Bir zamanlar birbirinin eksik ve kusurunu görmeyen, karþýndakinin ayýbýný örten bir toplumken bugün gizli ve saklý kalmasý gereken aile içi meseleleri bile ekranlarda anlatan ve bunlarý aðzý kulaklarýnda dinleyen bir topluma dönüþüverdik.
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav), kendisine gelerek günah iþlediðini söyleyen ve cezalandýrýlmasýný isteyen Mâiz isimli bir kiþiyi dinlemek istememiþ, oradan çekip gitmesini söylemiþti. Fakat Mâiz ýsrarlýydý. Sözünü dinlemek istemeyen ve kendisine arkasýný dönüp oturan Resûl-i Ekrem'in karþýsýna geçerek günah iþlediðini dört defa tekrarlamýþtý.
"Ümmetimin hepsi affa mazhar olacaktýr, günahý alenî iþleyenler hariç. Kiþinin geceleyin iþlediði kötü bir ameli Allah örter. Ama, sabah olunca o: 'Ey falan, bu gece ben þu þu iþleri yaptým!' der. Böylece o, geceleyin Allah kendisinin (iþlediði günahý) örtmüþ olduðu halde, sabahleyin, üzerindeki Allah'ýn örtüsünü açar. Ýþte bu da günahý alenî iþlemenin bir çeþididir." (Buharî, Müslim)
Bu ve benzeri olaylardan anlýyoruz ki günahýn alenileþtirilmemesi ve ifþa edilmemesi çok önemli. Olmasý gereken, bir günahýn teþhir edilmesi deðil, ondan tövbe edilmesi, ýslah edilmesi, topluma zarar verici hale gelmesinin önüne geçilmesidir.
Günümüzde, Peygamberimizin bir günaha þahit olmamanýn önemini bize gösterdiði tutumun tam tersi bir durum var.
Sadi-i Þirazi nasýl da güzel demiþ: "Hiç kimse sýnanmadýðý bir günahýn masumu deðildir."
Bu programlar aracýlýðýyla günahlarýna þahit olduðumuz insanlarýn tövbelerine þahit olamýyorsak ne olacak? Günah iþleyenlerin günahlarýný seyretmek þöyle dursun allayýp pullayýp konuþarak ve bunlara toplumu þahit tutarak kendimize günah üretmiþ olmuyor muyuz?
Baþta görsel medyamýz olmak üzere birçok yayýn mecrasý adeta günah borazanlýðý yapýyor. Þu an sayýsýný tam bilmediðim -bilmek de istemediðim- programlarda bir zamanlar kendi aramýzda anlatmaktan ve dinlemekten ar ettiðimiz konular alenen teþhir edilmekte.
Bu günah teþhirciliði de toplum tarafýndan adeta aðýzlarýn suyu akarak izlenmekte.
Bu programlarýn amacýnýn bir kötülüðü çözmek olduðu iddia edilse de topluma verdikleri zararlar vadettikleri faydanýn kat be kat ötesinde. Belki bir tane çözüm üretilmekte ancak diðer taraftan onlarca sorunun temeli atýlmakta ve saðlýksýz bir yaþam ve ruh haline sahip bir toplum hýzla inþa edilmekte.
Aslýnda ele alýnan vaka sayýsý bir elin parmaklarýný geçmeyecek kadar az. Ancak bu programlar nerdeyse haftanýn her günü yaptýklarý yayýnlarla sanki toplumun genelinde bu tarz çarpýk iliþkilerin çok fazla yaþandýðý izlenimi uyandýrmakta.
Hal böyle olunca da artýk günah iþlemek, birilerini aldatmak, kandýrmak, suiistimal etmek adiyattan sayýlmakta. Bu sebeple bazý iþlerin þuyûu vukuundan beterdir denmiþtir.
Herhangi bir denetimden uzak þekilde yayýnlarýný sürdüren ve kendine deðiþik sýfatlar yakýþtýran bu program ve programcýlarla ilgili bir an önce en etkili tedbirler alýnmalýdýr.
Geçici yayýn durdurmalar, artýk toplum adýna büyük bir tehdit haline gelen bu programlarýn verdikleri zararlarý telafi edemez. Bu tarz programlara devlet kademesinden kanun düzeyinde müdahale edilmesi elzem hale gelmiþtir.
Bu programlara katýlarak yaptýklarý hata ve günahlarý teþhir edenler kadar bu teþhire prim veren toplum da artýk yozlaþmaya baþlamýþ demektir.
Programlara hem izleyici olarak katýlan hem de ekranlar baþýnda reyting rekorlarý kýracak kadar kümelenmiþ olanlar da yaptýklarý hatanýn bir an önce farkýna varmalýdýrlar.
Eðer onlar yapýlmakta olanýn farkýna varsalar aslýnda devletin tedbir almasýna gerek kalmayacak. Ancak maalesef zihinler adeta körelmiþ, vicdanlar iþlemez hale gelmiþ. Toplum adýna üzücü bir durum tabii ki...
Gelecek nesillerimizin günah deryasýnda boðulup da bunun farkýnda olmamalarýnýn önüne geçmek için bugünden tedbir alýnmasý gerekiyor.
Yoksa yaþananlarýn toplumsal bir günah olduðunun bile ayýrdýna varamayacaklar çünkü biz günahý ayýp olmaktan çýkarýyoruz.