Ecevitler zamanında tek evden yönetiliyorduk!

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in, eşini cumhurbaşkanı birinci yardımcılığına getirmesi konuşuluyor günlerdir.. Herkes gülüp eğlendiyse, bittiyse yani gülmeniz bir kaç bir şey hatırlatmak istiyorum.. Geçen yıl Donald Trump’a karşı aslanlar gibi mücadele veren başkan adayı Hillary Clinton’ı kimse yadırgamadı değil mi?.. “Nereden çıktı?” diye soran olmadı.. Peki nereden çıktı sahiden Hillary Clinton?..  Bill Clinton’ın Monica skandalından.. Haberler ilk çıktığında evde bunu şiddetle reddeden Başkan, işler sarpa sardığında kabul etmek zorunda kalmıştı.. “Güçlü Başkan” kimliğini muhafaza edebilmesi için eşinin desteği şarttı.. Eşi bu desteği Clinton’a verdi.. Karşılığında New York Senatörü oldu.. Şimdilerde kimse sormuyor böyle paraşütle nasıl geldi diye.. Bizde yok mu peki böyle örnekler?.. Mesela şimdilerde CHP milletvekilleri; “evet çıkarsa başkanlık babadan oğula geçecek” gibi beyin yakan sloganlar üretiyor ya.. Bu memlekette babadan oğula geçmişliği oldu.. CHP’de İsmet İnönü’den Erdal İnönü’ye genel başkanlık geçmedi mi?.. Kimse sorgulamadı.. Eşini inanılmaz yetkilerle donatanlar olmadı mı peki?.. Örneğin son güne kadar Ecevit’e ait olduğunu zannettiğimiz kararları kimin verdiğini biliyor musunuz?.. Ecevit’le siyaset yapmış olanlar anlatsın.. DSP’den milletvekili olmak için kimin onay vermesi gerekiyordu?.. Bülent Bey’in mi, Rahşan Hanım’ın mı?.. Ecevit iktidarında çıkarılan af için bile, “Rahşan Affı” denmiyor mu hâlâ?.. MHP ile kurulan koalisyon ilk kez Rahşan Hanım’ın “içime sinmiyor” çıkışıyla çatırdamadı mı?”.. Ecevit iktidarlarında ülke resmen Rahşan Hanım tarafından yönetiliyordu.. Ve“Aslan sosyal demokratlar” ağzını açıp da tek kelime etmiyorlardı.. Nitekim Yılmaz Özdil ve Ertuğrul Özkök’ün arka arkaya köşelerinde yaptığı, birbirlerinden arakladıkları o espriyle bitireyim.. Ecevit döneminde de yetkiler “tek evde” toplanmıştı..

İdam edilebilirlerdi!

"İdam için gerekirse referanduma gideriz” dedi Cumhurbaşkanı Erdoğan.. Bu sözü söylediğinde meydanlar, “idam isteriz” diye inledi.. Neden istiyoruz idam?..15 Temmuz gecesi tanklarla insanların üzerinden geçip, vatanını koruyan halkı katledenler için.. Neden?.. Millete kurşun sıkıp beceremeyince Yunan’a sığınan alçaklar için.. Bu ülkenin liderine suikast düzenleyenler için… Şimdi, namlusunu halka doğrultmuş bu halk düşmanları mahkemede savunma yapıyor.. Yüreğimiz soğumuyor.. Oysa idam edilebilirlerdi.. Askeri Ceza Kanunu, idam cezasını tanımlıyor..“.. Asker kişiler, askeri suçlardan (itaatsizlik, ihanet gibi) kurşuna dizilerek idam edilir” diyor mealen..
Başka söze gerek yok…

İnönüler nasıl aldı o yalıyı?

İnönüler’in yalısı satışa çıkmış.. Komodor Remzi Bey Yalısı.. Yalıyı 1917 yılında Filo Komutanı Albay Remzi Bey yaptırmış.. 1924’te bir başka asker satın almış bu defa.. Yarbay Mümtaz Aktay.. Erdal İnönü ise 1972’de sahip oluyor buraya.. Hep anlatılagelen klasik hikayeyle.. Ankara’daki bir evini ve İstanbul’daki iki kooperatif dairesini satıp yalıyı aldığı söyleniyor.. Dün eşinin mülakatı vardı. O da bu satış hikayesini yalanlamadı.. Hani şöyle demedi; “..biz armatör bir aileden geliyoruz. Erdal’da o zaman öyle para nerede?.. Babam verdi parasını aldı o yalıyı bize…” demedi.. Kooperatif evini satıp almış Erdal Bey.. Bugün değerinin 60 milyon dolar olduğunu söylüyor Sevinç Hanım.. Yani 20 milyon dolara giderse ucuza gitmiş olacak.. Bu Erdal Bey’in kooperatif evi nasıl bir evmiş ki, satınca böyle muazzam bir yalıya sahip olabiliyorsun?.. Şu evin İnönü Ailesi’ne geçmesinin başka bir hikayesi varsa, daha rasyonel yani, onu bilmek isterim.. Murat Bardakçı yazsa da okusak..