Eðitimin, öðretimin en temel amacýnýn insan beynini þartlandýrýlmýþlýktan, alýþkanlýklardan arýndýrmak olduðuna kuþku yok.
21. yüzyýlda hiç kuþku yok.
Muhtemelen 19. yüzyýlda, 20. yüzyýlýn ilk elli, altmýþ senesinde durum öyle deðildi.
Oysa, günümüz dünyasýnda durum gerçekten çok farklý.
Bu konuyu daha önce bu sütuna defalarca taþýdým, nispeten kuramsal temellerini açmaya gayret ettim.
Ancak, bu çok yeterli olmayabiliyor.
Somut, günlük hayata iliþkin örnekler vermek lazým.
Üniversite hayatýmýzda alýþageldiðimiz pratikler var.
Bunlarý o kadar doðru bellemiþiz ki, kimse, en kötü hocasýndan en iyisine kadar, bazý alanlarý sorgulamaya gitmiyor, gidemiyor.
Bugünkü yazýmda yarýyýl bazýnda vermeye baþladýðýmýz, iyi ki de yarýyýl esasýna geçildi, derslerin yarýyýl bazýnda ders yüklerini gündeme getirmek istiyorum.
Yarýyýl bazýnda verilen dersler üniversitelerde yaklaþýk on dört hafta sürüyor, haftada üç saatten de, ediyor size yarýyýlda kýrk iki saat ders yükü.
Bazý hocalar (?), özellikle de hukuk fakülteleri hocalarý, bu ders yükünü, ders baþýna yarýyýlda kýrk iki saatlik ders yükünü çok yetersiz buluyorlar, hala senelik derslerde ýsrarcýlar.
Oysa, üniversitenin lisans aþamasýnda, bir ders için kýrk iki saatlik ders yükü çok fazla.
Çok fazla derken, bu yükün amacýnýn gereksiz olduðunu söylemek istiyorum.
Ciddi, disiplinli verilen kýrk iki saat ders bir alanda uzmanlýk anlamýna gelebilir, lisansüstü aþamalarda düþünülebilir ama lisansta çok gereksizdir.
Çünkü, üniversite, bir uzmanlýk kazanma aþamasý deðildir, olmamalýdýr.
Mesele geliyor, her zaman olduðu gibi, üniversitenin lisans aþamasýnýn tanýmýna.
Üniversitenin lisans, yani ilk üç ya da dört senelik bölümünü bir uzmanlaþma, meslek edinme süreci deðil de bir formasyon kazanma süreci olarak algýlar isek, ders tanýmlarý da, yarýyýl bazýnda ders yükleri de büyük ölçüde deðiþecektir.
Bu deðiþiklik beraberinde üniversitenin lisans aþamasýnýn yapýlanmasýný da deðiþtirecektir.
Bu deðiþim, yerleþik düzenden nemalanan kimilerini rahatsýz edebilir.
Kafalarýný, kendilerine kýrk sene önce öðretilenden bir adým uzaða taþýmaktan rahatsýz olanlara çok daha fazla rahatsýz edici gelebilir.
Üniversitenin lisans aþamasýný iyi örgütler, týp, hukuk gibi mesleki formasyonunun aðýr bastýðý alanlarý lisans sonrasýna taþýrsanýz, yarýyýl bazýnda verilen derslerin yarýyýl ders saati yüklerinin 21 saati geçmesinin anlamýný tartýþabiliriz.
Üniversitenin ilk üç ya da dört senesi çocuklara meslek verme aþamasý mýdýr, yoksa, liseden adeta sýfýr birikimle, hatta þartlandýrmalar nedeniyle negatif birikimle gelen gençler için özgür bir tartýþma, düþünme, genel formasyon kazandýrma seneleri midirler?
Bu soruya net bir yanýt üretmeden üniversite sorunlarýna çözüm arama, hele rektörlerin, dekanlarýn nasýl seçileceðini tartýþmak çok anlamsýzdýr.
Üniversitede yarýyýl bazýnda her ders maksimum 21 saate indirilmeli, gençlere genel formasyona yönelik çok daha fazla ders verilebilmelidir.
Üniversiteden kimse iktisatçý, mimar, mühendis, hukukçu çýkamaz, çýkmamalýdýr.
Bu ünvan iktisaplarý lisans aþamasýnýn sonrasýna býrakýlmalýdýr.
21 yaþýnda bir gençten iktisatçý, mimar, hukukçu olmaz; olursa iþte bu kadar olur.
Hocalar bu meseleye ne derler, doðrusu merak ederim.
twitter.com/KarakasEser