Eğitim, UNDP, hamaset ve gerçekler

Eğitim meselelerini tartışırken ülkemizde hamaset ön plana çıkıyor.

Bunun temel nedeni de eğitim sektörünün bizim ülkemizde temel harcının şartlandırma üzerinden atılmış olması; bu şartlanmalara, şartlandırmalara aykırı şey söylemek Türkiye’de tehlikelidir.

Oysa, çağımızda eğitim meselesi hamaset dışına taşınmak zorunda zira konu artık ulus devlet vatandaşı üretmekten nitelikli, yarışmacı, rekabetçi, küresel beşeri sermaye üretme aşamasına geldi.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) geçtiğimiz günlerde 2013 İnsani Kalkınma Raporu’nu açıkladı.

Kişi başına gelir (PPP bazında), eğitim ve sağlık kriterlerine göre 185 ülke insanı kalkınmışlık sıralamasına konmuş, Türkiye 90. sırada; bu sıralamadan aklı başında herkesin elem duyması lazım, bu konuya millyetçilik kavramı üzerinden başka bir yazıda geri döneceğim.

BM Kalkınma Programı istatistiklerinde ülke eğitim raporları da mevcut; bendeniz de bugün bu konuya bir mukayese yaparak, mesela, Türkiye ile İtalya’yı mukayese ederek gireceğim.

Türkiye 185 ülke arasında insani kalkınmışlık endeksinde 90. sırada iken, İtalya 25’de.

Türkiye’de 15 yaş ve yukarı nüfusun ortalama eğitim yaşı 6.5 iken, İtalya’da 10.1.

Türkiye’de kamu eğitim harcamalarının milli gelire oranı yüzde 2.9 iken bu oran İtalya’da yüzde 4.7.

Türkiye’de ilköğretim öğrencilerinin ilköğretimi, bir nedenden terk oranı yüzde 8.2 iken, İtalya’da söz konusu oran binde üç ya da yüzde 0.3.

Bugün (2012) eğitim görmekte olan çocukların beklenen eğitim yaşı ülkemiz Türkiye’de 12.3 iken, aynı oran İtalya’da 16.2.

15 yaş ve yukarı yetişkin nüfusun okuma-yazma oranı ülkemiz Türkiye’de 90.8 iken, aynı oran İtalya’da yüzde 98.9.

Tüm bu değişkenlere bağlı olarak hesaplanan eğitim endeks değeri ülkemiz Türkiye’de 0.608 iken, İtalya’da 0.852.

İlköğretim, lise ve üniversite öğrencilerinin aynı yaş grubundaki toplam nüfusa oranı brüt okullaşma oranı diye bir kavramı bize veriyor; söz konusu oran ülkemiz Türkiye’de yüzde 76 iken İtalya’da yüzde 91.

Başka bir ifadeyle, ülkemizde 6-24 yaş grubu nüfusun yüzde 76’sı bir okula kayıtlı iken, bu oran İtalya’da yüzde 91.

Görüldüğü gibi durum, ülkemiz açısından hiç de parlak değil.

Zaten nerede bir başarısızlık var ise, orada hamaset de ön plana çıkar; başarının hamasete ihtiyacı yoktur.

Bu karşılaştırmada İtalya’yı neden seçtim diye sorulabilir.

İlk vereceğim cevap, herkesin, www.undp.org sitesine girip 2013 Raporu’na ulaşabileceği ve ülkemiz Türkiye ile istediği ülkenin eğitim ve başka istatistiklerini karşılaştırabileceği.

Ancak, belki daha da önemlisi, Türkiye’mizi, Angola, Sudan, Afganistan gibi ülkelerle karşılaştırıp, “bak, durumumuz ne kadar parlak” demeyi hem kendime, hem de daha önemlisi Türkiye’ye yakıştırmamam.

Türkiye’yi İngiltere, Fransa, İsviçre, İsveç, Hollanda gibi ülkelerle de karşılaştırmıyorum, bu karşılaştırma da bize haksızlık olur.

Ama, İtalya, Türkiye için mukayese edilebilir olması gereken bir ülkedir, daha doğrusu zaman içinde öyle olmalıdır.

Ortalama eğitim yaşı (15 yaş ve yukarı nüfus) Türkiye’nin 6.5, İtalya’nın 10.1; bu eşitsiz durum düzeltilmeden ülkemizin ekonomide önemli ve kalıcı bir hamle yapması mümkün olamayacak.

Üstelik, bu mukayeselerde eğitimin kalitesi, ideolojisi hesaba katılmıyor, bir de bu yapılmış olsa, durum çok daha sevimsiz hale gelebilecektir.