Ekmek ve su kadar muhtacýz adalete

‘REÝS BEY’... Üstad Necip Fazýl'ýn kaleme aldýðý güçlü tiyatro eserini, Ankara Devlet Tiyatrosu'nda seyrettik. Devlet Tiyatrolarý Genel Müdürümüz Mustafa Kurt beyefendiye ve emeði geçen tüm sanatçýlara gönül dolusu teþekkürler ediyoruz. 

Doðrusunu isterseniz Reis Bey aðýr bir eserdir. Hemen her cümlesi felsefe yükünü sýrtlanmýþ bu oyunun sahneye nasýl konulacaðý kadar, kelime hazinesi maalesef tükenmiþ yeni nesil tarafýndan çok da takip edilemeyeceði endiþesiyle gittim Büyük Salon'daki oyuna. Fakat kapýdan itibaren salonu ýþýklý gözleriyle aydýnlatmýþ gençleri görünce, çok sevindim. Tek kiþilik boþ yer kalmadan oynuyormuþ oyun, 2 Ekim 2018'den bugüne. 

Konu kasvetli, hicranlý bir konu. Adeta otomatik hale gelmiþ bir ceza yargýcýnýn, hayattan, insandan, sevgiden kopuk meslek aþký, onu bir zalime dönüþtürmüþtür. Hukuk ve kanun arasýndaki hayati farklýlýðý, çarpýcý bir þekilde ortaya koyuyor bu piyes. Reis Bey, insanlarýn suçluluðunu esas alýr, zararlý insanlarýn toplumdan derhal ayýklanmasý gerektiði fikrindedir. Bir masumu idam ettikten sonra büyük bir sarsýntý yaþar... Adaletin ve merhametin sarsýntýsýdýr bu.     

Üstad Necip Fazýl bir edebiyat ve düþünce dehasý olarak edebiyatýn her alanýnda önemli eserler verdi. Þairdi. Romancýydý. Düþünce adamýydý. Hikayeciydi. Tiyatro yazarýydý. Gazeteciydi. Hatipti. Bir ilham þelalesi olarak çaðladý durdu ömrü boyunca. Tiyatroyu hep ayrý tuttu sanat yolunda; ''Tiyatro, mistik bir aynadýr'' derdi. 

1976'da Kültür Bakanlýðý'nca 3 cilt halinde yayýmlanan 15 deðerli tiyatro eseri arasýndadýr, ‘Reis Bey’. Adaleti; cezalandýrmaktan ibaret sayan, baskýcý bir aðýr ceza reisinin, yanlýþ verdiði bir karar neticesinde asýlan masum bir adam, piyesin tüm sahnelerinde vicdanýnýzda sallanýp duruyor. Ruhu sanki sahnede dolanýyor. 

Kapladýðýmýz alan, bir baþkasýnýn gasp edilmiþ alaný mý? 

Adalet, niçin hava, su ve ekmek kadar önemli. 

Adaleti saðlamakla görevli olanlar, merhametten uzak düþerlerse, mazlumlarýn ah'ý onlarý nasýl çarpar... 

Zor sorular, bunlar. 

Gariplerin, kimsesizlerin, en alttakilerin, gece insanlarýnýn, fukaralarýn, gurebanýn, itilmiþlerin, kovulmuþlarýn, kaçýndýklarýmýzýn baþrolde olduðu bir oyun bu. Tiyatrodan çýktýktan sonra, bir müddet uyuyamadým. Aðlayanlarýn sesi, bir inilti olarak benimle birlikte bütün gece saðdan sola döndü, yataðým ýsýrgan otlarýyla doldu... 

Özellikle Hukuk Fakültesi öðrencileri tarafýndan raðbetle seyrediliyormuþ oyun. Benim aklýma siyasetçiler de geldi. Keþke hepsi seyretse bu oyunu. Adalet ve merhametin ne kadar önemli olduðunu dýþarýdan bir gözle seyredebilseler. Tiyatronun bu özelliði var. Bir insanlýk ibreti. Bizi insanlýðýmýza yaklaþtýrýyor, vicdanýmýza ýþýk tutuyor. 

Reis Bey, bir adalet eleþtirisi ve bir merhamet manifestosu olarak da okunmalý ve seyredilmeli... 

Ýdam'a hayatým boyunca karþý çýkmýþ bir hukukçu olarak vicdanýmý haklý çýkartan bu oyunu sahneye koyduklarý için devlet tiyatrolarýna tekrar teþekkür ediyorum.