Düşenin dostu olmazmış!

Girdiği 17 seçimden birinci parti olarak çıkan AK Parti'nin son seçimde ikinci olarak çıkması üzerine seküler kesimin 17 başarılı seçimi görmezden gelip son seçimi köklü değişim olarak değerlendirmesi anlaşılabilir!

Anlaşılabilir çünkü hasret kaldıkları başarıyı abartmaktan başka yapabilecekleri bir şey yok!

Oysa serinkanlı bir değerlendirme yapıldığında CHP'nin klasik oylarına ilave edilen oyların genel başkanlarının itirafıyla emanet oylar olduğu görülür!

Nitekim il genel meclisinde CHP'nin oylarının %23 olması çok şey anlatmaktadır.

Ayrıca 1989 seçimlerinde bütün büyük şehir belediyelerini kazanıp, hizmet üretemediği için 1994'te çoğunu kaybeden seküler kesim tecrübesini unutmadık!

Seküler kesim bir yana, muhafazakâr kesim içinde kimi çevreler de AK Parti'nin 17 başarılı seçimini görmezden gelip son seçimdeki ikinci sıraya düşüşünü partinin bitip tükendiği şeklinde yorumluyorlar ki bence çok aceleci davranıyorlar.

Bi defa 17 seçimde birinci olmuş ve 12 milyon üyesi bulunan bir partiyi ilk gerilemesinde bittiğine hükmetmek art niyetli değilse eksik bir değerlendirme alarak görüyorum.

Daha 10 ay önce 19 milyon 387 bin oy (%36) almış bir partinin, 10 ay sonra 16 milyon 339 bin (%35)oy alması ezici bir yenilgi ve yok oluş değildir.

Evet gerilemedir, evet yenilgidir ama bitiş ve yok oluş değildir.

Yok oluş ve bitiş tıpkı DSP örneğinde olduğu gibi 1999 seçimlerinde %21 alıp bir sonraki 2002 seçimlerinde %1 almışsa işte o kabil bir sonuç bitiş ve tükeniştir.

AK Partinin ise, sadece üyelerini harekete geçirip her üyenin yeni bir oy kazandırmasını sağlasa yine birinci parti olma gücüne sahip bir yapısı vardır.

AK Parti yine birinci parti çıksaydı şimdi öldü bitti diyenler kim bilir kendilerine ne paylar çıkaracaklardı.

Düşenin dostu olmazmış, yol gösteren de çok olurmuş!

Oysa partinin başındaki Reis'in yaptığı özeleştirinin dozu o kadar yüksekti ki kimse o derece sert bir dil kullanamadı!

Ne dedi?

'Kan ve ruh kaybı var!' dedi. Sadece bu tespit bile seçim sonuçlarını açıklamaya yeter. Ruh kaybolmuşsa zaten kanın hiçbir değeri yoktur!

Ne dedi?

"Kibir hastalığı var!" dedi.

"Bir siyasi partinin en büyük düşmanı vatandaşla arasına duvarlar örmesidir." dedi.

Siyasette gerilemeyi tarif etmek için başka söze ihtiyaç var mı?

Enflasyondan emeklilerin serzenişlerine kadar ekonominin oynadığı rolü Reis'in görmüş olması, "Gazze konusundaki siyasi saldırıları savuşturmayı kimi çevreleri ikna etmeyi başaramadık." demesi fotoğrafı çok net okuduğunu gösteriyor.

Benim beklentim, ekonomi ve ruh kaybı alanlarında Reis'in radikal adımlar atacağı istikametindedir.

Ekonomi konusunda önümüzde 4 yıl var. Bir iki yıl içinde enflasyon baskısını aşacağını ve sosyal kesimlerin problemlerinin önümüzdeki dönemde büyük ölçüde çözüleceğini ümid ediyorum.

Ve yine bugünden başlayarak vatandaşın tepkisini dindirmek ve adaleti sağlamak için nepotizm, israf, şatafat ve vatandaşa zorluk çıkaranları ibret-i âlem için cezalandırılmasını herkes bekliyor ben de bekliyorum.

Ruh kaybına gelince, ilk beklentim artık genel merkezin üyelerine güvenmesidir. Belediye başkan adaylarının da milletvekili adaylarının da parti üyelerinin katılımıyla yapılacak ön seçimde belirlenmesi üyelerin desteğini sağlayacaktır. Üyeler kendi seçtiklerini destekler, birilerinin aracılığıyla gelenlere ise mesafe koyabilirler! Sayılamayacak kadar örnek vardır!

Örnek vererek kimseyi incitmek istemem ama partinin emektarları ihmal edilirken hiçbir getirisi olmayan birilerinin vekil/başkan yapılması partiye hiçbir şey kazandırmadığı gibi taban kaybına sebep olmaktadır. Ruh kaybının bir sebebi de budur!

Şatafattan, kibirden, israftan bahsetmeye hiç gerek yok Reis kendisi söylüyor bir partinin en büyük düşmanının halk ile araya duvar örülmesi olduğunu!

Tüm eksikliklerine ve hatalarına rağmen 22 yıldır ülkeye devrim niteliğinde icraatlar yapan ülkeyi tartışmasız bölgesel güç ve kimi alanlarda küresel güç yapan bir parti var.

Bununla birlikte bu devrim niteliğindeki icraatları yeterince anlatamayan da bir teşkilat var!

Bir yanda Filistin davasını her platformda sahiplenen, hele Gazze'ye en büyük desteği veren, HAMAS'a kimileri terör örgütü derken vatanını savunan mücahitlerdir diyen Reis var. Öte yanda, kimi siyasilerin AK Parti'yi İsrail destekçisi ilan eden propagandayı etkisiz kılmada yetersiz kalan bir teşkilat/tanıtım var!

İletişim önemli!

Her şeye rağmen anlatacak çok şey var! Anlatabileceklere ihtiyaç var!

Başörtüsü, Ayasofya, IMF, savunma sanayii benzeri büyük hedeflerin çoğunu gerçekleştirdi.

Artık partinin artık yeni bir ruha yani yeni bir hikâyeye ihtiyacı var!

Yeni hikâyeyi tabana anlatıp harekete geçirecek ve kamuoyuna anlatabilecek reorganizasyona acil ihtiyaç var!

Kibir hastalığı giderilir, şatafata son verilirse; yeni bir hikâye yazılarak teşkilata ruh üflenirse ve tanıtım/iletişim ehline tevdi edilirse bu seçim yeni bir başlangıç olabilir ve AK Parti daha çok seçim kazanır!

Aksini aklımdan bile geçirmek istemem.