Eğitim ve 19 Mayıs

Bugün 19 Mayıs, Gençlik ve Spor Bayramı. Atatürk’ün Samsun’a çıkışının 94. senesi.

On yıllar boyunca bu bayramı statlarda yarı, hatta yarı kelimesi bile fazla, askeri bir görüntü ile kutladık.

Şimdi de başka bir uca savrulduk, isteyen vatandaşın, derneğin, partinin, istediği gibi, Atatürk heykellerine, nedense, çiçek koymasına bile bürokratik düzenleme getiriyoruz.

Umarım günün birinde, temennim çok uzak olmaması, gerçekten normalleşiriz.

Atatürk Nutuk’a “19 Mayıs günü Samsun’a çıktık” diye başlıyor; önemli bir gün.

Ancak, hepimiz, ortalama bir yurttaş, devlet sistemi, tevhid-i tedrisat mantığı içinde eğitim-öğretim görmüş, bizim mekteplerde, özel ya da resmi okullar, beş sene, on sene, hatta daha fazla bulunmuş bir kişi 19 Mayıs hakkında ne biliyor acaba?

Bir konuyu bu kadar konuşmak, askeri törenlerle senelerdir statlarda kutlamalar yapmak, tanklar, toplar geçirmek ama aynı zamanda konuya bu kadar yabancı kalmak, kalabilmek muhtemelen ancak bizim eğitim sistemimiz içinde olabilir.

Sistemin temel mantığı şartlandırma ve tapındırmaya dayandığı için sorgulama kavramından habersiz milyonlarca insan, sayısız nesiller yetiştirdik.

Ancak, deniz bitti, bilgi ekonomisinin başat kategori olmadığı eski düzende bir ölçüde, bir yere kadar sürdürülebilen bu mantık, bu beşeri sermaye hedefi artık geçersiz, bu dizayn çabası ülkeye büyük ölçüde zarar veriyor.

19 Mayıs şiirleri okuyan gençlere bir soralım bakalım, bu gün hakkında beş dakikalık ciddi bir konuşma yapabilecekler mi?

19 Mayıs’ın öncesi ve sonrasını kaç kişi doğru dürüst biliyor?

Daha da önemlisi, kaç kişi meseleye tapınma doğrultusunda değil de, bilgi temelli bakmak istiyor?

Mesela kaç kişi 19 Mayıs’ın hangi sene ve nasıl bayram ilan edildiğini biliyor?

Acaba Atatürk’ün kendisi 19 Mayıs gününün Gençlik ve Spor Bayramı olarak kutlanmasını görebilmiş midir?

23 Nisan’ın resmi olarak çocuk bayramı olarak kutlanmasının Kenan Evren marifetiyle olduğunu aramızda kaç kişi biliyor?

Kendi tarihimize bile bu kadar yabancı iken, dünyadaki gelişmeleri, olan-bitenleri nasıl izleyebileceğiz?

19 Mayıs ile ilgili çok nutuk, çok şiir dinlemiş, statlarda jimnastik hareketleri yapmış herhangi bir gencimiz bu günün 20 Haziran 1938 tarihinde resmi bayram olarak ilan edildiğini biliyor mu?

Bilmiyorlar ise neden bilmiyorlar?

Eğitimin temel amacı bu gibi konuları merak ettirtmek, sorgulamak değil ise nedir?

Eğitimi bir şartlandırma aracı görerek çağı nasıl yakalayacağız?

Patent sayımızın düşüklüğünün, araştırma konusunda yaşanan sıkıntıların, netice olarak da fakirliğin, düşük büyümenin altında acaba bu şartlandırma takıntısı, belası mı yatıyor?

Bütün bir eğitim sistemimizi türkçemizde tam karşılığı bile olmayan ingilizce “inculcation” kelimesi ile tarif etmek, tanımlamak mümkün müdür?  

Lütfen sözlüklerden “inculcation” kelimesinin anlamını bulun, muradımı çok iyi anlayacaksınız.

Otuz küsur senedir, Kenan Evren ve Doğramacı marifetiyle üniversitelerde Atatürk ilke ve inkılapları” dersi okutuluyor ama kimse, bu derslerden “yüz” ya da “AA” alarak geçen öğrenciler bile 23 Nisan’ın resmen ne zaman çocuk bayramı, 19 Mayıs’ın da ne zaman bayram olduğunu bilmiyor.

Bilmemekten de öte, merak etmiyorlar.

Sakın eğitim sistemimizin temel ve derin amacı merak ettirtmemek olmasın.