Doðduðumuzdan beri var olan ve/veya çocukluk yaþantýlarýmýzla þekillenen mizaç özellikleri evlilik ve diðer yakýn iliþkilerimizi etkileyen unsurlardan biri. Onlarca mizaç özelliðimiz var. Fakat yakýn insan iliþkilerinde en önemli mizaç özelliði herhalde duygularla ilgili olaný. Duygularýn en az iki boyutu var. Birinci boyut duygularý üretme düzeyimiz, ikincisi ise kendi ve baþkalarýnýn duygularýný yönetebilme becerimiz.
Duygu üretme düzeyinin oldukça düþük veya yüksek olmasý genellikle yapýsal bir özellik.
Ýnsanlar bu açýdan spektrumal daðýlýyor. Spektrumun bir ucundaki bazý insanlar duygu üretme ve bunu yayabilmede oldukça kýsýtlý iken, spektrumun diðer ucundaki bazý kiþiler duygu üretiminde ve ifadesinde aþýrý boyuttalar. Ýnsanlarýn çoðu ise bu iki ucun arasýnda ortalama bir yerde duruyorlar.
Duygularý üretme düzeyi düþük kiþiler, neþe, üzüntü, þaþkýnlýk, öfke, tiksinti, korku gibi duygularý hem kendileri az hissederler hem de bunlarý dýþarýya kýsýtlý iletirler. Ayrýca bu kiþiler hallerinden pek þikayetçi olmazlar. Diðer insanlar bu açýdan onlardan þikayetçi olmadýklarý süre halleriyle uyumlu görünürler. Çünkü çocukluktan itibaren böyledirler. Bu hal onlarýn doðal halidir. Bir bozulma deðildir. Bu kiþiler toplumsal dilde “duygusuz, soðuk, hissiz vb.” adlandýrmalara maruz kalýrlar.
Duygularý üretmede aþýrý kiþiler; çok hýzlý ve çok yoðun duygusal tepkiler veren kiþilerdir. Bu kiþiler hem kendileri duygularý güçlü yaþarlar hem de dýþarýya çok güçlü duygu ifadesi gösterirler. Sevinci de kederi de öfkeyi de derinden yaþar ve aktarýrlar. Bu kiþilere toplumsal dilde “aþýrý duygusal biridir” þeklinde adlandýrma yapýlýr.
Duygularla ilgili ikinci boyut duygularý yönetebilme ile ilgili. Duygularý yönetebilmek demek; kendisinin ve baþkalarýnýn duygularýný tanýmak, baþkalarýnýn duygularýna yerli yerinde tepki vermek, yaþanan olaylarýn doðasýna göre ölçülü bir tepki vermek anlamýna gelir.
Duygularý yönetememek ise duygularý aþýrý ve yerinde olmaksýzýn gösterme halidir. Kiþi ufak bir olaya veya deðiþime orantýsýz bir duygusal tepki verir. Bu tepki baþkalarý tarafýndan da yersiz olarak algýlanýr. Bu sebeple de insan iliþkilerinde kolay incinirler. Karþýsýndaki kiþilerin kendi duygularýný anlayamadýðýný hissederler. Duygularýnýn karþýlýksýz kaldýðýný düþünürler. Bu algý bir kýsýrdöngü oluþturacak þekilde yeni duygusallýða sebep olur.
Duygularý yönetememek sýklýkla çocukluk çaðýnda yaþanan travmatik yaþantýlarý sonucunda oluþur. Travmatik yaþantýlar duygunun regülasyonu bozar. Kiþi hüznü, öfkeyi, sevinci, kýskançlýðý vb. hem aþýrý hem de yerli yersiz yaþamaya ve ifade etmeye baþlar. Bir nevi duygusal bir kaos veya fýrtýna halleri oluþur. Bugün öfkeye sebep olan bir olayda, sadece bugünün olayýna deðil geçmiþte yaþanan tüm olaylarda biriken öfkeyle beraber tepki verilir. Bugün ve geçmiþ karýþtýrýlýr. Duygunun baðlamý kopar.
Eðer eþler duygu üretme spektrumu açýsýndan iki farklý uçta olurlarsa sorun yaþayabilirler. Bir taraf diðerini duygusuz bulurken diðer taraf ise aþýrý duygusal olarak görür. Duygularý yönetememe veya duygu regülasyonu bozukluðu hali bir eþte veya iki eþte var ise, iliþkide duygusal fýrtýnalardan oluþan kaos hali yaþanabilir.