Düþen jet meselesi ve acý gerçekler

Suriye’nin düþürdüðü uçak meselesinin Türkiye için çok önemli tarihsel derslerle dolu olduðunu düþünüyorum. Henüz uçaðýn nasýl düþtüðünü bulamadýk. Bulacaðýmýzý da sanmýyorum.

 

Bu olayýn bize gösterdiði üç baþlýk-sonuç- var. Birincisi Türkiye’nin Ortadoðu’da gelecekte oynayacaðý rol ile mevcut durumu (ve bu durumun sonucu olan elindeki teknoloji seviyesi) arasýnda çok önemli bir fark var. Ýkincisi bu fark, Türkiye’nin, askeri vesayet rejimi altýnda kendi halkýnýn refahý ve çýkarlarýný hiç gözetmeyen yaðmacý ve otarþik iktidarlar tarafýndan yönetildiðini, içinin boþaltýldýðýný bize anlatýyor. Üçüncüsü, þu an dünyada savunma sanayinin-militarizmin-geldiði aþama, ulusal ordular tarafýndan yürütülecek seviyeyi aþmýþtýr.

 

Bir örnekle, ama çok önemli tarihsel örnekle bu meseleyi biraz açalým. Biliyorsunuz F-35, diðer adýyla, Joint Strike Fighter (JSF) projesi ABD’nin geliþtirdiði en pahalý ve en kapsamlý savaþ sanayii yatýrýmlarýndan birisi idi. Ama ABD bu projeyi tek baþýna yürütmedi. Aralarýnda Türkiye’nin de bulunduðu sekiz NATO ülkesi, yaklaþýk 500 milyar dolarlýk bu savaþ projesine ortak yapýldý. Ancak bu proje daha tamamlanmadan ABD’nin bu projede kullandýðý teknolojinin Çin ve Rusya’nýn eline geçtiði ve bu iki ülkenin F-35’lerden çok daha geliþmiþ uçaklar geliþtirdikleri ortaya çýktý. Nitekim JSF projesinin maliyeti tartýþýlýrken yapýlan bir simülasyon tatbikatýnda Rus uçaklarýnýn F-35’lerden çok daha marifetli olduðu da görüldü. Özetle bugün F-35 projesi çöptür. Peki, JSF projesinin teknolojik sýrlarý casusluk filmlerindeki gibi Ruslar’ýn sonra da Çinliler’in eline mi geçti; hayýr. Bugün artýk ulus-devletler ellerindeki teknolojiyi saklayamýyorlar.

JSF projesini Pentagon ve Lockheed Martin ortaklaþa yürütüyordu.  NATO bu yatýrýma, 21. yüzyýlýn ilk 50 yýllýk bölümünde projenin sahibi ülkelerin savaþ gücü olarak egemenliðini kesinleþtirecek ve ürettiði teknoloji ile bu ülkeleri bir adým öne çýkartacak bir güç gösterisi olarak bakýyordu. F-35 projesine NATO’nun bu kadar umut baðlamasýnýn bir baþka nedeni de, að merkezli savaþ kavramýna yanýt vermesi idi.

 

Ama bu ‘aðýn’ her an parçalanacaðý ortaya çýktý. F-35 projesi çerçevesinde üretilen tüm bilgiler anýnda dünyanýn herhangi bir yerinde benzer bir þekilde üretebilir.

Býrakýn F-35’lerin yazýlým sistemlerini, F-35 sonrasý insansýz hava araçlarýnýn yazýlýmlarý ve teknolojileri ABD ile birlikte, Hindistan’da, Rusya’da, Çin’de üretiliyor.

Türkiye’de ise devlet þimdiye deðin böyle bir þeyin yapýlabileceðini bile hayal edemedi. Askeri ve sivil bürokrasi ‘stratejik müttefik’ dediði ABD’den ne gelirse kabul etti, teknolojiyi üreten deðil, müttefiki ABD verirse ancak uygulayan ülke oldu. Türkiye’de NATO’da görev yapan komutanlar bile bunun neden böyle olduðunu sorgulamadý. Onlar sadece Aðustos yaklaþýrken geleneksel ‘terfi-tasfiye’ itiþmesi ve darbe nasýl yaparýz meseleleriyle ilgilendiler.

ABD’de MIT’de bilgisayar yazýlýmý ve uçak teknolojileri okuyan bir Türk’ün ya da bir Ýranlý’nýn insansýz hava araçlarýnýn yazýlýmýný geliþtiremeyeceðini söyleyebilir misiz? Hatta þu sýralar, Hindistan’daki birçok üniversite yazýlým teknolojilerinde ABD’den iyi. ABD, ikinci savaþ sonrasý geliþtirdiði teknolojiyi artýk saklayamýyor.

Kelle koltukta yaþayan mühendisler

JSF projesi bunu ortaya koydu. Size acý bir gerçek daha; Türkiye Ýsrail’den insansýz hava aracý (Heron) alýyor(du) deðil mi; ama Türkiye’de KOBÝ düzeyinde firmalar, biz o Heron’larý alýrken, benzer bir teknolojiyi üretmiþlerdi. Ancak Türk Genelkurmayý, yakýn zamana deðin, bu firmalarýn yaptýklarýný envanterine almayý býrakýn bunlarý ihaleye bile sokmadý. Ayrýca bu firmalar ve ortaklarý, bu ülkede Ergenekon Terör Örgütü’nün kol gezdiði, darbe planladýðý dönemlerde aldýklarý tehditler yüzünden sokaða zor çýktýlar, kelle koltukta yaþadýlar. Þimdi yalnýz Suriye’nin uçaðý nasýl düþürdüðünü deðil, bu vesileyle bunlarý da sorgulayalým. Mesela

F-35 projesini Pentagon’la yürüten Lockheed firmasýnýn baþta cunta dönemi olmak üzere askeri ve sivil bürokrasiye, siyasilere nasýl rüþvet verdiðini yeniden gündeme getirelim. Darbe dönemlerini sorgulayacaksak o dönemler ve sonrasýnda Genelkurmay’ýn envanterine giren bütün silah sistemlerinin alým þartlarýný, gerekliliklerini de sorgulayalým.

Yunanistan’ý silahlanma batýrdý; peki Türkiye’nin silahlanmasý neye yaradý, sakýn biz de -bir dönem- batmýþ olmayalým.