Baþbakan Davutoðlu’nun deyiþiyle “Daðlarýn, ovalarýn, mezralarýn terörden arýndýrýlmasý ve burçlara bayraðýn dikilmesi” süreci baþarýyla devam ediyor. Operasyonlarýn, teröristler silah býrakýncaya kadar devam edeceði kararlýlýðý da toplum tarafýndan destekleniyor.
Operasyonlarýn en çok bölge insanýný terör kýskacýndan kurtarma amacýna yönelik olduðu da bölgede gün geçtikçe daha çok karþýlýk görüyor.
Seçimlerin hemen ardýndan yapýlan deðerlendirmelerde hendeklerin, HDP’ye oy kaybettirdiði hemen tüm siyasi analizlerin ortak yaklaþýmý idi. Bu da, halkýn hendeklerden ne ölçüde rahatsýz olduðunun göstergesi. Nitekim HDP 1 milyon oy kaybýna uðruyor.
KCK’nýn YDG-H’li gençlere daðýttýðý silahlarýn, bizzat anne-babalar tarafýndan gizlice götürülüp KCK binasý önüne býrakýldýðý haberleri, halkýn, çocuklarýný terörden korumak için nasýl çaba gösterdiðine dair çok çarpýcý bir örnek.
Bölge halkýnýn, terörle mücadeleye destek verir bir tavýr içine girmiþ olmasý herhalde mücadelede en tercih edilen geliþme olmalý. Çünkü buralara, halkýn teröristlere canlý kalkan yapýlmak istendiði bir noktadan geliniyor.
Terörle mücadele hiç þüphesiz, bölgede ve ülkenin tamamýnda kalýcý barýþa ulaþmak için. Ne yazýk ki çözüm sürecindeki barýþ iklimi, terör örgütünün, þu an ilçelerde günlerce süren sokaða çýkma yasaklarýyla temizlemeye çalýþtýðý bir silah - patlayýcý yýðýnaðý haline getirmesiyle torpillendi. Halkýn dünyasýnda hem o pastýrma yazý tadýndaki barýþ günleri var hem de terör yýðýnaðý ile gelen patlayýcý yüklü þehir gerçeði var. Ýþin kötüsü, o patlayýcýlarla kendi çocuklarý adeta yan yana, iç içe geçirilmiþ durumda.
Halk yeniden barýþ istiyor, bu bir gerçek.
Ama o silah-patlayýcý yýðýnaðý ile barýþýn olmayacaðý da bir gerçek.
Ve halkýn zihninde evlatlarýnýn terör örgütünün kýskacýndan nasýl kurtulacaðý sorusunun bulunduðu da bir gerçek.
Ýþte bütün bu sorularýn arasýna devletin güvenlik operasyonlarý konsepti giriyor.
Devlet, hükümeti, askeri ile “Asla 90’lar türü bir uygulama yok, sivil halkýn zarar görmemesi için azami itina gösterilecek” söylemini ýsrarla vurguluyor.
Bu noktada, Silvan’da duvarlara yazýlan ve kamuoyuna yansýyan yazýlar Hükümetin de, bölgede mücadele veren güvenlik güçlerinin de genel davranýþ kodlarýna uygun olmadý.
“Türk’ün gücünü göreceksiniz”, “Türksen öðün, deðilsen itaat et”, “Kurdun diþine kan deðdi, korkun”, “Devlet geldi” ve “Esedullah Timi” gibi sloganlarýn sadece etnik ayrýmcýlýðý körükleme sonucu doðuracaðýný Türkiye’de bu alandaki sancýyý azýcýk görebilen herkes bilir. Türkiye Diyarbakýr’ýn alnacýna “Ne mutlu Türküm diyene” yazdýrarak bölge insaný üzerinde yüreklere kazýnan bir etnik bilinç dayatmasý yapýlan zamanlardan geliyor bugünlere.
Leyla Zana, 1991’den bu yana deðiþmeyen bir tavýrla, Meclis’i o duygularýn üzerinde sörf yapýlacak bir zemin olarak kullanýyor. HDP, PKK o zeminde çalýþýyor.
Bu tür sloganlarýn, terör yapýsýnýn üzerinde çözücü etki yapýp yapmadýðý tartýþýlabilir, ancak genç kuþaklarýn yüreðini zýpkýnladýðý ve onlarý terör örgütünün propagandasýnýn en ucuz malzemesi haline getirdiði tartýþýlmaz.
Ak Parti, bölge insanýnýn aidiyet duygusunu çok önemsedi. Bu alanda açýlan yaralarý tamir için çok çaba sarf etti. Þimdi baþýbozuk sloganlarla her þeyin berhava edilmesine izin verilmemeli. Bu, terörle mücadele kadar hayati bir meseledir.
BÝR KÝTAP: Baþarýlý mülakatlarýyla tanýdýðýmýz Hülya Okur son röportajlarýný kendisine veren isimlerle yaptýðý görüþmeleri “Ölmeden Önce” isimli kitabýnda topladý. Kitap Bilgi Yayýnevi’nden çýktý KitaptaAydýn Menderes, Muhsin Yazýcýoðlu, Savaþ Ay, Nejat Uygur gibi on siyaset ve sanat adamý ile yapýlmýþ mülakatlar var. Su içer gibi okunacak bir kitap olmuþ. Hülya Haným’ý kutluyorum.