Ekmeleddin’i değil, dini aşağılıyorsunuz

Ekmeleddin İhsanoğlu’na “Ekmeleddin” diyecek kadar düşmedim... Bu münasebetsizlik (ceffelkalem “Ekmeleddin” deme münasebetsizliği) bana değil, Ekmeleddin isminin çağrışımlarından espri üreten ulusalcı çevrelere ait. 

Ekmeleddin Bey’i tanımam...

İşim olmaz.

Hangi dünya görüşüne mensuptur, bilmem...

Bir vakitler, geleneğin önemini vurguluyordu, “Jöntürk kafası” gibi laflar ediyordu, örtük devrim eleştirileri yapıyordu... “Çatı adayı” ilan edildikten sonra, bildiğimizi gibi biri olmadığını kanıtlama telaşına düştü... Atatürk’le ve Cumhuriyetle bir meselesi yokmuş... Bilakis Atatürk’ü severmiş. Seçim kampanyasına da zaten Atamızın yattığı Anıtkabiri ziyaret ederek başlayacakmış. (Dün bu tarihi ziyareti gerçekleştirdi.)

Ben de Atatürk’le bir meselesi olduğunu düşünmüyorum.

Belki Atatürkçülerle meselesi vardır... Bilemiyorum. “Jöntürk kafası” derken onları işaret ediyordu muhtemelen.

Bir sağcı aydın geleneğidir:

Rejimle ve rejimin sembol isimleriyle cepheden savaşmazlar. Mücadelelerini çoğu zaman “ima”larla ve retorik yaparak yürütürler. Bunu yaparken de, rejimle bir problemleri varmış duygusu uyandırmazlar. Sütre gerisinden ateş ederler.

Ekmeledin Bey’i de bu geleneğin içine yerleştirebilir miyiz?

Haksızlık etmek istemem. Beyan esastır... Kendisi, “Hayır, yok rejimle bir meselem” 
diyorsa, yoktur.

Fakat Ekmeleddin Bey, şu haliyle bile kendisini kabul ettirebilmiş değil.

Hâlâ aidiyetini ve terkettiğini düşündükleri mensubiyetini sorguluyorlar... Gizli bir İslamcıymış. Gerici fikirleriyle tanınıyormuş. (Kaç fikrini biliyorsunuz? Hangi eserlerini okudunuz?) CHP içine sızdırılmış bir din ajanıymış. Badem bıyıklarından da belli değil miymiş zaten?

Hadi İslamcılığını, gericiliğini, badem bıyıklarını anladık...

Bir de Hilafetçi’ymiş, iyi mi?

Bunu, Uğur Mumcu’nun kitaplarından esinlenmiş bir Ulusal Kanal gönüllüsü söylü
yor.

Ekmeleddin Bey’in Hilafet konusunda ne düşündüğünü bilmiyorum. Bu konuda bir beyanına rastlamadım. Bir Hilafet programını ya da paket düşüncesini savunduğunu da sanmıyorum. Babası İhsan Efendi, Mısır’da “Hilafet” diye diye terk-i diyar eyledi ama bu hususiyetini oğluna geçirdiğine dair bir emare bulunmuyor henüz...

Bazılarını rahatlatacaksa söyleyeyim:

Ekmeleddin Bey, tipik bir “Aydınlar Ocağı” sağcısıdır. Ondan rejime bir zarar gel
mez.

Seçilirse (ki, asla ihtimal vermiyorum) kendisini aday gösterenlerle uyum içinde olacak, eski Türkiye özlemcilerinin gönlünü hoş edecektir.

Dünyayla da uyum içinde olacaktır.

Hele, “Erdoğan kontrolden çıktı” diyen Amerikalıları hiç üzmeyecektir.

Pensilvanya da memnun kalacaktır, CHP de...

Fakat şu haliyle bile yaranamıyor adam size... İstediğiniz sözleri söyledi, istediğiniz güvenceleri verdi, istediğiniz iç ve dış referansları getirdi... (Dünürüne, “Namaz kılarken görmedim” bile dedirtti. Daha ne yapsın?)

Hâlâ, var olduğunu düşündüğünüz “mensubiyetini” sorguluyorsunuz ve o mensubiyetten kaynaklanan “değerleri” (dine ait değerleri) aşağılıyorsunuz.

Dün sosyal medyada gördüm:

Devrimci öğrenciler pankart açmışlar: “Bunca yıl metalurji diyemediniz, şimdi EKMELEDDİN deyin bakalım.”

Niye Ekmeleddin diyemezmişsiniz aslanlar?

Bu kadar uzak bir isim mi size? Hayatınızda “kemal”in ve “din”in yeri olmadı mı hiç? Nerden geldiğinizi, isimlerinizi nasıl aldığınızı sanıyorsunuz?

Bu kadar mı uzaklaşınız kendi kültürünüzden, kendi kavramlarınızdan, kendi değerlerinizden?

Metalurjiye dönmeyen diliniz, çok güzel din ve dindar aşağılaması yapabiliyor ama...

İlle bir kulp arıyorsanız, “Ekmeleddin İhsanoğlu CHP’yi dizayn etmek isteyenlerin bir operasyonudur. Kasetten genel başkan çıkaranlar, İhsanoğlu’ndan Cumhurbaşkanı adayı mı çıkaramayacaklar” iddiasına bakın.

Hatta bu iddiayı ciddiye alın.