Ege’in hendekçi akademisyenleri

ÜNİVERSİTELERİ, sadece gençlerin öğretim gördüğü yerler tanımlamak hem eksik, hem haksız bir ifade olur. Toplumsal duyarlılığı hissetmek, huzura, refaha, barışa katkı sağlamak üzere kafa yormakla da görevlidir. Sadece öğretim, araştırma yükümlülüğü yeterli olmuyor artık. Yeni nesil üniversiteler bulunduğu toplumdan kopuk yaşayamaz. Elbette üniversite demek akademisyen demektir, öğretim işini yapacak, araştıracak ve topluma hizmet edecek olanlar akademisyenlerdir.

Bu açıdan bakıldığında üniversitelerin ve akademisyenlerin kıymeti hayli yüksektir.

Ancak geçen hafta yayımlanan ve binden fazla “akademisyenin” imza attığı bir bildiri, tüm Türkiye’yi şaşırttı, kırdı, üzdü, yaraladı. Kendilerine “akademisyen” diyen bir grup, bu kıymetli sıfatlarının altına saklanıp bu ülke için içlerinde besledikleri  kini kustu. Sırf toplumda mesleklerine verilen değer yüzünden bu kadar pervasızca düşmanlıklarını ortaya koyabildiler.

Belki çoğunuz okudunuz yayımlanan metini. “Barış için Akademisyenler” inisiyatifinde İstanbul ve Ankara’da bir araya gelen binden fazla akademisyen, doğu ve güneydoğudaki çatışmaların sona ermesi için bir metin okudu.

 

Metinde yer alan cümleler terör örgütüne ait değil. Bu ifadeler, bu topraklarda yaşayan, genç beyinlerimizi teslim ettiğimiz sözde aydınlara ait. Bölücü, terör yanlısı, vatan ve devlet düşmanı birini getirip konuştursanız bu kadar düşmanca konuşabilir miydi bilmiyorum. Devletini planlı, kasıtlı kıyımla suçlayan bir “aydın” grubu. Devletini katliam yapmakla suçlayan bu kendini bilmez varlıklar, terör saldırıları sırasında neredeydi acaba? Bu ülkede peş peşe şehitler gelirken, onlarca genç, vatanına ihanet eden teröristlerce katledilirken katliam sözünü ağzından çıkarmayan ‘barış güvercinleri’nin hiç mi yüreği acımadı o saldırılar yapılırken? Onların adı barış değil, olsa olsa hain olur. Barış isteyen adam, bu vatanın askerleri, polisleri şehit olurken, geride gözü yaşlı aileleri, yetimleri kalırken de meydana çıkardı. İşine geldiğinde “ben aydınım” diye meydana çıkanların adamlığından, insanlığından şüphe duyarım. Bu açıklamalar adeta, beli kırılan terör örgütüne yardım talebi gibi.

Ama onların sandığı gibi olmadı. Devlete olan kinlerini kusanların gerçek yüzünü herkes gördü. Elbette bu sözlerin bir bedeli olacak. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı inisiyatifin üyeleri hakkında soruşturma başlattı. Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı operasyon başlattı ve 20’nin üzerinde sözde akademisyen gözaltına alındı. Diyarbakır, Mardin ve Hakkari başta olmak üzere bir çok ilde Cumhuriyet Başsavcılıkları, bildiride imzası bulunan akademisyenler hakkında soruşturma başlattı.

İzmir’den ise Gediz Üniversitesi personeliyle ilgili idari soruşturma açtığını da duyurdu,  Ancak İzmir’deki diğer üniversitelerden de çok sayıda imza var bildirinin altında. Ege, Dokuz Eylül, Yaşar, İzmir Ekonomi ve İzmir üniversiteleri, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü. Buralardan 40’dan fazla “akademisyen” bildiriyi imzaladı.

İzmir Cumhuriyet Savcılığının da soruşturma başlatacağına dair bir beklentim var. Bir üniversitenin dışındaki diğer üniversitelerin de sessizliğini bozması gerektiğine inanıyorum. Terörle mücadele eden devlete katil demek bu kadar kolay olmamalı. Canı pahasına vatan görevini yapanları kıyımla, insan haklarına aykırı davranmakla suçlamak bu kadar kolay olmamalı.