M. Yalçın Yılmaz
M. Yalçın Yılmaz
Tüm Yazıları

Eğitimde uluslararasılaşma ve dünya vizyonu

19 Mayıs Mustafa Kemal Paşa'nın Milli Mücadele için Samsun'a adım attığı gündü. Yeni Cumhuriyet bu önemli günü yaşatmak için Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı adını verdi. Şüphesiz Atatürk ve kurucu kadronun gençlikten beklediği dünyayla her alanda rekabet edebilecek bir vizyondu. Çünkü gençlik bir milletin istikbalinin habercisiydi.

Gençliğin eğitimi meselesinde ise tartışmalar uzayıp gitmiştir. Türkiye'de eğitim politikaları hemen herkesin eleştirdiği ve kimsenin memnun olmadığı, alınan merkeziyetçi kararlarla bütün yurtta aynı müfredatın sıkıcı bir şekilde uygulandığı bir yapıda sürüp gitti.

Oysa Cumhuriyet hem yerel değerlerle donanmış bir gençlik hem de dünyayla rekabet edebilecek kadar iyi yetişmiş nesiller istiyordu.

Aslında hemen hemen birçok ülkede eğitim koşullarından memnuniyetsizlik söz konusu. Birçok ülkede zannedildiği gibi üniversiteye veya iyi üniversitelere gitmek çok kolay değil. Özellikle yüksek gelirli aileler ve orta sınıflar çocuklarının eğitimi için özel okulları ve yurtdışında eğitimi tercih ediyorlar. Dar gelirli aileler ise burs programlarını takip ediyorlar.

Geçtiğimiz 30 yılda dünyada eğitim alanında hareketlilik giderek artmıştı. Hemen her ülkeden milyonlarca genç farklı bir ülkede eğitim almak ve uluslararası öğrenci vizyonu kazanmak için yola çıkıyordu.

Covid-19 her alanda olumsuz etkisini gösterdi. Geçtiğimiz iki yıl boyunca öğrenciler eğitim almak istedikleri ülkelere gidemediler. Kayıtlı öğrenciler ya evlerine döndüler ya da hâlâ uzaktan eğitime devam ediyorlar.

Eğitim turizmi diye de adlandırılan bu durumu biz, "eğitimde uluslararasılaşma" kavramıyla üniversitelerimizde sıkça kullanır olduk. Yan dal, çift ana dal gibi artık her üniversitemizde bulunan olanakların yanı sıra başka bir ülkeden üniversiteyle yaptığımız anlaşmalarla çift diploma programları yaygınlaşıyor.

ABD, İngiltere, Kanada, Almanya gibi ülkeler Covid-19 sebebiyle uluslararası öğrenciler için artık daha pahalı hale gelirken diğer yandan yurt ve kampüs kontenjanında azaltma yoluna gidiyorlar.

Türkiye ise uluslararası öğrenci sayısında önemli bir artış yaşıyor. 2023 yılı için üniversitelerimizin uluslararası öğrenci hedefi 250 Bin. Yaklaşık 140 ülkeden ülkemizi tercih eden bu öğrenciler Türkiye'nin dünyaya bakışını gösteriyor. Bu fırsatı değerlendirmemiz ve öğrenci sayısını artırmakla birlikte nitelikli öğrenciyi getirecek formüller de bulmalıyız.

Ortaöğretimde ise okul çeşitliliği çok önemli. Türkiye'de uluslararası öğrenci alan okul sayısında bir artış söz konusu. Doğru model Türk eğitimcilerin ve girişimcilerin dünyada kabul görmüş müfredatlar ve diploma sistemleriyle MEB programlarını birlikte uygulayabildikleri okullardır. Bu okul modelleri Türkiye'deki yabancı ailelerin çocuklarıyla Türk çocuklarının birlikte eğitim görebilecekleri ve dünyaya Türkiye merkezli bakabilecek gençleri yetiştirebilir.

Osmanlı döneminden Cumhuriyet'e intikal eden yabancı okulların sınırlı öğrenci kapasitesi bir yana Fransa, Almanya, İtalya gibi ülkelerin eğitim bakanlıklarıyla doğrudan ilişkili olması ülkemizde zaman zaman tartışmalara da neden olmaktadır.

Uluslararası müfredatı MEB tarafından onaylanmış TBS okulları Cambridge A Level ve MEB programını birlikte uygulayarak bu adımı atan ilk yerli teşebbüslerden biri. Çok renkli öğrenci potansiyeli ile dünya standartlarında eğitim vermekte. Bazı devlet okullarımız da IB sistemini uygulayabiliyor. Sınavla öğrenci alan İstanbul Erkek Lisesi, Kabataş Erkek Lisesi, Kartal Anadolu İHL gibi okullarımız da çift müfredat uygulayarak yarınların gençlerini yetiştiriyorlar.

Bu okulların sayısının artması Türk öğrenciler için LGS gibi sınavlardaki yığılmaları da önleyecektir. Özel ve devlet okullarının bu bakışla yönlendirilmesi gençlerimizi 21. yüzyıl becerilerine hazırlaması son derece önemli.

Ülkemizin önemli potansiyellerinden biri uluslararası vizyona sahip ilköğretim okulları, liseler ve üniversitelerdir. Türkiye'nin merkez ülke olma idealinde bu vizyonu son derece önemlidir. Gerek devlet okullarımız gerekse özel eğitim kurumlarımız uluslararasılaşmanın kendi çocuklarımız ve gençlerimiz için de yararlı olduğunu daha çok fark etmeli.