Eðitim ve UNDP sonuçlarý

UNDP (Birleþmiþ Milletler Kalkýnma Programý) 2014 Ýnsani Geliþmiþlik Raporunu yayýnlandý.

Bu seneki Raporun ismi “Ýnsani Ýlerlemeyi Sürdürmek: Kýrýlganlýklarý Azaltmak ve Güçlü Kýlmak (UNDP- Human Development Report 2014-Sustaining Human Progress: Reducing Vulnerabilities and Building Resilience).

Birleþmiþ Milletler Kalkýnma Programý’nýn 1980’lerden bu yana her sene yayýnladýðý, galiba bir sene aksadý, raporlar çok boyutlu bir mukayeseli analiz sergiliyor, 2014’de de 187 ülkeyi, hep ayný, çok anlamlý üç kritere göre, satýn alma gücüne göre kiþi baþýna gelir (ekonomi), on beþ yaþ ve yukarý nüfusun ortalama eðitim yaþý (eðitim) ve yaþam beklentisi (saðlýk) kriterlerine göre oluþturulan bir insani geliþmiþlik endeks deðerine göre sýralandýrýyor.

2014 BM Kalkýnma Programý Ýnsani Geliþmiþlik Raporu Türkiye için çok hoþ bir sürpriz içeriyor.

Geçen sene, 2013’de 187 ülke bazýnda yapýlan sýralamada Türkiye 90. sýrada iken, bu sene, 2014 Raporunda Türkiye 21 basamak týrmanýyor ve yine 187 ülke arasýnda 69. sýraya oturuyor.

Bu durumu iliþkin deðerlendirme yazýmý muhtemelen yarýn (Pazartesi, 28 Temmuz) günü yayýnlayacaðým.

Bugünkü yazým bir eðitim yazýsý ve meselenin sadece eðitim bölümüne iliþkin kýsa bir deðerlendirme ile yetineceðim.

Geçen seneki Raporda on beþ ve yukarý nüfusun ortalama eðitim yaþý 6.5, 2011 doðumlu bebeklerin gelecekteki beklenen eðitim yaþý ise 12.9 idi.

2014 Raporunda ise on beþ yaþ ve yukarý nüfusun ortalama eðitim yaþýnýn 7.6’ya, 2012 doðumlu bebeklerin ise beklenen ortalama eðitim yaþýnýn 14.4 olduðunu gözlemliyoruz.

Çok deðil, on yýl önce, Türkiye’de on beþ yaþ ve yukarý nüfusun ortalama eðitim yaþý beþin altýnda idi.

Baþka bir ifade ile, on sene önce ortalama bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaþýnýn ilkokul diplomasi bile yoktu, ilkokulun bir aþamasýndan terk etmiþ gibi gözüküyordu.

Bugün ise ortalama bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaþý 7.6 senelik ortalama eðitim yaþý ile sekiz senelik temel öðretim döneminin son senesinden terk etmiþ gibi duruyor.

Bu deðerler, ortalama eðitim yaþlarý, bizim ülkemizin zaman içinde, mesela son senedeki geliþmesi açýsýndan incelendiðinde fena durmuyor, geliþme olumlu, hatta, detaya girmiyorum, eðitim yaþýný en hýzlý arttýran ülkelerden biriyiz.

Bu olumlu manzara madalyonun bir yüzü.

Ancak, madalyonun bir de ikinci bir yüzü, olumsuz bir, hatta iki yüzü daha var.

Olumsuz yüzlerden ilki, Birleþmiþ Milletler Kalkýnma Programý’nýn raporunda ilk sýralarda, mesela ilk on, hatta yirmi içindeki ülkede ortalama eðitim yaþýnýn onun (10) çok üzerinde olmasý.

Mesela, Almanya’da ortalama eðitim yaþý 12.9; baþka bir ifadeyle ortalama bir alman vatandaþý üniversite üçüncü sýnýftan eðitim yaþamýný terk etmiþ gibi duruyor.

Küresel rekabette, AB Gümrük Birliði içinde, ortalama eðitim yaþlarý beþ ya da altý sene fark eden iki ülke nasýl rekabet edebilecekler, doðrusu kolay bir soru deðil.

Bu sorunun cevabýnýn da “gümrük birliðinden çýkalým” asla olmamalý.

Ayný madalyonun, þayet bir üçüncü yüzü olsa idi, ortaya çýkacak baþka bir olumsuzluk da ortalama eðitim yaþýnda karþýmýza çýkan farka ilaveten bir de bu eðitimin niteliðine iliþkin.

Hem geliþmiþ AB ülkelerine oranla ortalama olarak çok daha az, çok daha düþük bir eðitim yaþýmýz var, hem de bu düþük eðitimizin kalitesi iyi deðil, yani fark aslýnda daha da büyük.

BM Raporunda gelinen nokta çok baþarýlý, çok ümit verici ama unutmayalým, özellikle eðitimde daha alýnacak çok ama çok mesafe mevcut.

Yarýn, Raporun geneli üzerinde bir deðerlendirme yazýsý yayýnlamak istiyorum.