Mustafa KARAALÝOÐLU
Mustafa KARAALÝOÐLU
Tüm Yazýlarý

Ekonomide bundan sonrasý damar cerrahisi dönemi

2002 sonunda bir tahmin yapýlacak olsa Türkiye ekonomisinin 2002-2014 dönemindeki yükseliþ ve geliþmesini hayal etmek imkansýz olurdu. Dahasý, bu dönemde bütün dünya birden fazla kriz yaþamasýna raðmen Türkiye’nin bu rüzgarlardan etkilenmeden veya en az seviyede etkilenerek çýkmasý da tahmin edilemezdi. 

Gayrý Safi Milli Hasýla’dan ihracat performansýna, enflasyonla mücadeleden kiþi baþýna düþen gelir rakamlarýna kadar refahýn bütün kalemlerinde büyük ve anlamlý deðiþiklikler yaþandý. 11 bin dolara yaklaþan kiþi baþýna yýllýk gelir büyük bir ekonomik baþarýdýr. 12 yýlýn sonunda en fakirden en zengine kadar herkesin hayatý deðiþti, ölçek büyüdü, hayat kalitesi arttý ve sosyal sýnýflarýn bir üst sýnýfa yükselme yolu açýldý.

Ekonomi ve demokrasi birbirini destekliyor

Ekonomideki kazanýmlar demokrasinin deðerini de artýrdý. Demokrasi, siyasal istikrar ve ekonomideki canlýlýðý diri tuttu. Gezi Parký ve 15 Aralýk gibi sarsýcý süreçlere raðmen Türkiye ekonomisi kayýplar verse de büyümeye ve krizlere karþý dayanýklý pozisyonunu korumaya devam etti. Ekonominin güçlü yapýsý demokrasiye yönelik saldýrýlarýn önlenmesinde büyük bir fonksiyon icra etti. Türkiye, malum dýþ politika yaklaþýmlarý nedeniyle uluslararasý denklemde fazla sempatik bulunmamasýna raðmen krize girmeden, büyümeye devam etti. Sadece (azalmakla birlikte) dýþ yatýrým çekmekle kalmadý, Ülker’in 2 milyar Sterlin’e United Biscuits’i satýn almasý gibi cesaret verici küresel hamlelere de devam etti. Ekonominin tabiatý gereði yavaþlayan sektörlerin yerine inþaat gibi satýþ ve üretim dinamiði yüksek olanlar ikame oldu. 

Bütün bunlar, siyasal gerilim ve küresel risklerin arttýðý dönemlerde bile ekonominin kendi yolunu bulma kapasitesini gösteriyor. Mesela, bu yýlýn Ekim ayýnda 12 milyar 598 milyon dolarla Cumhuriyet tarihinin en yüksek aylýk ihracatý gerçekleþtirildi.

Bir ekonominin 10 bin dolar milli gelir bandýný aþmasý zor bir hedefti ve bu gerçekleþti. Ancak, 25 bin dolara ulaþmak; yani, bilinen deyimle orta gelir tuzaðýný aþmak daha zordur. Türkiye’nin önünde þimdi bu zor hedef vardýr. Benzer tecrübelerden biliyoruz ki þimdiden sonra ilmek ilmek dokuyarak ve ekonominin bütün kýlcal damarlarýný çalýþtýrarak ilerlemek gerekiyor.

Kalkýnma Planý geri mi dönüyor?

Baþbakan Davutoðlu’nun dün kamuoyuyla paylaþtýðý Öncelikli Dönüþüm Programý Eylem Planý bu açýdan dikkat çekicidir. Planýn makro hedeflere ulaþma konusundaki tekniði tam da ilmek ilmek dokuma mesaisini hesaba katýyor.

Artýk, Ar-Ge’nin bir slogan olmaktan çýkýp temel sermaye kalemlerinden birisi olmasý gerekiyor. Ýnovasyonla özgün Türkiye markalarý üretilmesi da kaçýnýlmazdýr. Cari açýktaki en büyük kalem olan enerji faturasýný düþürmek Türkiye’nin elinde deðil ama diðer kalemlerde yerli üretimle azaltýlabilir. Türkiye’nin üretebileceði ürünlerde dýþa baðýmlýlýðý azaltmak üzerinde uzun süredir çalýþýlan bir projeydi; þimdiden sonra mutlaka hayata geçirilmesi gerekiyor. Baþbakan da 2018 sonuna kadar cari açýðýn yüzde 5.2’ye çekilmesinin de hedeflendiðini söylüyor.

Dikkat çekici bir nokta, çoktandýr unuttuðumuz “Kalkýnma Planý” kavramýnýn yeniden dile getirilmesi ve bunun küresel ekonomiye tam entegrasyon hedefiyle birlikte anýlmasý oldu. Yeni dönemin felsefesine iliþkin ilginç bir tanýmlama...

Elle tutulur hedefler

Hükümet, bir yandan içeride kamu alýmlarý yoluyla teknoloji geliþimine destek vermeyi bir yandan da uluslararasý alanda markalaþmayý planlýyor. Mesela, bir önemli nokta da týbbi malzeme ihtiyacýnýn en az yüzde 20’sinin ve ilaç ihtiyacýnýn da yüzde 60’ýnýn yerli üretimle karþýlanmasý planlanýyor. Türkiye’nin dünya pazarýnda lojistik hizmetleri alanýndaki gücünü artýrmayý planlamak ve limanlarýn kapasitelerini artýrmak da yýllardýr konuþulan ama bir türlü gereken adýmlarýn atýlmadýðý alanlar olarak plana girmiþ bulunuyor. 

Türkiye’nin gelecek hedeflerine dair heyecaný, fikri ve kaygýsý olan herkesin planýn detaylarýna bakmasýnda fayda vardýr.