imanlý, ilime ve bilime saygýlý, uyanýk ve agâh bir Türkiye, Gelibolu zaferinde olduðu gibi daha nice zaferlerle tarih yazmaya hazýrlanýyor inþaALLAH. Yemyeþil, çaðdaþ, tarihini bilen, sorgulayan, sorgulatan bir “Türkiye”. Bu milletin asaleti, cesareti ve vatanseverliði kaðýt üzerinde deðil samimi ve yürekten.

Bu arada vatana ihanet eden tüm yezitlere; Maalesef her þeyiniz göstermelik. Ýzlerken bile sanki þov dünyasý içindeymiþiz gibi. Kendinizi çok beðeniyor, karþýnýzdakinde bir eksiklik arýyorsunuz. Yani siz iyisiniz o deðil,siz eðilmezsiniz ama o eðilir, siz ülkeye lüzumlusunuz ama o deðil. Hep siz, yine siz. Muhtemelen yarýn da siz olacaksýnýz söylediðiniz bu hikâyede. Kullanýlan bu “ben” merkezli dil ne kadar da itici, belki de sevgisizliðiniz bu yüzdendir bir bilseniz. Görüp beðenmedikleriniz size bir ayna olmuþ. Basiretli davranýp da düzeltesiniz diye; yani o eksikler sizdendir. Ve sevmediðiniz de kendiniz. ‘Ben benim, sen sensin’ demeyi, kendinizi diðerlerinden farklý görmeyi býrakasýnýz diye. Ötekileþtirdiðiniz kendinizsiniz, baþkalarýndan farklý ve üstün olma gayretleriniz sizi ne büyük bir yalnýzlýk içine hapsetmiþ bir görseniz. Kullandýðýnýz dili çözseniz ne kadar çok þeyi çözeceksiniz. Sevgiyle tanýþmanýz ve âcizliðinizi anlamanýz belki de edebinizi size geri kazandýracak. “Derdin sendendir bilmiyorsun dermanýn sende görmüyorsun” Hz. Ali (kv).

Vatanseverlik bir sevda türküsüdür ve bu türküde herkese düþen bir görev vardýr. Bir tek cývatanýn eksikliði bile koca bir makinenin çalýþmasýný engelleyebilir. Bu nedenle biz birimizi, bir diðerimizden ne ayrý ne gayrý ne de üstün görürüz, biriz, birliðiz, ELHAMDÝLÝLLAH. Dedim ya vatanseverlik bir sevda türküsüdür, bu türküden mahrum hikâyeler ise söyleyene de, dinleyene de ne kadar büyük bir ceza...

Duruþunuz diyorum...