Eðlenceli bir savaþ karþýtlýðý (!)

Son geliþmeleri anlamak istemeyen, daha doðrusu, iþlerine gelmediði için anlamamak konusunda direnen çevrelerin, bütün bu olan biten karþýsýnda geliþtirdikleri argümanlarý biraz eðlenerek izlediðimi itiraf edeyim. Dünyada ölümlerin, yoksulluðun at koþturduðu, savaþ rüzgârlarýnýn estiði bu günlerde Türkiye’de, her þeye raðmen, -en azýndan- gülümseyecek bir þeyler buluyorsunuz.

Þu son 1-2 yýldýr yalnýz futbolda olanlarýn trajedi yanýnýn, iþin komedisinin yanýnda hiç kaldýðýný kabul etmek gerek. Bu arada tabii ki medyada hem eski kapýþmalarý, hem de yenilerini en heyecanlý TV dizilerine bile deðiþmeden takip ediyorum. Tabii ki bütün bunlar her eðlenceli þey gibi, ayný zamanda öðretici de... Örneðin geçen hafta, Suriye tezkeresinin geçtiði gün, Taksim’de binlerce kiþi, ‘savaþa hayýr’ diye yürüdü. Ýnsaný duygulandýran ve heyecanlandýran görüntüler izledik. Tesadüfen o akþam Taksim’de olan turistlerin de sanýyorum gözleri yaþarmýþtýr. Bu yürüyenlerin büyük çoðunluðunun, katliamcý Baas rejimlerini desteklediðini, Türkiye’de, darbe ortamý hazýrlamak için azýnlýk dinlerine mensup din adamlarýný katleden faþist bir siyaseti baþýndan beri aklamaya çalýþtýklarýný ne bilsin oradaki turist. Taksim’de o akþam kimler yoktu ki, hepsini saymayayým ama siz Cumhuriyet mitinglerinin o heyecanlý, sayýlarý saymakla bitmeyen bileþenlerine, ‘sosyalist sol’un kýrmýzýdan faþizmin siyahýna doðru giden bütün renklerini katýn sonra bunlara ‘bu cenahý biz niye geç tanýdýk, bunlarda iþ varmýþ’ diyen ve þu sýralar titreyip kendilerine dönen milliyetçi kesimleri ekleyin. Evet, göz yaþartýcý deðil mi, savaþ karþýtlýðýnýn (!) her kesimden, her siyasetten insaný bir araya getirmesi. Ama daha bitmedi, son aylarda iktidardan iyice umudunu kesen, özellikle, AK Parti Kongresi’nde, Hamas lideri Meþal’in konuþmasýyla bardaðýn taþtýðýný düþünen utangaç laik, (cami ile kýþla arasýna sýkýþmak istemeyen) liberal kesim de, Atatürk Kültür Merkezi’nin otoparkýnda arabalarý içinde, Marmara Oteli’nin kafesinde hatta daha da ileri giderek Emek Sinemasý’nýn sokaðýnda bu savaþ karþýtý tarihi gösteriye katýldýlar, orada bulunarak tarihe not düþtüler. Militarizmin kötülüðünün bir gecede bu þekilde aniden bu toplumun neredeyse birbirine düþman tüm siyasi taraflarýnýn bilincine çýkmasý tabii ki tarihi bir durum.

Þimdi izninizle bütün bu kesimleri bir araya getiren temel argümanlara gelmek istiyorum. Herkesin üzerinde birleþtiði temel argüman þu: ‘Türkiye’nin dýþ politikasý baþýmýza bunlarý getirdi, sýfýr sorun dediniz, stratejik derinlik dediniz, herkesi bize düþman yaptýnýz.’ Bakýn bu, þundan temel bir argüman buna, bir Ulusalcý-Kemalist, eskiden bir tek Yunanistan ve Ege’de ‘it dalaþý, Kýbrýs vardý’; þimdi Ýran’dan Suriye’ye oradan Ýsrail ve Rusya’ya kadar bütün komþular bize düþman derken, liberal kesim, bunu pekâlâ yeni Osmanlýcýlýk, yayýlmacýlýk diye eleþtirebiliyor. Milliyetçiler ise ‘Kürtleri’n, Araplar’ýn sorunlarýndan biz Türkler’e ne’ dediði zaman bunu bir ‘liberal’ kadar çürütmüþ oluyor. Ulusalcý sol ise buna Amerikan emperyalizminin bir oyunu dediði zaman iþi bitirmiþ oluyor. Bir de bu kesimler, hep birlikte, þu sýralar, mutlaka çok yakýnda,  iktidarýn bu yanlýþ dýþ politikasý yüzünden Ortadoðu’da bir savaþýn çýkacaðýný, Türkiye’nin yeni Osmancýlýk gibi, baþýný ABD ile bile belaya sokacak bir politikayý sürdürdüðünü iddia ediyorlar. Ama bunu da ABD’nin tezgâhladýðýný -gerçekten bu ikisinin ayný anda olduðunu- düþünüyorlar.  

Kim kaldýrdý bu mantýk dersleriniii!!??

‘Ýktidar, dünya þartlarýný hiç gözetmeden çok yanlýþ bir dýþ politika yürütüyor, bu politikaya izin vermezler, baþta bölgede hâkimiyeti azalacak ABD ve batý izin vermez.’ Bakýn bu da bir argüman -eleþtiri- ama ayný zamanda bu eleþtiri, bir bakýyorsunuz ‘Türkiye, Ortadoðu’da ABD’nin maþasý’ eleþtirisi ile birleþiyor. Bu argüman-eleþtirideki birbiriyle çeliþen bu iki durumun, ayný anda olabileceðini düþünmek belki bireyler için kabul edilebilir bir durumdur.  Ama böyle bir sav, bir toplumda bazý kesimler tarafýndan geniþ bir kabul buluyorsa, bunu ancak eðitim sistemindeki bir bozulmayla anlatabiliriz belki. Örneðin orta öðretimde, 12 Eylül’le birlikte mantýk derslerinin kaldýrýlmasý belki bu durumu açýklar diye düþüyorum.

Sonuçta savaþa karþýlar (!) ama aslýnda, savaþýn çýkmasýný, AK Parti iktidarýný götürecek yegâne fýrsat olarak gördükleri için çok istiyorlar. Türkiye’nin Ýran, Ýsrail, Rusya tarafýndan sopa yiyeceði -bunun ayný anda olabilmesi için inanýn her þeyi yaparlar ve bu garip durumun bunun için, ayný anda, olabileceðini de düþünüyorlar- bir konjonktürü, tabii savaþý, delicesine arzu ediyorlar.          

Tabii iþin þu acý tarafý da var. Ana muhalefet partisi merkezli bu muhalefet þaþkýnlýðý, belki iktidar partisi için kýsa vadede ‘hoþ’ bir durum ancak, Ortadoðu’da ve Avrupa’dan baþlayarak tüm dünyada müthiþ bir alt-üst oluþun yaþandýðý bir zamanda, Türkiye için büyük bir dezavantaj.