Dünyada eðitim meseleleriyle takýntýsýz bir biçimde ilgilenenlerin vardýklarý ve benim de çok sevdiðim, tümüyle katýldýðým bir sonuç var.
“Ýyi eðitim-öðretim tüm sorunlara asla çözüm üretemez ama kötü eðitim-öðretim tüm sorunlarýn hem anasý, hem de babasýdýr”.
Bu cümlenin anlamýnýn eðitim-öðretim meselesine kafa takanlar, bu meseleye gönül verenler tarafýndan iyi anlaþýlmasý gerektiðini düþünüyorum.
Ülkemizde ve muhtemelen bizim gibi baþka ülkelerde eðitim-öðretim süreçlerine olduðundan, olmasý gerektiðinden çok daha farklý bir yer biçiliyor.
Genel kabul gören ama asla katýlmadýðým söyleme göre bir ülkede iþler iyi gidiyorsa bu sürecin temel nedeninin iyi eðitim olduðu, kötü gidiyor ise de eðitimin niteliðinin kötülüðü deðil de eðitimin yetersizliði konusu gündeme geliverir.
Meseleye biraz daha yakýndan bakmaya çalýþalým ve iþe önce iyi olarak nitelendirilen eðitim-öðretim süreçlerinden baþlayalým.
Daha önceki eðitim yazýlarýmda da ýsrarla belirttiðim gibi genel eðitim-öðretim süreçlerinden bahsederken muradým anaokulundan baþlayan ve üniversitenin lisans yani ilk dört ya da tercihen üç senelik bölümünün sonuna kadar.
Lisansüstü aþamalarýn yani araþtýrma, yayýn aþamalarýnýn iþlevleri çok farklý, daha önceki aþamalarýndan tümüyle ayrý ele alýnmalý.
Doðrudur, eðitimin en genel ve makro amacý ortalama toplumsal verimliliði yükseltmek olmalýdýr.
Ancak, eðitim-öðretim süreçlerinin ortalama toplumsal verimliliði yükseltme fonksiyonu acaba pozitif mi, yoksa negatif mi edimlerin sonucudur?
Bu cümleyi açmam gerekebilir.
Eðitim (lisans sonuna kadar) ortalama toplumsal verimliliði pozitif edimlerle yani öðrencilere bir þeyler enjekte ederek mi arttýrýr, yoksa negatif edimle, yani gençlerin kendi zihinsel, bedensel tavanlarýný bulmalarýna yardýmcý olacak özgürlük ortamýný yaratarak, engelleri ortadan kaldýrarak mý?
Benim bu soruya vereceðim cevap çok net olarak negatif edim olacaktýr; baþka bir ifadeyle eðitim-öðretim süreçlerinin ortalama toplumsal verimliliði yükseltmesi öðrencilere merkezi yöntemlerle bir þeyler öðreterek, aþýlayarak deðil, gencin sadece bilgiye ulaþýmýnýn teknik ve zihinsel engellerini kaldýrarak gerçekleþecektir.
Lisans aþamasýnýn sonuna dek bendenizin iyi eðitimden anladýðý da budur yani öðrencinin özgürce muhakeme yapabilmesine olanak verecek bir entelektüel zeminin oluþmasýdýr.
Bir adým daha ileriye giderek, bu zeminin aslýnda her bireyde, þayet kötü eðitimle zihinler dumura uðratýlmaz ise doðal olarak mevcut olduðunu bile iddia edebiliriz.
Bu noktada kötü eðitimin ne olduðu da ortaya kendiliðinden çýkmaktadýr.
Kötü eðitim demek insanlarýn özgürce karar almalarýný, düþünmelerini engelleyen, gencin kafasýna þartlý refleksler sokan eðitim demektir.
Kötü eðitim almýþ nesiller ve bu nesillerin oluþturduðu toplumlar kötü eðitimden çok kötü etkilenmektedirler, ortalama toplumsal verimlilik düþmekte, büyüme yavaþlamakta, kötü eðitim-öðretim süreçlerinin tüm negatif dýþsallýklarý ortaya saçýlmaktadýr.
Türkiye özelinde meseleye baktýðýnýzda, bakmasýný bilebilenler için, eðitim-öðretim süreçlerine iliþkin temel sorun öncelikle ve ivedilikle kötü eðitim süreçlerinin negatif dýþsallýklarýndan kurtulmaktýr.
Ýkinci aþama ise eðitim süreçlerini bilgiye sadece özgürce ulaþma süreçlerine dönüþtürmek olmalýdýr.
Þimdilik daha bu iþin baþýndayýz galiba.
twitter.com/KarakasEser