Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn beklenen Trump görüþmesi gerçekleþti. Kötü geçse sevinecek olan bazý yayýn organlarýnda “Girdisi çýktýsý 20 dakika” diye azýmsanmaya çalýþýlan görüþme, çalýþma yemeðiyle birlikte 2 saat 45 dakika sürdü. Cumhurbaþkaný ve heyeti gayet iyi aðýrlandý.
En önemlisi; Türkiye’nin kafasýnýn netleþtiði bir ziyaret oldu. Bazý baþlýklarda “nokta mesabesine” gelindi.
Bir kelimeyle nasýl tanýmlarsýnýz derseniz, “gerçekçi” bir görüþmeydi.
Erdoðan’ýn bir önceki ABD ziyareti Nükleer Zirve dolayýsýylaydý. Zirve sýrasýnda Obama ile ikili bir görüþmesi olmuþtu Cumhurbaþkaný’nýn. Sorunlu baþlýklar o gün de hemen hemen aynýydý.
Üzerine bir 15 Temmuz kalkýþmasý, Fýrat Kalkaný Operasyonu ve 16 Nisan Referandumu yaþadýk. Türkiye’yi devlet ve millet olarak güçlendiren bu üç önemli miladýn Türkiye’nin tavrýna, duruþuna olumlu yansýdýðýna þüphe yok.
***
Ýki görüþme arasýndaki temel farklýlýk ise netlik bence. Trump tarz-ý siyasetin Obama’dan farký da diyebiliriz buna. Obama döneminde FETÖ-PKK-Ermeni Lobisi ile ortaklaþýlarak Türkiye ve Cumhurbaþkaný Erdoðan’a karþý düþmanca tavýr ve söylemle þekillenen yýpratma siyaseti bir kenara býrakýlmýþ durumda. Anlaþamadýðýmýz konularý belirler anlaþabildiklerimizle yolumuza devam ederiz; yeni yaklaþým bu.
***
ABD müesses nizamý ve medyasýnýn Trump’a karþý açtýðý savaþ ise Washington’da çok daha iyi hissediliyor. Trump devamlý yeni gündemlerle sýkýþtýrýlýyor. Son olarak ABD’nin gizli bilgilerinin olduðu bir raporu Rus Dýþiþleri Bakaný Lavrov’a vermekle suçlanýyor. CNN’in baþýný çektiði medyada, sabah akþam bu konuþuluyor.
Trump dýþ politikada Pentagon’un ve Obama döneminden kalan aktörlerin yaklaþýmýný deðiþtirebilecek gibi gözükmüyor; zira Obama’nýn 2013’te teslim olduðu müesses nizamla Trump göreve gelir gelmez karþýlaþtý; hatta gelmeden...
Seçimi kazanmasýný saðlayan þey de muhtemelen ABD derin devletinin Trump’a karþý bu dýþlayýcý tavrý oldu.
Rakka’ya giren kazanýr mý?
Rakka konusunda kararýný vermiþ bir ABD var. PKK ile iliþkisini çok iyi bildikleri halde Rakka’ya YPG ile girmek istiyorlar.
ABD’den hep bir þeyler istemeye giden, alamayan ama buna raðmen almýþ hissi ile dönen bir Türkiye yok artýk. “YPG varsa biz yokuz, iþinize gelirse” diyor.
Türkiye’nin Suriye’deki pozisyonunu ABD-YPG iþ birliði belirleyecek deðil zaten. Fýrat Kalkaný ile Türkiye bilfiil Suriye’de. Çatýþmasýz bölgeler oluþturma müzakerelerinde ise olmazsa olmaz aktör. Suriye muhalefetinin ve Türkiye’nin dahil olmadýðý bir masa imkansýz. Türkiye’nin SDG aracýlýðýyla oluþturulmaya çalýþýlan koridoru kestiði ve böyle bir koridora asla müsaade etmeyeceði muhataplarýna çok net bir dille iletilmiþ durumda. Buna karþý Türkiye’nin askeri önlemler almaktan çekinmeyeceði, bunun için kimsenin rýzasýný almak gibi bir durumunun olmadýðý da.
Muðlak, net olmayan bir husus yok yani.
Ayrýca Türkiye’nin Rakka operasyonunda olmamasýnýn bizim açýmýzdan kötü olacaðýný söylemek de zor.
ABD’nin bir terör örgütü ile iþ birliði yapmasý asýl onun sorunudur. Ayrýca Erdoðan’ýn dediði gibi günün sonunda çalacaklarý kapý Türkiye’dir.
ABD ta Amerika kýtasýndan DEAÞ’ý kendisi için tehdit görüp mücadele için buralara geliyor ve baþka bir terör örgütünü bunun için eðitip donatabiliyorsa, Türkiye uluslararasý alanda tescilli terör örgütü olan PKK’yý her zaman her yerde vurma imkanýna ve meþruiyetine sahiptir.
Bu konuda Türkiye’nin önüne geçebilecek kimse yok.