Duvarda bir tuğla daha

Katı disiplinli bir ortaöğretim kurumunun çoğunluğu asi öğrencilerden oluşan bir sınıfında okudum ben... Etüt saatlerinde kafalarımızı önümüze eğip ders çalışmazdık, içimizden taşan gençlik enerjisi dört duvar arasında ne kadar deşarj edilebilirse ederdik! Kaç desibel gürültü çıkarıyor olabilirdik ki ille de bir müdür yardımcısı ya da nöbetçi öğretmen sınıfın kapısını açıp bizi azarlardı bilemiyorum. Çoğunlukla kapı kapanır kapanmaz güzel sesli Neylan başlardı, biz katılırdık:

“We don’t need no education  / Eğitime ihtiyacımız yok

We don’t need no thought control / Düşünce denetimine ihtiyacımız yok

No dark sarcasm in the classroom / Sınıfta alaycılık olmasın

Teachers leave them kids alone / Öğretmenler çocukları rahat bırakın

Hey! Teachers! Leave them kids alone! / Hey! Öğretmenler! Çocukları rahat bırakın!

All in all it’s just another brick in the Wall / Hepi topu duvarda sadece bir tuğla daha

All in all you’re just another brick in the Wall / Hepi topu duvarda sadece bir tuğlasın sen”

O beşinci dizeyi nasıl da bağırarak söylediğimizi tahmin edersiniz! Gençlerin üstüne ne kadar giderseniz isyanlarını o kadar büyütürsünüz. Önlerine ne kadar yasak koyarsanız sınırları o kadar zorlarlar. 4 Ağustos Pazar günü İTÜ Arena’nın da bu şarkıyı hep bir ağızdan söyleyen gençlerin sesleriyle inleyeceğini tahmin ediyorum. Var mı “The Wall”dan daha protest bir şarkı?

***

Gelmiş geçmiş en iyi rock topluluklarından Pink Floyd’un bu adla bir filmi de yapılan “The Wall” (1978) albümünden “Another Brick in the Wall” adlı şarkısı eşsiz bir protestodur. Efsanevi topluluğun lideri Roger Waters’un 4 Ağustos’ta İstanbul İTÜ Arena’da vereceği konser de “The Wall Live” turnesinin bir parçası.

Roger Waters yıllar sonra neden “The Wall Live” turnelerine başladı? Elbette bu şarkı ve albüm de diğer yapıtları gibi her dem taze! Dünya gündemi şekil değiştiriyor ama içeriği aynı kalıyor. Hep aynı adaletsizlik, hep aynı hak ihlalleri, hep aynı ayrımcılık, hep aynı zorbalık, hep aynı savaşlar, hep aynı para hırsı, hep aynı iktidar kavgası... Roger Waters, resmi websitesi www.rogerwaters.comturneye hazırlandığı 2010 yılında bir sunum yazmış; diyor ki:

“Geçenlerde 22 yıl önce söylediğim şu sözlere rastladım: Benim için en önemli şey şudur; kültürümüzdeki iletişim teknolojileri bizi aydınlatmaya ve birbirimizi daha iyi anlamamıza hizmet edecek mi yoksa bizi kandırıp ayrı mı düşürecekler? Bunun hala son derece geçerli bir soru olduğuna inanıyorum ve karar hala verilmedi. İnternette pek çok ticari safsata ve bir o kadar da propaganda var, ama hemen altında anlayışın kök saldığına dair bir hissiyatım var. Blog yazmaya, tweet atmaya, iletişim kurmaya ve fikir paylaşmaya devam etmeliyiz.

“30 yıl önce The Wall’u yazdığımda korku dolu bir genç adamdım. Pek o kadar genç değildim, 36 yaşındaydım.

“Korkularımı yenmem çok uzun zaman aldı. Aradan geçen yıllarda belki de korku va kayıplarımın öyküsünün, kaçınılmaz bir istihza tortusu, utanç ve ceza ile aynı yerde birikerek daha geniş kaygıların bir alegorisi olabileceği geldi aklıma: Milliyetçilik, ırkçılık, cinsiyetçilik, din, her neyse! Bütün meseleler ve -izmler genç yaşımı yönlendiren aynı korkularla yönlendirilmiştir.

“The Wall’un bu yeni prodüksiyonu bazı kıyaslamalar yapma, hali hazırdaki açmazlarımızı aydınlatma girişimidir ve aradan geçen yıllarda kaybettiğimiz masumlara adanmıştır.”

İnsanlığın daha iyiye gidebileceğine dair umudunu yitirmeyen Roger Waters adaletsizliğe karşı pasif direniş kültürünün sanattaki önemli temsilcilerinden biri olmayı bu turneyle sürdürürken savaşta kaybettiği babasından başlayarak savaşlara ve adaletsizliğe kurban gidenlerin resimlerinden oluşan “duvar”ı konser sahnesinin fonunu oluşturuyor. İstanbul konserinde bu duvardaki resimler / tuğlalar arasında Adnan Menderes, Uğur Mumcu ve Hrant Dink de yer alacak...