Ekranda kaybolup giden bir aday!

Çarşamba akşamı CNNTürk’te Buket Aydın’ın “40” programında Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayları vardı. Mehmet Özhaseki ve Mansur Yavaş’ın ayrı ayrı da olsa aynı programda soruları cevaplaması iki adayı kıyaslamak için güzel bir fırsat sundu. 

Doğrusu bu programda da görüldüğü gibi Cumhur ittifakının desteğini alan AK Parti’nin adayı Mehmet Özhaseki ile İP’in desteklediği CHP’nin adayı Mansur Yavaş arasında yerel yönetim bilgisi ve vizyonu, siyasi bakış ve genel görünüm açısından büyük bir fark ortaya çıktığını söyleyebiliriz. 

Bu programı Ankaralı seçmenin internetten bulup izlemesinde fayda var. Dedikodu kanallarıyla abartılan Yavaş’ın siyasi yetersizliği çok açık bir şekilde ortaya çıkıyor.

Merak edenler internetten bu programı bulup seyretseler iyi olur diyorum, zira danışmaları bir daha Yavaş’ın kolay kolay televizyon programına çıkmasını istemeyeceklerdir. Çünkü bir tarafta görünürlük kazandıkça, konuştukça, halka dokundukça, medyada kendisini anlattıkça kazanan bir Özhaseki var; diğer yanda görünürlük kazandıkça, konuştukça, medyada veya sokakta sorulara muhatap oldukça kaybeden bir Yavaş var.

Aslında sadece Özhaseki ile Yavaş’ın siyasi profilleri arasında derin bir uçurum yok… Asıl büyük uçurum Yavaş’ın olgusuyla, algısı arasındaki uçurumdur. Bir insan yıllardır siyasetin içinde olur, belediye başkanlığı yapar, seçilemese de defalarca aday olur da bu kadar mı hazırlıksız olur, bu kadar mı sorular karşısında ezilir?

Buket Aydın’ın sorduğu sorulara, ‘yanlış, alakasız’ gibi yorumlar yapan ve neredeyse her sorunun etrafından dolaşan bir aday... 

Aydın’ın “Daha hangi partili olduğunu anlayamadığımız birine neden oy verelim?”, “Siz Cumhuriyet Halk Partisi’nin mi, yoksa Kemal Kılıçdaroğlu’nun mu Ankara adayısınız?”, “Ankara’yı yönetmek, Beypazarı’nı yönetmekten nasıl daha kolay olabilir?” gibi sorularına Yavaş’ın verdiği cevaplar zayıf olmanın ötesinde akla zarardı. Mesela Ankara’yı yönetmek daha kolaymış çünkü Ankara’nın imkânı daha çokmuş. Siyasi sorulara verdiği cevaplar ne kadar boşsa, belediyecilik ve proje sorularına verdiği cevaplar da o kadar boş. “Ulaşım sorununu nasıl çözeceksiniz?” sorusunun dahiyane cevabı, “Toplu taşıma”. Lise öğrencisine bu soru sorulsa o da bu kadar cevap verebilir. Ee peki nedir kardeşim bu toplu taşıma projen? Hiçbir şey yok…

“Ankara’yı nasıl marka şehir yapacaksınız?” sorusunun dahiyane cevabı, “Daha çok bilinmesini sağlayarak”. Ee peki nasıl? O belli değil… Beyefendi kendi kendisine soruyor, “Benim en büyük projem nedir biliyor musunuz?” diye… Verdiği cevap ise “Ankara’ya bereket ve huzur getirmek” gibi genel bir temenniyi yansıtıyor. 

Meğer Yavaş’ın geçen seçimlerde vaat ettiği en büyük projelerden birisini AK Parti uygulamaya geçirip elinden almış. Neymiş o? Suyu ucuzlatmak…

Toplu taşımayı veya suyu ucuzlatmak bir vizyon mudur, bir proje midir? 

Eğer siz çıkıp da “Ankara’nın en büyük sorunu Melih Gökçek” deyip de bütün projeyi onun yokluğuna endekslerseniz, o olmadığında böyle projesiz apışıp kalırsınız. Kaç dönemdir Büyükşehir’e aday olacaksınız ama elle tutulur bir proje çalışmayacaksınız. Adayken çalışmayan siyasetçi başkan olunca çalışır mı? Buket Aydın soruyor: “Seçilirseniz, seçmen başka bir partiye geçmeyeceğinize nasıl ya da neden inansın?”

Bu soru içinde büyük bir güvensizliği barındırıyor. Niçin bu güvensizlik oluşmuş? Çünkü Yavaş MHP kökenli olmasına rağmen CHP’nin desteklediği bir İyi Parti adayı olmayı kabul etmedi, İyi Parti’nin desteklediği CHP’nin adayı olmak için diretti. Kendisini partiler üstü göstermeye çalışması, her partinin teklifine açık bir görüntü vererek siyasi kimliksizlikle nam bulması, daha önceki seçimde MHP’nin adayı olmasına rağmen keskin bir dönüşle CHP’ye transfer olması bu algıyı besleyen sebepler. Millet diyor ki, ‘Sen aday olduğun partiyi bırakıp başka partinin adaylığına gidiyorsan, seçildikten sonra başka partiye gitmeyeceğinin garantisi ne’?

Yavaş’ın siyasi kimlikleri yok sayan bu siyasetsizlik hali, şehir yönetimine bakıştan şehrin sorunlarına yönelik çözüm önerilerine kadar her alanda kendisini hissettiriyor. 

Belediye Başkanlığı tecrübe ister. Doğrusu tek bir program bile Özhaseki’nin belediyecilik tecrübesini, devlet tecrübesini ve siyaset tecrübesini ortaya koyuyor; rakibiyle arasında büyük bir fark olduğunu gösteriyor.