Bu tespit Baþbakan Ahmet Davutoðlu’na ait.. Gezi kalkýþmasý ve 17-25 Aralýk darbe giriþimlerinin ardýndan gerçekleþtirilen Kazlýçeþme, Yenikapý ve Maltepe mitinglerinden sonra herkesin merak ettiði Ýstanbul mitinginde söyledi; Türkiye’nin “ruhsuz dünyanýn ruhu” olduðuna iþaret eden bu sözü.
Dýþ politikada da toplumun ve vicdanýnýn sesine kulak vererek hareket ettiðinden ve ‘reel politik’in sýð ama ‘iþ yapan’ kararlarýna hapsolmamayý tercih ettiðinden beri Türkiye bir cendere içine sokulmaya çalýþýlýyor.
Kendi çýkarlarý doðrultusunda yön deðiþtiren ABD’ye uyup rotasýný kýrmadýðý, Mýsýr ve Suriye konusunda ABD’nin dümen suyuna girmediði için yalnýzlaþmakla itham ediliyor Türkiye. Dýþ politikadaki muhataplarýndan çok iç politikadaki muarýzlarý tarafýndan bu argümanlarla hedefe oturtuluyor.
Mursi ve Ýhvan’ýn önde gelenleri hakkýnda Sisi yönetiminin verdiði idam kararý bir kez daha hatýrlattý bu ruhsuz dünyanýn bir ruha ihtiyacý olduðunu. Ve bu zulmü ayakta tutanlarýn, diktatörleri, canileri, darbeleri meþrulaþtýranlarýn, “darbeler kötü tabi ama...” diye baþlayan cümleler kuranlar olduðunu...
***
Mýsýr ve Suriye Türkiye’deki geliþmeleri okumak için de önemli iki ülke.
Mýsýr’ýn demokratik yollarla ve yüzde 52 oyla seçilmiþ olan ilk Cumhurbaþkaný Mursi’nin darbeyle görevinden alýnmasý ve Suriye’de baþlayan isyanýn bir iç savaþa dönüþmesi bizdeki diktatör ve darbe severlerin üzerindeki demokratlýk örtüsünü de kaldýrmýþ oldu. Bu kesimler, darbeye deðil darbenin kendilerine yapýlanýna karþý olduklarýndan. Ýhvan’a yapýlan darbeye de karþý çýkmadýlar. Dahasý darbe þartlarýnýn olgunlaþmasýna yardýmcý oldular. Darbe basýnýnýn yapamadýðý yayýnlarý yaptýlar, Rabia meydanýnýn dolduranlar aleyhine.
Artýk Amerika ve Suudi Arabistan için bile taþýnmasý zor bir hale gelen Sisi sabah namazý kýlarak direnen halkýn üzerine ateþ açtýðýnda da tepkileri gayet soðukkanlýydý. Bugüne kadar 200 binden fazla vatandaþýný katleden Esed, çocuklarý kimyasal silahla öldürdüðünde de.
Hangi gözlükle baktýðýmýza göre deðiþiyor mesele. “Ama Mursi de darbenin geleceðini bile bile...” diye baþlayan bir cümle kurabiliyoruz mesela.
Ya da Mursi hakkýnda verilen idam kararýný kýnamak yerine “idamýn kimseye faydasý yok” diyebiliyoruz.
“Sandýk her þey deðildir” kampanyasýnýn banileri, bunu bir kez de “Yüzde 52 ile cumhurbaþkaný seçilen Mursi’ye idam kararý” baþlýðýyla söyleyebiliyor.
Ben Mursi’ye diyorum sen anla iþte!
***
Bu iki konuda Türkiye geri adým atsa, ekseni yerine oturur. Batý baþkentlerinde Türkiye aleyhine lobi yapan Paralel Yapý unsurlarýnýn da kimse suratýna bakmaz muhtemelen.
Peki böyle bir Türkiye’nin dünyaya söyleyecek sözü olur mu? Tabii ki hayýr!
Ýki gündür SETA’nýn yýllýk toplantýsý için Whashington’dayým. Dýþ politikanýn pür güvenlikçi perspektifle þekillendiði, gözü hiç yaþarmayan insanlarca yönetilen ülkede...
Bizim gözümüzü yaþartan Esma Biltacý, yüreðimizdeki isyaný kabartan Sisi darbesi ve idam kararlarý buralarda “kendileri etti kendileri buldu” soðukkanlýlýðýyla konuþuluyor.
O halde iþ baþa düþüyor.
Batý baþkentlerinde neler konuþulduðuna deðil Ýslam baþkentlerinde neler konuþuluyor, buna bakalým.
Hiç de iç açýcý deðil maalesef.
Türkiye ne yapabilir, mucize mi?
Elbette deðil ama “Dünya 5’ten büyüktür” demeye devam edip bir taraftan da Ýslam dünyasýnýn aktör ülkelerini savaþa deðil barýþa ikna etmeye çalýþabilir.
Nasýl mý? Mezhepçiliði giderek nüfuz kurma siyaseti ve çatýþma sebebine dönüþtüren bu gidiþata dur diyerek, halkýn egemenliðinden korkan Körfez krallýklarýna saðduyu telkin ederek ve bu arada “elif gibi dimdik” durmaktan da vazgeçmeyerek...