El metrosuyla trafik sorunu çözülmez

Sadece kendi sözlerini hatýrlatmýþtým... “Kaybedecek bir saniyemiz bile yok” diyordu, Ýstanbul’a hizmet etmek için yanýp tutuþtuðunu söylüyordu. 

Kaybedecek bir saniyesi bile olmayan adam, mazbatasýný saðlama alýr almaz Bodrum’a uçtu. 

Diyeceksiniz ki, “Milletvekillerinin þu kadar tatil yaptýðý bir ülkede 8 günlük Bodrum tatilini çok mu görüyorsun?”

Haklýsýnýz... 

Kimseye bir þeyi çok gördüðüm yok. 

Ekrem Bey de dinlenme ihtiyacý içindedir ve tatilini yapacaktýr. Helali hoþ olsun. 

Problem þu: 

Hem, “Kaybedecek bir saniyemiz bile yok” diyeceksin, hem de Ýstanbul’un sorunlarýný (mesela trafik sorunu) yüzüstü býrakýp tatile kaçacaksýn. 

Bunlarý yaparken de, arkanda “ajans” olacak...  Ve tatildeki aktivitelerini “çerçeveletip” kamuoyuna sunacaksýn. (Biz Ekrem Bey’i Bodrum’da, bir süpermarkette alýþveriþ yaparken görmüþtük. Görüntüleri ajans servis etmiþti... Tatilde bile evi için koþturan “halk adamý” Ekrem Bey’i izlemiþ, gýpta etmiþtik. Meðer o görüntüler Bodrum’da deðil, Ýstinye’deki bir süpermarkette çekilmiþ. Daha doðrusu, “tatil” eleþtirilerinin önüne geçmek için, ajans böyle bir mizansen hazýrlayýp servise koymuþ.) 

Tatil aktivitelerinden biri de, elbette Zülfü Livaneli konserinde boy göstermek. 

Gidebilir... 

Elbette Zülfü Livaneli konserine gidebilir. Bunda sorun yok... 

Sorun þurada: 

Topu topu bir aylýk belediye baþkanýsýn, son iki buçuk ayýnda tam üç kere Zülfü Livaneli konserini “onurlandýrýyorsun...”

Nedir bu iþin esbabý? 

Kim kimi onurlandýrýyor? 

Livaneli bir tür “icazet” makamý mý ki, haceti olan ona koþuyor? 

Geçen hafta, bunlarý hatýrlatan bir yazý yazmýþtým. 

Dünyanýn küfrünü iþittim. 

Ekrem’ciler, sosyal medya üzerinden organize olmuþlar, en ufak bir dokundurmada basýyorlar küfrü. 

Bunun “sýradan ve kendiliðinden” bir organizasyon olduðunu düþünmüyorum. Arkasýnda mutlaka “yönlendirici” bir kurum vardýr. Belki bir “ajans...”

Ýþbu ajans (daha doðrusu ajansýn yönlendirdiði hesaplar), sýradan bir soru karþýsýnda bile ortamý “terörize” edebiliyor. 

Mesela, Ekrem Ýmamoðlu’na þu soruyu soramýyorsunuz: “Ýlk icraatýnýz Ýstanbul’un trafik sorununu çözmek olacaktý. Bu konuda hangi adýmlarý attýnýz?”

Bereket, bir gazeteci bunu sorabildi. 

Ne cevap verdi, biliyor musunuz? “Þu an Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nde çalýþma var. O tamamlandýðýnda trafik rahatlamýþ olacak.”

Ben de, naçizane, kendisine þöyle bir öneride bulunmuþtum:  

Ýstanbul’un trafik sorununu çözmenizi istemiyoruz Sayýn Ýmamoðlu... Beþ yýl belediye baþkanlýðý yaptýðýnýz Beylikdüzü’nün trafik sorununu çözün, yeter... Zira Edirne’ye gitmek, ilçenize ulaþmaktan daha kolay.  

Tabii “ajans” destekli bir yýðýn küfür ve hakaret... 

Bodrum’dan döner dönmez, ayaðýnýn tozuyla, “trafik sorunu”na çözüm olarak “metro”yu öneren bir açýklama yaptý (mealen aktarýyorum ki, “hýr” çýkmasýn: “Metro kullanýmý þart, metroya önem verilmelidir...”

Seçimden önce de, “yürümemizi” öneriyordu. 

Ýstanbullular olarak yürümenin önemini fark edersek, trafik sorununun çözümüne katkýda bulunurmuþuz. 

Þimdi de, “Metro kullanýn... Metroya önem verilmelidir” diyor. (Ekrem Ýmamoðlu “baþkasýnýn metrosu”yla trafik sorununu çözecek.) 

Bu kadarcýðýný “biz Ýstanbullar” akledebiliyoruz. Metroyu kullanýrsak, trafik sorununun çözümüne katkýda bulunuruz. 

Bunlarý biliyoruz da, sen var olan metro aðýna hangi hatlarý ilave edeceksin? 

El metrosuyla bu iþ olmaz. 

Trafik sorununu çözmek için sen “ekstra” hangi çalýþmalarý yapacaksýn? 

Bu defa “küfür” deðil, “cevap” istiyoruz!