Eser KARAKAŞ
Eser KARAKAŞ
ekarakas@stargazete.com
Tüm Yazıları

Eğitimde konuştuklarımız ve konuşmadıklarımız

Eğitimde çok şeyi konuşuyoruz ama bazı konular nedense ısrarla projektörlerin kapsama alanının dışında kalıyorlar.

Ve biz bu işi senelerdir yapıyoruz.

Dershaneleri kapatalım mı, kapatmayalım mı gibi bir konuyu tartışıyoruz.

Üç artı beş mi olsun, dört artı dört artı dört mü olsun bunu tartışıyoruz.

Kesintili mi olsun, kesintisiz mi olsun bunu tartışıyoruz.

Ders kitaplarını tartışıyoruz.

Hala kaldırma basiret ve iradesini gösteremediğimiz andımızı tartışıyoruz.

SBS’yi sürdürelim mi, sürdürmeyelim mi bunu konuşuyoruz.

Üniversite giriş sınavları olsun mu, olmasın mı bunu tartışıyoruz.

Okul kantinlerinde çocuklar ne yesin, bunu tartışıyoruz.

Liselerde sürekli değişen müfredatı tartışıyoruz.

Öğretmenlerin tayinini, eş durumlarını, norm kadrolarını konuşuyoruz.

Öğretmen maaşlarını konuşuyoruz

ÖSYM Başkanı’nı konuşuyoruz, soruların sızmasını konuşuyoruz.

Anadilde öğretimi hakkını tartışıyoruz.

Taşımalı öğretimi tartışıyoruz.

Bu listeyi çok daha uzatmak mümkün.

AMA BİR KONUYU NEDENSE HİÇ KONUŞMUYOR, TARTIŞMIYORUZ.

Bu konu da LYS test sorularının doğru cevap ortalaması.

Bir kez değindim, bugün bir kez daha yazıyorum.

Matematikte elli soruda doğru cevap ortalamasının on iki (on iki) olduğunu konuşmuyoruz.

Geometride otuz soruda doğru cevap ortalamasının dört olduğunu da konuşmuyoruz.

Otuz fizik sorusunda doğru cevap ortalamasının altı olduğunu da konuşmuyoruz.

Türk dili ve edebiyatında 56 sorudan doğru cevap ortalamasının 23 olduğunu da tartışmıyoruz.

Tarih dalında 44 soruda doğru cevap ortalamasının 14 olduğunu da konuşmuyoruz.

Felsefede 32 soruda doğru cevap ortalamasının yedi olduğunu da tartışmıyoruz.

İngilizcede 80 soruda doğru cevap ortalamasının 24 olduğunu da konuşmuyoruz.

Geometride otuz soruda doğru ortalaması dört ise eğitimde dört artı bilmem kaç olsa ne yazar, beş artı üç olsa ne yazar.

İngilizcede 80 soruda doğru ortalaması 24 ise öğretim kürtçe olsa ne yazar, türkçe olsa ne yazar.  

Birisinin çıkıp lise öğretiminin döküldüğünü, tamamen döküldüğünü söylemesi lazım.

Şanlı tarihimize, Hürrem dizilerine çok meraklıyız ama tarihte doğru ortalaması 44’de 14.

Bu lise mezunu profiliyle başlanan ve mühendis, avukat, mimar, iktisatçı yetiştiren üniversite sisteminden ne hayır gelir.

Çok milliyetçiyiz ama türkçede dökülüyoruz; anadilini iyi bilmeden nasıl bir milliyetçiliktir bu milliyetçilik babalanmaları?

İlköğretimle ilgili, liselerle ilgili her şeyi konuşuyoruz, kaliteyi konuşmuyoruz.

Şunu çok net görmemiz şart, bu eğitim-öğretim kalitesiyle, bu lise mezunu profiliyle 21. Yüzyıl ekonomisinde rekabetçi olmamız, kalıcı başarı imkansız.

Artık daha ciddi şeyleri konuşmanın vaktidir.