El-Aziz Türkiye!

Türkiye’nin kalbi dört gündür Elazýð’da atýyor.

Edilen dualar, gönderilen yardýmlar, þükürler, yanaklardan yavaþça süzülen yaþlar Elazýð’da, Malatya’da evi baþýna yýkýlan kardeþlerimiz için.

Merkez üssü Elazýð Sivrice olan 6,8 büyüklüðündeki depremin ardýndan tam bir devlet-millet kenetlenmesi yaþandý.

7,2 þiddetinde yaþanan 17 Aðustos 1999 depreminde devlet yoktu. Devlet çökmüþtü.

Devlet önceki acý tecrübelerden çýkarýlan dersler ve doðru yönetim sayesinde bu kez hýzla organize olabildi.

Depremden hemen sonra devreye sokulan Türkiye Afet Müdahale Planý – TAMP marifetiyle 8 bakanlýk ve Türk Kýzýlay’ý ile 28 çalýþma grubu anýnda koordine oldu. Onlarca týr 22 lojistik merkezinden yüklenerek dakikalar içinde Elazýð’a ve Malatya’ya dakikalar içinde harekete geçti.

Kýsa adý AFAD olan Afet ve Acil Durum Yönetimi Baþkanlýðý 1572 personel, 317 ambulans ve 122 UMKE aracýyla hemen müdahalede bulundu.

Terörle mücadelede, sýnýr ötesi operasyonlarda kullanýlan 6 adet insansýz hava aracý ve bir keþif uçaðý binalarýn durumunu tespit için havada görev yaptý, çektiði fotoðraflar arama kurtarma çalýþmalarýnda zamanla yarýþan ekiplerin iþini kolaylaþtýrdý.

Bu saydýklarým depremin ardýndan ilk birkaç saat içinde harekete geçen mekanizmanýn küçük bir özeti. Listenin çok daha uzun ve sürekli olduðunu aktararak bu kýsma noktayý koyayým.

Ýçiþleri Bakaný Süleyman Soylu, Saðlýk Bakaný Fahrettin Koca, Çevre ve Þehircilik Bakaný Murat Kurum dört gündür deprem bölgesinden bir dakika bile ayrýlmadý.

Gece yarýlarýnda, 3, 4 gibi sabahýn çok erken saatlerinde enkaz baþýnda olduklarýný, en doðru ve en hýzlý operasyon ve koordinasyon için canla baþla çalýþtýklarýna þahit olduk.

TBMM Baþkaný, Cumhurbaþkaný Yardýmcýsý, Aile ve Çalýþma Bakaný baþta olmak üzere ilgili tüm bakanlar, devletin tüm kurumlarý, sivil toplum kuruluþlarý da fiilen ve fiziken oradaydý. Ülkenin her yerinden insanlar Elazýðlý kardeþlerine evlerini yüreklerini açtýlar.

Ve Cumhurbaþkaný Erdoðan… Ýlk andan itibaren süreci yönetti. Devletin baþý olarak depremin ertesi günü gitti Elazýð’a. Arama kurtarma, yaralarý sarma çalýþmalarýný denetledi. Hastanede yaralýlarý ziyaret etti, hayatýný kaybeden bir anne-oðulun cenaze namazlarýný kýldý, acýlý yakýnlarýna baþsaðlýðý diledi, acýya deðdi, bütün bir Türkiye gibi onlarla beraber aðladý.

Devlet, hükümet, yerel yönetimler, ve sivil toplum olarak yaþanan bir acý olayda nasýl kenetlendiðimizi, bir ve beraber olunca ülke olarak kapasitemizin ve motivasyonumuzun ne kadar yüksek olduðunu bir kez daha gördük.

Gözyaþlarýmýzý tutamadýk.

UMKE görevlisi Emine ile enkaz altýndaki Azize’nin konuþmasý gösterdi ki bu ülkenin sütunlarý sapasaðlamdýr.

Baþörtülü, Kürtçe bilen Emine Kuþtepe ile enkaz altýndaki herkese annelik yapan Azize, Türkçe bilmeyen komþu teyze için de seferber oldu. Ne mutlu ki 6 kiþi sapasaðlam çýktý oradan.

Elleri parçalanana dek enkazdaki canlar için çabalayan Suriyeli üniversite öðrencisi Mahmut ile Mahmut’un hakkýný dünyaya haykýran Elazýðlý ablasý kardeþliðimizi bir kez daha perçinledi.

“Türkiye kutuplaþtý, karpuz gibi ikiye ayrýldý” diyenlerin kastýný, 17 Aðustos’tan bu yana hiçbir þey deðiþmedi diyenlerin yalanýný yerle bir etti yaþananlar.

81 ilin, 82 milyonun kalbi Elazýð’da attý.

Bildiðiniz gibi Elazýð’ýn eski adý El Aziz’dir, 1937’de deðiþtirilmiþtir.

Aziz sözlüklerde “izzetli, kýymetli, sevgide çok üstün tutulan, kudretli” olarak geçiyor.

Þu birkaç günde yaþananlara bakýnca, net; el-azizsin Türkiye!

Birliðin daim olsun.