Ekonomide bir demokrasi deneyimi: Kent Ekonomileri Forumu

Dün Van Kent Ekonomileri Forumu’nun moderatörlüðünü yapmak üzere Van’daydým. Türkiye’nin birçok ilinde þu sýralar yapýlan kent ekonomileri forumlarý, yalnýzca sivil toplum kuruluþlarýnýn, üniversitelerin, yurttaþlarýn katýlýmýyla ilk önce kentin temel sorunlarýný ele alýyor ve bu sorunlardan yola çýkarak bir vizyon belirliyor. Daha sonra tüm katýlýmcýlar, süreç içinde kurumsallaþacak bu forumda ülke ekonomisi ile görüþlerini, olmasý gereken hususlarý dile getiriyorlar ve gelir farklarýný en aza indirecek bir kalkýnma stratejisi arayýþý buradan yola çýkarak yapýlýyor.

Her kentte bu perspektifte yapýlan forumlarýn, kentin kalkýnma vizyonunu ele alan ve ülke ekonomisi üzerine görüþ bildiren sonuç bildirgeleri oluyor. Bu bildirgeler sanýyorum, ekonomi yönetimine, ekonominin yol haritasýnda önemli bir rehber olacak. Dolayýsýyla bu adým, bizim önümüze þu gerçeði koyuyor; artýk ülke ekonomisinin Londra’dan, Washington’dan ya da IMF gibi kurumlarýn toplantý odalarýndan hatta ve hatta Ankara’dan doðrudan belirlenmesi tarihe karýþacak. Ekonominin yol haritasý, o ekonominin katma deðerini yaratanlarca belirlenecek. Bu fikrin hayata geçmesi inanýn Türkiye’de çok þeyi deðiþtirecektir. Yalnýz ekonomiyi daha adil, daha katýlýmcý ve baðýmsýz bir yola sokmayacak, ayný zamanda bu yol Türkiye’de yerellerden baþlayan yeni bir demokrasi anlayýþýný da yeþertecektir. Çünkü aþ ve iþ insanca yaþamanýn baþlangýcý ve ilk adýmý olduðu gibi, iþ ve aþ olmayýnca da siz hiçbir yerde kalýcý demokrasiyi inþa edemezsiniz. Artýk teknolojinin her yere gittiði, eðitimin örgün eðitim olmaktan çýkarak yaygýn ve çok yönlü hale geldiði ve herkese ulaþtýðý bir dünyada ekonomiyi de o ekonominin temeli olan insanlarýn beklentilerini de tek bir merkezden belirleyemezsiniz. Yerel demokrasi aðlarý, bu aðlara tüm bireylerin eksiksiz, eþit düzeyde katýlýmý, teknolojinin þu an geldiði aþama itibariyle karþýmýza yeni daha geliþmiþ bir demokrasi fýrsatýný çýkartýyor. Ýþte Kent Ekonomileri Forumu, bu anlamda hem bir demokrasi deneyimi hem de bu topraklarýn ekonomik potansiyelini ortaya çýkarma, bunu ortaya çýkardýkça da bölgeler arasý, yurttaþlar arasý gelir uçurumlarýný ortadan kaldýrma yolunun ilk adýmlarýndan birisi. Önemli olan bu tür deneyimleri yaygýnlaþtýrmak ve müesseseleþtirmek. 

Van...

Van’a geldiðimde eski þehre ve yeni kurulmakta olan Van Gölü’nü tepeden gören yeni þehre baktým. Karþýda Süphan Daðý bütün heybetiyle göle bakýyor. Tabii Van Gölü gibi bir doða hazinesi ancak bu topraklara nasip olurdu. Tarihi Ýpek Yolu’nun geçtiði, Dicle ve Fýrat’ýn suladýðý Mezopotamya’nýn bereketini yukarýya, Batý’ya taþýyan topraklar... Van hâlâ iþsizliðin en yüksek olduðu kentlerimizden biri, sanayi yok denecek kadar az, olmasý gereken kültür ve göl turizmi ise geliþmemiþ, hayvancýlýk yarý yolda kalmýþ. Depremden sonra hýzlý yapýlaþma ve Van’a olan ilgi inþaat sektörünü canlandýrmýþ, barýþýn artýk kalýcý olacaðý umudu ile de konut fiyatlarý sýçramýþ. Müthiþ bir fiyat þiþkinliði ve balonu var. Buradan yine birileri iyi para kazanýyor.

Bundan yýllar önce Ýpek Yolu’nu ‘toz’ yoluna çeviren küresel çeteler bu kentte cirit atýyordu. Dünyanýn en güzel kentlerinden birinin hiç haketmediði yerde olmasýnda bu çetelerin ve Türkiye’nin askeri vesayet döneminde onlara göz yuman, daha da ötesi onlarla ortak olan siyasetin de þüphesiz payý vardýr. Türkiye’nin batýsý sanayi, kültür ve turizm hakimiyetini ele geçirirken, doðuya kaçakçýlýk ve her türlü yasal olmayan sýnýr ticareti çevrimi ve silah tüccarlarý kaldý. Ama þimdi bu uðursuz çevrimi yýkýyoruz.

Berç Keresticiyan’dan günümüze...

Diyeceksiniz, þimdiye deðin, Cumhuriyet kurulduðundan beri, ülke ekonomisinin bu ‘uðursuz’ yolu nasýl belirlendi, bu belli, öyle kolay yýkýlýr mý? Evet, geçmiþte siyasi iktidarlar ve darbe dönemlerindeki darbe hükümetleri, askerler nereye bakýp ekonominin stratejisini belirlediler. Öyle IMF’den falan bahsetmeyeceðim. O, iþin hepimizin bildiði, hergün anlattýðýmýz, buzun suyun üstündeki kýsmý.

Geçen gün Cem Küçük Yeni Þafak Gazetesi’nde ilginç bir yazý yazdý. Küçük, bu yazýsýnda yakýn tarih uzmanlarý dýþýnda az kimsenin bildiði bir isimden bahsetti: Berç Keresticiyan Türker. Ermeni kökenli bir bankacý Keresticiyan ama Atatürk’le öyle bir iliþkileri var ki, Türk’ten daha Türk oluyor Bay Berç Keresticiyan. Berç Bey, ayný zamanda, sýký sivil toplumcu (!) Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nden Mason teþkilatlanmasýna varan oldukça ‘derin’ ve geniþ bir örgüt deneyimi var. Ama onun bu deneyimini oðlu Ýbrahim Türker, hakkýyla sürdürüyor ve Washington-Londra-Brüksel hattý ile bizim Ergenekon’u birleþtiren bir istasyon þefi oluyor.

Türkiye’de solcular da, milliyetçi saðcýlar da IMF’ye çok kýzarlar, Türkiye’yi soydu diye. IMF gibiler ön bürodur, inanýn. Yani Ýbrahim Keresticiyan gibilerin Türkiye’de, Türkiye’ye özgü bir model olarak yönetim kurulunda parti üyesi bulunduran bankalarýn, Türkiye’yi vergi imtiyazý ile ‘oyan’ postallý holdinglerin ve onlarýn yabancý ortaklarýnýn yanýnda IMF sütten çýkmýþ ak kaþýktýr. Þimdilerde bunlarýn bir baþka versiyonu Ruslar’ýn ve Almanlar’ýn dümen suyuna giriyor.

Þimdi biz ekonomi politikalarýmýzý Londra’da, Washington’da hatta Ankara’da deðil, Van’da, Diyarbakýr’da, Edirne’de, Isparta’da, Uþak’ta belirliyoruz. Berçlerin, Keresticiyanlarýn, Türkerlerin devri bitiyor. Dostlara ve düþmanlara...