Bu CHP’liler sahiden ilginç.
Çeliþkilerle dolular.
Derin bir siyasi acziyet içindeler.
Kelimenin tam anlamýyla bir “söylem krizi” yaþýyorlar.
Sandýktan, yani halktan umudunu kestikleri için de gerilim ve çatýþmadan nemalanýyorlar.
Ýç savaþ çýðýrtkanlýðý yapmakta bu yüzden hiçbir beis görmüyorlar.
Anayasa Komisyonu toplantýlarýnda sergiledikleri tutum, demokrasi ve demokratik siyaset adýna içler acýsý.
Kafalarýnda kurguladýklarý iddialarý size mal ederek, kendilerince suçlamalar getirip duruyorlar boyuna.
Sýkýþtýklarýnda sýðýndýklarý tek kiþi, Mustafa Kemal Atatürk…
Diyelim ki siz “Milli Þef”, yani “Führer” üzerinden tek parti hanedanlýðýna dayalý faþizan rejimi mi eleþtiriyorsunuz? Hemen kalkýp “Führer” ile Atatürk’ü kastettiðinizi iddia ederek, düzeysiz bir çarpýtma içine giriyorlar.
Anayasa Komisyonu’nda yaþadýðýmýz tartýþma CHP’nin içine düþtüðü “söylem krizi”ni deðil sadece, ayný zamanda demokrasiden umudunu kesmiþ acziyetinin de bir göstergesi oldu.
Bir yanda sonuna kadar “ifade özgürlüðü” diyeceksiniz, öbür yanda Cumhuriyet’imizin halksýz ve dibine kadar diktatoryal bir dönemine iliþkin olarak getirilen bir eleþtiriyi, o dönemin “Milli Þef”ine, yani Ýsmet Ýnönü’ye yönelik bir benzetmeyi aðza alýnmayacak küfür ve hakaretlerle bastýrmaya çalýþacaksýnýz, ilginç deðil mi?
“Lider kültü” veya “tek adamlýk” bahsinde mangalda kül býrakmayan CHP’nin nasýl bir “lider kültü”ne veya “tek adam rejimi”ne sahip çýktýðýnýn traji-komik bir belgesidir bu.
Ýfade özgürlüðünden kastettikleri, bir tek kendilerinin özgürlüðü…
Onlar aðýzlarýna geleni söyleyecekler.
Halkýmýzýn yüzde elli iki oyla doðrudan seçtiði liderimize/Cumhurbaþkaný’mýza “Hitler”, “Diktatör bozuntusu”, “Tek adam” benzetmesi üzerinden sabah akþam hakaretler yaðdýracaklar, ama bizim “Führer”, yani “Milli Þef” benzetmemiz hakaret addedilerek susturulmak istenecek!
Sevsinler demokratlýðýnýzý sizin!
Þayet “Hitler” benzetmesi hakaret ise, o zaman siz de bu hakarette bulunmayacaksýnýz beyler!
Unutmayýn, hürmetler karþýlýklýdýr.
***
CHP’nin ilginç bir çeliþkisi tam da burada karþýmýza çýkýyor.
Diyorlar ki, tek parti dönemi konjonktüreldi. Yani arýzî bir durumdu.
Konuþmamda da dile getirdiðim gibi, o zaman konjonktürel/arýzî bir dönemi Cumhuriyet’in asr-ý saadeti olarak takdis etmek niye? Oradan ilkesel bir duruþ çýkartmak niye?
Hem sonuna kadar sahiplenip yüceltmek, hem de konjonktürel/arýzî durum demek ilginç bir mantýk doðrusu!
***
CHP’lilerin þu iki iddiasý manidardý:
Bir: Baþkanlýk sistemi darbeyi kaçýnýlmaz kýlar.
Ýki: Saraydan alýp halka verdiðimiz egemenliði siz tekrar saraya veriyorsunuz.
Ha, bu arada sýklýkla gündeme taþýdýklarý, “200 yýllýk parlamenter sistem geleneðimiz yok edilmek isteniyor” iddiasýnýn tarihsel gerçekliðinin olmadýðýna da deðindim.
Þayet bu iddia doðruysa, Padiþahlý yýllarda ve en önemlisi tek parti hanedanlýðý döneminde nasýl bir parlamenter sisteme sahip olduðumuzun yeniden düþünülmesi gerektiðini hatýrlattým.
Dediðim þuydu:
Bir: Ýttihat Terakkicilerin, 1960’la baþlayýp devam eden askeri darbeler süreci Baþkanlýk sisteminde deðil, parlamenter sistem içinde gerçekleþti.
Ýki: CHP saraydan aldýðý egemenliði halka deðil, kendisine devretti. Osmanlý hanedanlýðý yerine tek parti hanedanlýðýný inþa etti. Bu dönemde egemenliðin halka ait olduðunu iddia etmek, tarihsel gerçekliðin inkârý anlamýna gelir.
***
Peki biz ne yapmak istiyoruz?
Getirdiðimiz deðiþiklikle, egemenliði doðrudan halka veriyoruz. Halkýn doðrudan seçtiði Cumhurbaþkaný marifetiyle kendi kendini yönetmesini saðlýyoruz.
Darbe anayasalarýyla millet egemenliðine ortak kýlýnan vesayet odaklarýný aradan çýkartýyoruz.
Millet egemenliði yeni dönemde doðrudan seçilen Cumhurbaþkaný ve Meclis marifetiyle kâmilen gerçekleþtirilmek isteniyor.
Konuþmamýn özeti bundan ibarettir, vesselam.