Elçi’yi kim katletti?

Vesayet rejimi, týpký ilk günden itibaren olduðu gibi, özellikle 1990’larda milletle doðrudan karþý karþýya geldiði sahnelerin nasýl güçlü bir ‘karþý dip dalga’ oluþturduðunu ne fark edebilmiþti ne de umursamýþtý. Görünen o ki, PKK da eski Türkiye dünyasýndan farksýz bir þekilde, 1980 sonrasý yaþanan bütün trajik sahnelerin tekerrür etmesi için azami bir gayretle öðrenilmiþ cehaletine sarýlýyor.

Dün vesayet rejimi adýna matbuatta, siyasette, bürokraside ve akademide iþi “Kürt yoktur” zýrvasýna kadar götürenlerin acýnasý hali ne ise, bugün de PKK’nýn akýttýðý kaný görmemek ayný ahlak, zekâ, ciddiyet ve siyaset düzeyine tekabül ediyor. Zaten Tahir Elçi’nin katledilmesi ve iki polisin þehit edilmesinin ardýndan, son otuz yýlda benzer örneklerin vicdan sahibi isimler tarafýndan hatýrlatýlmasý ve yazýlmasý da yaþanan siyasal deja vu hâlinin teyidinden ibarettir.

PKK sadece son aylardaki terör dalgasýyla deðil, 2002’den beri Türkiye’de yaþanan derin dönüþüme karþý en aktif unsur olmaya devam ederek, geçmiþte vesayet rejiminin içine düþtüðü yanýlsamanýn bir benzerini yaþýyor. Bu siyasal halüsinasyonun her geçen gün derinleþmesi ve uzamasýnýn arkasýnda ise içeride sol-liberal aydýn patronajýnýn sürreel dünyasý, dýþarýda ise bölgesel geliþmelerin olabilecek en sýð bakýþ açýsýyla okunmasý bulunuyor. Hâl bu olunca, PKK herkesin gözü önünde gerçekleþtirdiði terör eylemlerinden ve akan kandan bambaþka neticeler çýkarmaya devam ediyor. 2015’te kan akýtýp, 1987’de veya 1991’de yaþýyormuþçasýna tepkiler vermeyi sürdürüyor. Hâsýlý kelam, akýldýþý bir kýsýr döngü yaþanmaya devam ediyor.

Gelinen noktada mesele, yukarýdaki kýsýr döngüyü kýracak cesareti kimlerin gösterip gösteremeyeceðidir. Þu ana kadar, proaktif bir kararla ya da siyaset üreterek ve riskleri göze alarak sadece AK Parti bu kýsýr döngüden pozitif yönde ayrýþmayý baþardý. Tahir Elçi’nin katledilmesi, tam da mezkûr ayrýþma sahnelerinden birisi olarak, geçmiþte defalarca yaþanan acý ve kritik dönüm noktalarýndan birisine iþaret ediyor. Bu noktada, mevzubahis kýsýr döngüye saplananlar ya eski ezberleri tekrarlamaya devam edecekler ya da Elçi’nin hatýrasýna hürmeten bir kez olsun sorgulamayý tercih edecekler.

Görünen o ki, kanlý eylemin ardýndan bildik ezberler en yoðun þekilde tüketilmeye devam edecek. Hem de bu kez çok daha yoðun bir þekilde. Zira Elçi’nin -en azýndan ilk bilgilere göre- açýk bir þekilde PKK’nýn içinde olduðu bir terör eylemiyle katledilmiþ olmasýnýn aðýrlýðý altýnda daha fazla yalan ve dezenformasyona savrulup duruyorlar. Kuvvetle muhtemel bu durum daha da derinleþecek. Böylesi bir travmanýn büyütülmesinin temel nedeni ise gri alanýn neredeyse tamamen tahrip edilmesinden kaynaklanýyor; ya PKK dünyasýna ram olunmasý gerekiyor ya da yeni Türkiye ile yüzleþilmesi.

Gelinen süreçte yeni Türkiye korkusunun ulaþtýðý irrasyonel boyut, PKK’nýn herkesin gözü önünde sürdürdüðü kanlý süreçten çok daha büyük bir soruna dönüþmüþ durumda. Otuz yýllýk ezberlerden kurtulmayý varoluþsal bir kriz, huylarýný deðiþtirmeyi dünya görüþünden vazgeçmek, ahlaklarýný dönüþtürmeyi keskin inançlarýndan vazgeçmek olarak gördükleri sürece, kameralar önünde yaþanan katliamý bile gözlerimizin içine baka baka en absürt þekilde ve bambaþka bir hikâye olarak anlatmaya devam edecekler. Bu haliyle vesayet rejiminin Anadolu’dan Görünüm düzeyinin ötesine geçemeyecek olan bu mukallit aklýn Kürtlere ve Türkiye’ye çýkardýðý maliyet ana soruna dönüþmüþ durumdadýr.

Vesayet rejiminin geriletilmesi on yýllara mal olan bir süreçle mümkün oldu. Sol-liberal aydýn patronajýnda ‘devre mülk bir örgüt’e dönüþen PKK aklýnýn normalleþmesinin de Kürtler maliyetine benzer bir sürece mahkûm olmasý gerekmiyor. Zira vesayet rejiminin toplumu ve siyaseti zehirleyen aklýndan ve ahlakýndan kurtuluþ mücadelesinde bütün deðiþim aktörleri yalnýz baþlarýnaydýlar. Oysa þimdi ülkeyi yöneten ve öngörülebilir bir gelecekte milli iradeyi Türkiye’nin her tarafýndan temsil edecek olan taþýyýcý unsur bizatihi normalleþmenin baþat aktörü durumunda. Hâl bu iken, eski Türkiye nöbeti tutmayý tercih edenler olursa, sadece travma derinleþmeye, normalleþme de gecikmeye devam edecektir.