Elçi’nin ardýndan

Kürt milliyetçiliðinin önemli ismi Þerafettin Elçi hayatýný kaybetti.

Onun kuþaðýndan gelenlerin 49’lar davasýndan baþlayan bir tarih içinde, Kürt siyasi hareketlerinde oynadýklarý rol, bugünü ve bugünlere nerelerden gelindiðini anlamak bakýmýndan son derece önemlidir. Ne yazýk ki bu tarihi dönemler hakkýnda yeteri kadar yapýlmýþ araþtýrmalar, incelemeler yoktur. Elçi’nin kuþaðýndan gelenler, birçok sebebi olsa gerek, yazmaya deðil, daha çok siyaset yapmaya ve siyasi alanda bulunmaya gayret etmiþ kiþilerdir.

Neyse ki, Þerafettin Elçi, vefatýndan önce Hasan Kaya’ya konuþtu ve ortaya okunmasý gereken bir kitap çýktý: ‘Doðu’nun Elçisinden, Yüce Divana.’

Ýki meseleyi, Kürt tarihinde bir Býrakuji (kardeþ katli) hadisesi olarak yer almýþ ‘Ýki Sait’in’, yani Sait Elçi ve Sait Kýrmýzýtoprak’ýn öldürülmesi ve Musa Anter’e yöneltilen haksýz ithamlarý nasýl anlatacaðýný merak ediyordum. Þerafettin Elçi muhakkak bildiklerini yazar diye düþünüyordum. Ýki Sait olayýnda biraz ketum davranmýþ olsa gerek, ama Anter’e iliþkin ithamlarýn haksýzlýðýný çok iyi anlatmýþ Þerafettin Bey...

Çözümün ‘elçi’si olacaktý

Elçi, Kürt sorununda yapabileceði birçok þeyin olduðuna ve çözüme katký sunabileceðine inanýyordu.

Bazý düþüncelerine katýlmasam, hatta zaman zaman eleþtirsem de, verdiði demeçleri, yaptýðý açýklamalarý merakla takip ediyordum.

Bu demeç ve açýklamalarda öne çýkan yegane þey, Kürt sorununda çözüm arayýþýydý.

Baþbakan Erdoðan’dan bir görüþme talep etmiþti. Þöyle düþünüyordu belki, Baþbakan’la görüþecek ve alacaðý olumlu mesajlarla Kandil’e gidecekti. Kandil’e gitmek, silahýn ve þiddetin çözüm olmadýðýna Kandil’dekileri ikna etmek istiyordu.

HEP beklentisi gerçekleþmedi

Elçi, siyasi alanda uzun yýllar kalmayý baþarmýþ ender isimlerdendir.

1970’li yýllarda Bakanlýk yaptý. 12 Eylül’de tutuklandý, hapis yattý.

Tahliye olduktan sonra siyasi arayýþlara baþladý, ama konjonktür Elçi gibi insanlarýn politika yapmasýna engeldi. Aktif politika için uzun yýllar bekledi.

1991’de HEP kurulurken HEP’in genel baþkaný olmak isteyen isimler arasýndaydý.

Ama bu beklentisi gerçekleþmedi. Elçi Kürt legal siyasetiyle yollarýný ayýrdý. Ve yeni bir partinin kuruluþunu gerçekleþtirdi.

18 Mayýs 1994’te Sabah gazetesinde ‘Yeni bir Kürt partisi kuruluyor’ baþlýðý altýnda yayýnlanan haberde þunlar yazýlýyordu:

‘Elçinin tanýmýna göre kurulacak parti, ‘Liberal demokrat, ama saðcý olmayan, iþ adamlarýna eðilimli ama sýnýfsal temele dayanmayan, dindar kesime yakýn ama Ýslami devlete karþý Kürt kimliðini taþýyan ama Türkiye sýnýrlarýný savunan bir kitle partisi’ olacak.

‘Siyasi olarak þiddete karþýyýz’

Elçi partinin siyasi çevrelerde, Kürtlerin ANAP’ý, kendisinin de Kürtler’in Özal’ý þeklinde adlandýrýlmasý konusunda þöyle konuþtu:

Benim yapmak istediðim, Sayýn Özal’ýn yapmak istedikleriyle adeta benzerlik arz ediyor. Güneydoðu ile ilgili görüþlerimiz ayný diyebilirim. Ben kendimi kimseye benzetmek istemem ama toplumun deðer yargýsý ne olur bilemem. Elçi sözlerini þöyle sürdürdü:

‘Devlete þu iki noktada güvence vermeyi hedefliyoruz: Biz devletin siyasi sýnýrlarýnýn korunmasýndan yanayýz. Þiddete karþýyýz. Devletin rahat olmasý gerekir.’

Þerafettin Elçi bu siyasi programa ne Kürtler’i ne de devleti ikna etti. Devlet konsepti ve tercihi bambaþka bir alanda, daha doðrusu þiddet barýndýran bir alanda güvenlik anlayýþý temelinde inþa ediliyordu ve devleti yönetenler, Liberal-demokrat çizgide bir Kürt partisinin kurulmasýna sýcak bakmýyorlardý. Elçi’nin kurduðu parti kapatýldý. Hem de Kürt sorunu nedeniyle kan gövdeyi götürürken..

‘Kürdistan’a Otonom’ programý

Elçi’nin gençlik yýllarýndan baþlayarak mücadelesini vermek istediði düþünceler, Kürdistan Demokrat Partisi’nin düþüncelerine çok yakýndý.

Örgütsel iliþkileri süreklilik arz etmese de, Elçi hayatý boyunca Irak-KDP ve Barzanilerle dost oldu ve dost olarak kaldý.

I-KDP ‘Irak’a demokrasi, Kürdistan’a Otonom’ olarak belirlediði programýný hayata geçirip ulusal ve uluslararasý prestijini güçlendirdiðinde, Elçi bu güçlenmenin Türkiye’deki Kürt siyasi mücadelesine de katkýsý olabileceðini ve Kürt toplumunda, liberal-demokrat bir siyasi çizginin güçlenebileceðini düþünüyordu. Ama KDP, Barzaniler Elçi ve benzeri Kürt þahsiyetlerle sürdürdükleri dostane iliþkilerin, siyasi iliþkilere dönüþmesini, ve bu iliþkilerin Türkiye ve bölge ülkeleri tarafýndan, siyasi bir destek ve irredentalist bir Kürt politikasý olarak anlaþýlmasýný hiçbir zaman istemediler.

Siyasi geleneðin büyük kaybý

Derken Þerafettin Elçi 12 Haziran 2011 seçimlerinde BDP listesinden Diyarbakýr milletvekili oldu. Bu kararý eleþtiriye maruz kaldý. Ama doðru yaptýðýna inananlar da vardý elbette.

Umutluydu, BDP’nin grubunda yer almayý ve partinin politikalarýný etkilemeyi düþünüyordu.

Elçi, umutlarýnýn ve düþüncelerinin gerçekleþtiðini göremeden hayata veda etti.

Erken ölümü, sevdikleri, dostlarý ve Kürt toplumu içinde temsilcisi olmaya çalýþtýðý siyasi gelenek için büyük bir kayýp oldu.

Çok eleþtiriye uðrayan bir kiþiydi. Bu yýl onu ben de epey sert bir yazýyla eleþtirmiþtim. Vefatýný duyduðumda ‘keþke Þerafettin abi, PKK sadece hainleri öldürür demeseydi, ve keþke ben de o yazýyý yazmak zorunda kalmasaydým’ diye düþündüm.

‘Doðunun Elçisi’ne Allah’tan rahmet diliyorum.