Elin çapulcusu, bizim çapulcumuz!

Ekonomik krizde çoğu sallanmış. Hayret etmiş eloğlu... Sormuş; ‘sen bu ekonomik gücünle yıpranmadan nasıl ayakta kaldın?..’ demiş...

Kişi başı milli gelir, ihracat, sağlık hizmetleri, eğitim, yol, toplu konut, bankacılık..vs, her alanda büyük ilerlemeler kaydetmiş...

Velhasıl eloğlu Türkiye’nin önlenemeyen yükselişini kaygıyla izlemiş...

Sadece ekonomik olarak büyümüş ve sadece insan odaklı siyasetle bir çok AB üyesi ülkeden daha iyi standartlarda bir demokrasiye kavuşmuş olsaydı, eloğlu o kadar kaygılanmayacaktı...

Bütün bunların üstüne bir de aktif dış politikayı benimsemiş bir Türkiye var...

‘BM’e siz işinizi doğru dürüst yapmıyorsunuz’ diyor...

AB’yi ‘kafamı bozma alternatiflerim var, sen kaybedersin ha!’ diyerek tehdit ediyor...

AP toplantısında fırça atıyor...

İsrail’e hareket çekiyor...

Bölgesindeki hiçbir gelişmeye duyarsız kalmıyor...

Bölgesel güç ve küresel aktör olmaya niyetli bir Türkiye...

Artık kendisine biçilen rolü oynamayı kabul etmeyen, kendi rolünü kendi tayin eden bir Türkiye...

Dolayısıyla eloğlu hazmedemiyor... Menfaatler çakıştığında başa çıkabileceği bir Türkiye istiyor...

Ve şimdi bu Türkiye, “3 tane ağaç yüzünden dengesini kaybedip düşer mi?” sorusuna cevap arıyoruz...

Boşuna kimse heveslenmesin!...

60 ya da 80’de olsa, ağaca da gerek kalmazdı... Eloğlu, vatanı kurtarıyor ayağına bir oduna bile darbe yaptırabilirdi netekim!...

Ama günümüzde hiçbir şey gizli kalmıyor...Herhangi bir operasyon başarılı olamayınca deşifre oluyor...

Gezi operasyonu da deşifre olmuştur... Yarın öbür gün operasyoncular, aktörler ve payandaları ortaya dökülünce kimse çevreci Gezi direnişinin masumiyetinden söz edemeyecek!...

Şu anda televizyonlara çıkıp ‘insanlar haysiyeti için mücadele veriyor’ diyen aydın müsveddelerinin de haysiyetli kıvırmalarına şahitlik edeceğiz!...  

Gelelim medyaya...

Eloğlu bulmuş fırsatı, kaçırır mı hiç?...

Wall Street Journal, New York Times, Washington Post, USA Today gibi yayın kuruluşları gelişmeleri sitelerinden anı anına yayınladılar...

Yakıp yıkan, saldıran eylemcilerden hiç söz etmeden “binlerce yaralı var, İstanbul savaş alanı, yüzbinler ayakta, Erdoğan diktatör” şeklinde manşetlerle verdiler Gezi’yi...

Taksim Tahrir benzetmeleri yaptılar...

Türkiye’de devrim oluyor analizini yapan Ortadoğu uzmanı dallama kendini kaybetti... Hükümetin çok kısa süre içinde yıkılacağını söyledi... (Büyük ihtimalle, “şu anda üzerimde 10 polis var, kimyasal silah kullanıyorlar, zor şartlarda twit atıyorum. Acil RT, yayalım” diye twit atan eylemcileri takip ederek yapmış bu analizi!..)

Fox news, BBC, Skynews, Reuters ve CNN de Taksim’den canlı yayın yaptılar...

Ve öylesine çarpıtarak ve taraflı verdiler ki haberleri.

Özellikle CNN, savaş meydanından canlı yayın yapar gibiydi... Eylemcilerin sayılarını onbinlere çıkarttı.

Neredeyse; “Muhalif Gezi direnişçileriyle hükümete bağlı birlikler an itibarıyla çarpışıyorlar!..” demediği kaldı...

Dediğim gibi eloğlu fırsatını yakalamış, etekleri zil çalıyor...

Başbakanın danışmanı İbrahim Kalın CNN’nin haber sunucusuna soruyor;

"Ellerinde molotof kokteylleri ve sopalar olan insanların Beyaz Saray'a yürümelerine ve kamu malına saldırmalarına izin verildiği bir durumu hayal edebiliyor musunuz?"

CNN’in sunucusu ‘Amanpour’a, “Kalın” geliyor bu soru!... O yüzden "Sayın Kalın, bitirmek zorundayız. Program bitti" diyerek yayını kesiyor...

Eloğlu’nun medyası böyle işte...

Günlerce koro halinde evirip çevirip çatışmaları veriyor... Dünya kamuoyuna Türkiye’de bir iç savaş varmış gibi göstermek için kıçını yırtıyor eloğlu...

Bulmuş fırsatı, bırakır mı?... 

Taş yok,

Havaai fişek yok,

Sapan yok,

Molotof yok,

Kırmak dökmek yok,

Yakmak yok,

Tecavüz yok,

Başbakanlık ofisine saldıran yok,

Araç yakan, devlete ve iktidara ana avrat sövüp pankartlara bunları yazan yok,

Kamu mallarına zarar veren vandallar yok...

Ne var?...

Özgürlük ve demokrasi isteyen çevreciler!...

İşte eloğlu’nun medyası bu kadar şerefsiz...

Bu haysiyetsiz medya operasyonu ile birlikte ABD ve AB üyeleri Türkiye’yi uyarıyor;

Orantısız güç kullanmayın, eylemclerin demokratik haklarını koruyun...

"Ellerinde molotof kokteylleri ve sopalar olan insanların Beyaz Saray'a yürümelerine ve kamu malına saldırmalarına izin verildiği bir durumu hayal edebiliyor musunuz? Sorusunu ben cevaplayayım...

ABD’de böyle bir gruba biber gazı, su falan sıkılmaz... Beyaz Saray’a bir kaç yüz metre yaklaşınca, önce dur denilir, durmazlarsa direkt ateş açılır... Ulusal güvenlik adına yapılır bu...

Öldürdükleri adamları oraya gömerler... Öldüren askerleri ya da polisleri vatana hizmet, şeref madalyası ile taltif ederler...

İngiltere, İtalya, Almanya, Fransa başta olmak üzere tüm AB üyesi ülkelerde eylemcinin gözaltına alınması için taş ya da molotof atmasına gerek yoktur...

Binlerce örneği vardır... Oturma eyleminde bile kalk uyarısından sonra kalkmazsan polis, biber gazı sıkar, copla yere indirir sonra kelepçeyi vurup içeri atar...

İşte eloğlu bu kadar ikiyüzlüdür...

Medyası da, dış politikası da...

Yeter ki düşme...

Senin imajını 2 günde 2 paralık ederler... Senin Başbakanına televizyondan küfrederler...

Bizdeki yavşaklar da devrim yapıyoruz diye sevinirler...

Hadi o, eloğlu... Yapar...

Peki yaptığı yayınla eloğluna destek veren, ideolojisi uğruna ülkenin aşağılanmasından rahatsızlık duymayan şeref ve haysiyet yoksunu içimizdeki medya ?!...

Bunlar kimin oğlu?!!!...