Ekonomiye dair sinsi gerçekler

10 kiþilik kuruldan 11 ayrý fikrin çýktýðý bilim dalýna ekonomi deniliyor.

Ýþimiz zor!

Soru þu: Türkiye nereye gidiyor? Ekonomimiz iyi mi  kötü mü?

Cevap: Nerden baktýðýnýza baðlý.

Ekonomiye finansal-parasal gözlükle bakýyorsanýz muhteþeme yakýn bir ekonomik baþarýkarþýmýzda duruyor.

Üç ana göstergeden borsa almýþ baþýný gidiyor, döviz yerlerde sürünüyor; faiz ise beklemediðimden de düþük.

Ya diðer parasal göstergeleri:

Enflasyon yýllardýr tek hane, Merkez Bankasýnýn kasasý dolu, bankalar kredi vermek için sýrada bekliyor.

Yani ülkemde para bol.

Gelelim insan boyutuna. Zaten benim için ekonomi insan demektir. Bu parasal baþarýlar insana nasýl yansýyor.

Ýþte burada karþýmýza cevaplamasý zor sorular çýkýyor. Milli gelir on yýlda yüzde 60 reel artmýþ; ama özel sektör çalýþanlarý kazançtan pay almayý býrakýn, maaþlarýndan kaybetmiþ.

Not: Bilinen gerçek memur, emekli ve asgari ücretteki reel artýþtýr. Oysa sorun devletin belirlediði ücretler deðil; özel sektör patronlarýnýn belirlediði ücretlerdir.

Bu sorunu defalarca tekrarlýyorum. TUIK bile veri deðiþtirerek gerçeðin net algýlanmasýný önlese de bilinmesi gereken önemli bir sorun bu.

Gelelim ikinci yanýltýcý algýya: 'Dýþ açýk ve doðal olarak cari açýk yüksek enerji fiyatlarýndan kaynaklanýyor'. Maalesef yýllardýr sýðýndýðýmýz bu argümanýn da ne kadar yanýltýcý olduðunu son üç yýldýr daha net görüyoruz.

Türkiye üretim süreçlerini ciddi þekilde sekteye uðratarak yapýsal dýþ baðýmlýlýk dönemine girmiþtir. Geçmiþ yýllarda yüzde 7,0'nin üzerindeki büyümeler dönemlerinde verdiðimiz dýþ açýk oranýný artýk yüzde 3,0'ün altýndaki büyümelerde veriyoruz.

Dýþ baðýmlýlýk sorunu net þekilde enerji sorunu olmaktan çýkmýþ; yapýsallaþmýþtýr. Bu yönde yapýlan planlarýn da maalesef ciddi þekilde uygulan(a)madýðýný ve yapýsal sorunun derinleþtiðini görüyoruz.

Þimdi asýl konuya gireceðim:

Türkiye'de ekonomiye iliþkin tartýþmalar maalesef stok, yani o andaki miktarlarla anlatýlmaya çalýþýlýyor. Oysa bizim stok seviye durumumuz hala sorun deðil; çok daha derin incelenmesi gereken akýmsal sorunlarýmýzdýr.

Mesela bizim dýþ açýk ve buna baðlý olarak dýþ borç sorunumuzdan ziyade dýþ sermayeye baðlýlýk sorunumuz vardýr. Bugün Türkiye'nin stok olarak hiç bir borç miktarý sorun oluþturacak seviyede deðildir.

Ama asýl mesele de bu deðildir. Þimdi can alýcý noktayý tartýþalým.

Son 10 yýlda Türkiye'ye güçlü siyasal iktidar sayesinde 350 milyar dolardan fazla yabancý sermeye giriþi olmuþtur.

Bu para nereye gitti?

Ýþin ikinci tarafý ise hanehalký borçlanmasýnda. Hanehalkýmýzýn borçlarý nerede ise bir kaç milyar liradan on yýlda 220 milyar lirayý aþtý. Ailelerin normal gelirlerle yaptýklarý tüketime ek olarak kredili olarak yapýlan bu tüketimin ne kadarý üretim-istihdam ve kazanç olarak bu ülkeye geri döndü dersiniz?

Sorunumuzu geçmiþten alýp geleceðe uyarlayalým: Türkiye yüzyýllýk sorunlar birikimini çözüyor. Hükümet, siyasal alanda hayallerimizin ötesinde çok büyük deðiþimlere ve baþarýlara imza atýyor.

Zaten son yýllardaki övgülerin ekonomiden siyasete kaymasý da dikkat çekicidir.

Temel sorunlarý çözen Türkiye inanýlmaz fýrsatlarla karþý karþýya. Kredi not artýþýndan tutun da bölge liderliðinden kýta liderliðine yönelen bir Türkiye karþýmýza çýkýyor. Elbette bu kadar büyük baþarýlarý hem içerde hem de dýþarýda eski iþbirlikçiler hazmedemeyecektir.

Ama sorunun biz ekonomistler açýsýndan bir baþka boyutu daha var. Ekonomimiz bu tablo ile bu siyasal baþarýlarý hazmedebilecek mi? Paralar oluk gibi aktýðýnda bu paralarý ne yapacaðýz?

Yakýnda ülkemize ekstradan on milyarlarca dolar aktýðýný varsaysak ne olacak? Üretim-yatýrým-istihdam ve kazançlar artacak mý?

Mesela 350 milyar dolar yabancý sermayenin geldiði geçmiþ on yýlda bu kadar paraya raðmen kazancý gerileyen 18 milyona yakýn özel sektör çalýþaný bundan sonra ne olacak?

Veya çalýþanýna yüksek ücret veremeyen Türkiye'nin yerli üreticileri nasýl kazanacak?

Burada bir tespiti yapmak durumundayýz: Recep Tayyip Erdoðan liderliðinde kazandýðýmýz 350 milyar dolar parayý önceki on yýlda finansallaþtýrýp-kredileþtirerek üretim yerine tüketime kanalize eden IMF programýnýn artýk kökünün kazýnmasý gerekiyor.

Türkiye, finansallaþma-kredileþme ve tüketim toplumu olma pozisyonundan çýkarak acilen yapýsal bir deðiþime ihtiyaç duymaktadýr.Geçen hafta yazdým: Bu model bize 2014-2015'i zor yaþatýr. 2023 zaten reel olmaktan çýktý.

Bu sorunu neden yazýyorum?

Yukarýda reel ekonomide yaþadýðýmýz dýþ baðýmlýlýk sorununu yazmýþtým. Oysa asýl büyük sorun finansallaþma ile oluþacak dýþ baðýmlýlýktýr. Hem reel sektörün hem de finansallaþan mali kesimin dýþ baðýmlýlýðý çok daha kolay olacaktýr.

Açýkçasý ben bu modelin bir ekonomik tercih olarak bilinçli olarak uygulandýðýný düþünüyorum. Reel sektör bakanlarý her ne kadar aykýrý uyarý açýklamalarý yapmýþ olsalar bile mali politikalarda ne bir kadro deðiþimi ne de bir zihniyet deðiþimi gerçekleþmiyor.

Mali kesimde finansal cilaya son sürat devam ediliyor.

Burada bu sürece yönelik bir küçük açýklamada daha bulunmak istiyorum. Finansallaþma ve ekonomik kontrol noktasýnda  ülkemizde de Gladio sonrasý Akdeniz ülkelerinde yaþanan süreçlerin benzeþtiðini görürüz.

Ekonomiye "mali sektörü düzelt ki reel sektör de düzelsin" mantýðýndaki bakýþýn uzantýsý þu olabilir mi: Piyasalarý kontrol et ki siyaseti kontrol edebilesin.

Ýþte bu noktada yeni bir yapýlanma henüz filizlenme aþamasýnda dikkat çekiyor. Borsamýzdaki "okumuþ çocuklar birliði".

Nedir bu birlik?

Okumuþ ve iyi eðitim alarak þirketlerde iþe giren bir kesim ile bu þirketleri halka arz eden borsa oyuncusu kesimin iþbirliði. Hatta iþbirliði bu kadarla bitmeyip halka açýk büyük þirketlerde de yer edinip, bu þirketlerin para kazandýracak bilgilerinin yine bu oyuncu kesime aktarýlarak yýllara dayanan uzun soluklu büyük borsa operasyonlarýn gerçekleþtirilmesi birlikteliði.

Bugün alkýþlanan bu operasyonlar ile þirket deðerleri yükseliyor, borsa yükseliyor ama bu bilgileri bilmeyenlerin dýþýnda nerede ise kimse kazan(a)mýyor.

Borsadaki yükseliþlerde eskiden yatýrýmcý sayýsý azalýyor diye eleþtiriler gelirken artýk sisteme uymayan þirketlerin kazandýrmadýðýný görmeye baþlýyoruz.  "BÝZden olmayan nemalanamasýn" dönemi uzun yýllarýn sabýrla örülmüþ yolunda artýk filizlenmeye baþlýyor.

Artýk mahalle kabadayýlarýnýn vurgunlarýnýn yerini, görünüþte çok masum sinsi seri katillerin aldýðýný izliyoruz.