Ekim’de devrim var!

İlk provayı, 5 Ağustos’ta Silivri’de yapacaklar... Cezaevini basıp yurtsever tutsakları yahut tutsak yurtseverleri (meşrebinize göre birini seçin artık) kurtaracaklar.

Bunu kendileri söylüyor...

Kaç gündür yayın organlarında köpürtüyorlar.

Bu iş için hususi afiş ve pankart bile hazırlamışlar.

5 Ağustos’ta Silivri’de olacaklar. Tüm “Gezi ekibini” orada görmek istiyorlar... “Tutsakları” yargı bürokrasisinin elinden alıp Cihangir’e dönecekler. Devrimin ilk aşaması böylece tamamlanmış olacak.

Gezi ekibini ben de orada görmek istiyorum.

Sponsorları ve medya ayağıyla birlikte...

Ece Temelkuran, Ahmet Hakan Coşkun, Sırrı Süreyya Önder, filan...

İlaveten, İstanbul sermayesinin tahsis edeceği otobüslerle kimi özel üniversite öğrencileri (Koç’lar, Yeditepe’ler, şunlar bunlar) gösteri alanına taşınabilir...

Meltem Ünal Erzen hanımefendi (hani “Badem IQ” diyerek oruç tutanlara hakaret eden hanımefendi) tam dokuz otobüs dolusu eylemci götürmüş Taksim’e... Ben Barış Yarkadaş’ın yalancısıyım.

Koskoca İstanbul sermayesi Meltem Hanım kadar olamayacak mı?

Can Dündar’ı da orada görmek isterim.

Güvenlik güçlerinin olası müdahalesinde Can’a çok iş düşecektir.

Times’a yazacağı yazı için malzeme bile çıkarabilir: “Polis Silivri’de katliam hazırlığı yapıyor. Gözlerimle gördüm. Annelerin kucağından çocuklarını alıp bilinmez bir yere götürüyorlar...

Vahşet bu!”

Sırrı Süreyya Önder kendisini gösterme fırsatını değerlendirmek istemeyebilir.

Kürt oylarına göz kırptığı için ince eleyip sık dokuyacaktır.

Saygı duyarız.

Bu durumda Ahmet Hakan Coşkun, bağdaş kuracak başka bir partner aramak zorunda kalacaktır...

Ben Cüneyt Ülsever’i öneriyorum. “Bir prens köylüler gibi bağdaş kurmaz” diyorsanız, Soner Yalçın olsun...

Silivri baskını hayırlısıyla tamama erdikten ve tüm tutsaklar salıverildikten sonra ikinci aşamaya geçilecek.

Eylül ya da Ekim’de sahneye konacak “dev kitlesel gösteri...”

Mustafa Sarıgül, “Ekim, devrim ayıdır. Gör bak daha neler olacak” tadında bir açıklamayaparak, sahneye konacak dev kitlesel gösterinin mahiyetine dikkat çekmişti.

Neler mi olacak?

Bunu Halk TV haftalardır muştulayıp duruyor.

Bütün bir yaz boyunca parklarda “forumlar” halinde devam eden gösteriler, sonbaharla birlikte “hükümeti devirmeye dönük büyük bir halk hareketine” dönüşecek...

E, hadi bakalım...

Nasılsa, “Bu eylemlerin hedefindeki tek kişi diktatör Erdoğan” diyecek mebzul miktar arsıulusal aktöre sahipsiniz. Atatürkçü Düşünce Derneği sponsor olur. Bir türlü “Atatürk” filmi çekemeyen Atatürkçü yönetmen Fuad Kavur imzacıları ayarlar. Fazıl Say piarını yapar.

Sonra “mahalle baskısıyla” Orhan Pamuk’tan bir demeç alırsınız.

Nedim Gürsel de, “Boğaz’da rakı içmenin zorlukları” başlıklı bir yazı yazar.

Mümkündür.

Fakat acı gerçeği söyleyeyim size:

İş, “Bu kuşak farklı, bu kuşak esprili, bu kuşak öncekilere benzemiyor, bu kuşak yeni Türkiye’yi temsil ediyor” diyerek meydanlara sürdüğünüz “çiçek çocukları” aşıyor. Çoktan aştı...

Darbecisiyle, faşistiyle, Kemalist’iyle, Perinçek’çisiyle, Ergenekoncusuyla, hazımsız Beyaz Türk’üyle “eski Türkiye” meydanlarda geçit resmi yapıp duruyor.

Zarar verirsiniz...

Bunu başarabilirsiniz.

Sadece zarar verdiğinizle kalırsınız ama...

Kendiniz de altında kalırsınız...