Bir hukukçu olarak yasaklardan yana olmam mümkün deðil. Keþke hukuktan "ceza ve infaz" kavramlarýný çýkarabilsek...
Ýnsanlarýn özgürlüðünü önemsiyorum. Ýfade hürriyetinin bu çaðda kýsýtlanmasýnýn doðuracaðý sorunlar, tartýþmalar sanýlandan fazla. Evet, konumuz anlaþýlmýþtýr sanýrým, malum Instagram'ýn kapatýlmasý meselesi...
Hukukun içinden "yaptýrým" kavramýný çýkarýrsak geriye bir "temenni yumaðý" kalýr.
Hukukun caydýrýcýlýðý kurala baðlý olanlarýn "güvende olmasý"; ihlal edenlerin ise "karþýlýðýný bulmasý" ile mümkündür...
SOSYAL MEDYA ÞÝRKETLERÝNÝN TAVRI
Meseleye son "kapatma" olayý üzerinden bakmak yetersiz ve belki de yanýltýcý bir sonuca ulaþmamýz demektir. Bu konularýn bir geçmiþi var.
Sosyal medya þirketlerini ülkemizde temsilci açmaya iten süreçte birçok þey yaþandý. Türkiye bu konuda, þirketlerle birçok kez masaya oturdu, pazarlýklar yapýldý. Facebook, Netflix, Twitter ile yapýlan müzakere süreçlerinde temel iki kaygý vardý: Birincisi "ulusal hukukumuzu tanýmalarý"; ikincisi ise "toplumun ahlaki yapýsýna uygun davranmalarý" ...
Sonralarý bu görüþme kervanýna Instagram, YouTube'da katýldý. Þimdilerde haberin telifi noktasýnda "Google" ile görüþmeler yapýlýyor. Yarýn bu konuda "devletin yetki kullanmasý" gündeme gelebilir veya bir düzenlemeye itiraz eden þirket, ülkemizdeki faaliyetlerini askýya alabilir.
SORUNUN KÖKÜNE ÝNMEK...
Pek tabi bu çaðda her bir yasak, kendine özgü bir çözüm üretiyor. Instagram yasaðý da öyle. Makul çözüm için kliþelerden vazgeçmeliyiz. Sorunun temelinde sosyal medya þirketlerinin aymaz tavrý var. Bu tavýr, ulus devletlerin egemenlik hakký kapsamýnda kalan yargýya karþý.
TÜRK HUKUKU YOK SAYILIYOR!
Sosyal medya þirketlerinin bazýlarýný ülkemizde yargýlayamýyoruz, bir davada taraf olarak gösteremiyoruz, zira "adli muhatap" olarak kabul görecek temsilcileri yok veya þube açmýyorlar.
Þube açan veya temsilci atayanlar ise mahkemelerimizin aldýðý kararlarý uygulamaktan imtina ediyorlar. Almanya ve Ýngiltere'de kabul edilen düzenlemelere paralel olarak belirlediðimiz "katalog suçlarda" mahkemenin tespitlerini hiçe sayabiliyorlar. Hal böyle olunca elde tek bir yol kalýyor...
KAPATMAK DA ÇÖZÜM DEÐÝL...
Kapatmanýn bir çözüm olmadýðý çok net. Ama bunun karþýlýðý "o zaman kapatmayalým iþte" deðil! Birisi hapisten kaçacak diye ceza vermekten vaz mý geçelim? Islah olmayacaðý belli olan birini yargýlamayalým mý? Bu konunun sarmal halinde sorun ürettiði mecra bu maalesef.
KAYGI ÖZGÜRLÜK DEÐÝL, "TAMAMEN DUYGUSAL!"
Kapatýnca ne oluyor, talepteki yoðunluk düþüyor, þirketler para kaybediyor. Onlarýn tek derdi bu zaten. Sanmayýn ki onlarý "devletle" masaya oturtan güdüleri "özgürlük kaygýlarý", gerekçe tamamen maddi! Ve dayandýklarý en büyük güç "halkýn tepkisi". Tepkimizi paraya tahvil ediyorlar, bunu bilelim...
KULLANICILAR GÜVENSÝZ ALANA GÝDÝYOR...
Kullanýcýlar ise VPN aracýlýðý ile "güvensiz bir alanda" sosyal medya platformlarýna girebiliyor. Aslýnda bu bile sosyal medya þirketlerinin "tüm yaptýrýmlardan baðýþýk ve dokunulmaz olduklarýný" gösteriyor.
TOPLULUK KURALLARI DÜNYAYI YÖNETÝYOR!
Sosyal medya þirketlerinin kendi kurallarýna "topluluk kurallarý" deniyor. Bir sosyal medya platformunda "hesap açarken" sizin týklama suretiyle bu kurallara uyacaðýnýz taahhüt altýna alýnýyor. Buradaki kurallar ve dile uygun yaþamanýza engel yok.
TOPLULUK KURALLARININ YASAKLARI!
Burada Gazze'yi savunmak yasak. Cinsiyet konusundaki tartýþmalara "gerçekler" ile katký sunmak imkânsýz. Dini deðerlere hakaret etmenin bir yaptýrýmý yok, konu Ýslam ise pek tabi! Terör konusunda kendi listesinde olanlar hariç, diðer örgütler serbest biçimde propaganda yapabiliyor.
ÝFADE ÖZGÜRLÜÐÜ BALONU
Sosyal medya þirketlerinin internet dünyasýnda üretip tüm dünyaya yaydýklarý "kurallar bütününe" itiraz ediyorum. Þüphesiz içinde makul olanlarý var ama bazý hususlarda ayný dili konuþmadýðýmýz kesin. Sosyal medya þirketlerinin uyguladýðý "algoritmik ayrýmcýlýk", "yasaklama" ve "sansürleme" kabiliyetlerinden fazlasý bu dediðim.
ÝRADEMÝZÝ ETKÝLÝYORLAR...
Bir kimsenin düþünme biçimini etkileyecek kavramlarý ve görüntüleri daha sýk görmesini saðlayarak inþa edilen bilinç ile "fikir hürriyetine ket" vurulmuyor mu?
Bizim "ifade özgürlüðü" diye savunduðumuz "sosyal medya" bize kendi düþünme, algýlama ve anlamlandýrma biçimini dayatýrken nasýl bir hukuki denetime tabi hiç düþündünüz mü?
Bu gidiþte "millet iradesinin" yerini "manipüle iradenin" alacaðýný görmüyor muyuz?
Bir örnek vereyim. Önünüze defalarca gelen reklam nedeniyle kaç kere ihtiyacýnýz olmayan bir ürünü aldýnýz, hatýrlayýn... Toplumsal konularda da böyle oluyor, farkýnda olmadan...
Makul çözümü konuþmak için egemenlik haklarýmýzý kimin kullanacaðýna karar verelim:
Sosyal medya mý, yaþadýðýmýz devlet mi? Karar sizin!