Eðitimde altýn oran

Dünya, ekonomi ve buna baðlý olarak hukuki ve siyasal iliþkiler baþ döndürücü bir hýzla deðiþiyorlar.

Bu süreçte, küresel ekonominin büyük dönüþümüne raðmen deðiþmeyen, kiþisel ya da grup çýkarlarý için deðiþmeyen, daha doðrusu deðiþime direnen kiþiler, gruplar, sektörler, meslekler var.

Bu gruplarýn, mesleklerin, sektörlerin baþýnda kanýmca hiç kuþkusuz eðitim/öðretim sektörü geliyor.

Küresel ekonomide iliþkiler bu hýzla deðiþir iken eðitim-öðretim iliþkilerinin, zihniyetinin dönüþüme bu kadar ýsrarla karþý çýkmasý, emin olabilirsiniz, deðiþmemekte ýsrarcý olanlar için hayýrlý sonuçlar vermeyecektir.

Ülkemiz Türkiye’de de, bu konuya defalarca deðindim, küresel dönüþüme en fazla direnen sektörlerin baþýnda eðitim-öðretim sektörü geliyor.

Lise kitaplarý deðiþmiyor, YÖK kanunu deðiþmiyor.

YÖK kanununun otuz küsur senedir deðiþmemesini sadece siyasi sýnýfýn kontrol merakýna baðlamak da çok doðru olmayabilir.

Yükseköðretimin doðrudan içinden de ciddiye alýnabilecek bir dönüþüm talebi dillendirilemiyor.

Bunun nedeni de asla siyasi baský falan deðil, yerleþik rant iliþkileri.

Ne mutlu ki, sayýsý az olmakla beraber, bu deðiþimin farkýnda olanlar da yok deðil.

Gökhan Yücel isminde, Milli Eðitim Bakanlýðý çalýþaný genç bir arkadaþ eðitim-öðretim meseleleriyle beni iyimser kýlacak ölçüde yakýndan ve etkin bir biçimde ilgileniyor.

Genç arkadaþ diyorum ama hafife almayalým, Gökhan Yücel Ýngiltere’de Oxford üniversitesinde doktora çalýþmalarýnýn sonuna yaklaþýyor.

Sevgili Gökhan Yücel geçenlerde bana “Yeni eðitimde altýn oran arayýþlarý ve küresel eðitim trafosu” baþlýklý bir yazýsýný gönderdi.

Gökhan Yücel yazýsýna artýk bizde de iyi bilinen Pisa sonuçlarýnýn analiziyle baþlýyor.

Pisa sonuçlarýnda, malum, Türkiye çok parlak sonuçlar alamýyor, OECD ülkelerinin en sonlarýnda yer alýyoruz.

Bu sevimsiz sonucu, ya açýklamaya yönelik bir çabanýn içinde deðiliz, ya da tek faktörlü açýklamalarla yetiniyoruz.

Gökhan Yücel arkadaþýmýz Pisa sonuçlarýnýn açýklanmasýna yönelik bir “altýn oran” tanýmlamak istiyor.

Gökhan’ýn açýklama çabasýna göre eðitim-öðretim sektöründeki sonuçlarý çok faktörlü bir analiz gerektiriyor.

21. yüzyýlda eðitim-öðretim sektöründeki performansý Gökhan Yücel aþaðýdaki faktörlerin uygun bir bileþiminden oluþacak bir altýn oranla açýklamak eðiliminde; bu altýn orana hangi ülke, hangi bölge ne kadar çok yaklaþýr ise eðitim-öðretim performansý ve buna baðlý olarak da iktisadi büyüme o kadar yükselecek.

Gökhan Yücel, eðitim-öðretim bir baðýmlý deðiþken olarak tanýmlanýr ise, teknolojik geliþmiþlik, dijitallik, rekabet endeksinde ülkenin yeri, saðlýk koþullarý, innovasyon kapasitesi, güvenlik, sosyal sermaye, giriþimcilik, ülkenin/bölgenin refah düzeyi baðýmsýz deðiþkenler yani açýklayýcýlar olabilir diyor; bu baðýmsýz deðiþkenler listesine bir dizi faktör daha eklenebilir.

Analiz çok daha komplike zira hem açýklayýcý deðiþkenler kendi içlerinde iliþkili, hem de yine açýklayýcý deðiþkenlerle baðýmlý deðiþken yani eðitim-öðretim performansý.

Güney Kore, Finlandiya gibi ülkelerin Pisa sýralamasýnda en önde olmalarýný muhtemelen Gökhan’ýn tanýmlamak istediði altýn oranla açýklamak çok anlamlý.

Gökhan’ýn analizine itirazlar olabilir ama önemli olan bu alanlarda yeni bir þeyler söylemeye çalýþmak.

“Türküm, doðruyum, çalýþkaným....” mantýðýyla gidilecek fazla yer kalmadý galiba.  

Bugün 27 Mayýs; bakýn, eðitimciler, hocalar arasýnda hala ve hala 27 Mayýs 1960’ý savunan kaç kiþi var, bu kafayla, darbe severlikle eðitim-öðretim bu kadar oluyor ancak.

twitter.com/KarakasEser